15 milyonluk şehrin kalbi Taksim nasıl biter? Bitti mi? “Bitmez abi” muhabbetleri bitmek bilmezken artık kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek; Taksim’in ruhunu kaybettiği ve artık vasat bir Orta Doğu şehrine benzediğidir. Hala kalabalık olması durumun vehametini örtmüyor artık. Meselenin nicelik değil nitelik olduğunu görmek için alim olmaya gerek yok.
Yoksa bugün eski halinden eser kalmamış bu haliyle bile İstiklal Caddesi’nden haftaiçi ortalama 2, haftasonu 3 milyon insan geçiyor. Ancak Taksim’i Taksim yapan birçok kült eğlence mekanının kapanması ve kalitenin ciddi anlamda düşmesi nedeniyle İstiklal Caddesi’nde artık değil eğlenmek yürümekten bile çekinir oldu insanlar.
Peki Taksim gece hayatı neden bu hale geldi? Sebep sadece kentsel dönüşüm mü? Yoksa yaşanan değişimin ardında hepsi bir bütün olmak üzere zincirleme bir iflas mı var? Son yıllarda Taksim’deki gece hayatını el birliğiyle bitiren 10 sebebe bir göz atalım;
1. Terör saldırıları nedeniyle Avrupalı turist Taksim’e gelmez oldu. Değişen turist profiline bağlı olarak kültür, sanat ve eğlence mekânları bir bir kaybolurken yerine “şark turizmi” odaklı işletmeler geldi.
2013 yılında turistlere ekonomik konaklama imkânı sunan küçük ölçekli apart oteller ruhsatlandırılmak yerine baskınlarla kapatıldı. Baskınlar sırasında otellerde konaklamakta olan turistler eşyalarıyla birlikte sokağa atıldı. Turiste verilen bu gözdağı başta olmak üzere sonrasında 2015 ve 2016’da yaşanan terör olayları sonucunda Avrupalı turist artık Taksim’e gelmemeye başladı. Ülkeye gelen Batılı Turist sayısı son 3 senede yüzde 90’a varan oranlarda düştü. Onun yerini genelde Araplar, İranlılar ve mülteciler aldı. İstiklal Caddesi’nde tabelalar artık çoğunlukla Arapça. Eğlence mekanlarında da daha çok Arap ve İranlı turistler eğleniyor.
2. Eskiden çokseslilik ve kültürel barışın simgesi olan Taksim, arttırılan güvenlik önlemleri nedeniyle adım başı polisle karşılaşılan bir hale geldi.
Taksim’de tavan yapan polis sayısı yüzünden insanlar artık Taksim’de kendini savaşın ortasında ya da yeni bomba patlamış bir yerdeymiş gibi hissediyorlar. Her yerde polis arabaları ile her an bir olay çıkacakmış gibi duran Taksim’de artık kimse kendini rahat hissetmiyor. Ağır silahlı polislerin kol gezdiği İstiklal Caddesi’nde tüm barışçıl gösteriler biber gazı, plastik mermi gibi sert müdahaleler ile karşılaştıkça toplumsal çokseslilik gitgide söndü.
3. Öğrenciler, entelektüel gençlik, orta sınıf ve beyaz yakalılar artık eğlenmek için Beyoğlu’nu tercih etmiyor.
Yaşanan değişime paralel olarak eskiden Taksim’de kendini rahat, özgür ve mutlu hisseden insanlar artık eğlence için Taksim’ı tercih etmemeye başladılar. Her an tekinsiz bir şey olacakmış gibi gelen bir yerde eğlenemeyen insanlar Taksim’e yüz çevirdi.
4. Beyoğlu’nun dokusunu zerre kadar umursamayan ve sadece rant peşinde koşan belediyeciliğin sonucu olarak Taksim artık Western filmlerinden çıkma derme çatma bir halde.
“Taksim Meydanı” düzenlemesiyle meydan artık iyice şantiye alanına döndü. Çalışmalar tamamlanınca beton çölüne dönen Taksim Meydanı tüm cazibesini yitirdi. Artık estetik anlamında da Taksim zevk vermiyor. Çevre düzenlemesiyle yeşillendirileceği sözü verilen Taksim Meydanı’nın durumu şu an içler acısı.
5. Masa-sandalyelerin kaldırılması, eğlence vergisinin fahiş oranda arttırılması, alkole uygulanan ÖTV, alkol alma ruhsatı zorlaştırılması, reklam yasağı gibi yaptırımlar sektörü canından bezdirdi.
2011 itibariyle başta Asmalımescit olmak üzere İstiklal Caddesi çevresinde işletmelere yönelik masa-sandalye denetimleri başladı. Beyoğlu Zabıtası, baskın niteliğinde denetimlerle işletmelerin masa – sandalyelerine el koydu ve ağır cezalar kesti. Önceleri belediyelerin belirlediği eğlence vergisini belirleme yetkisi 2013’te Maliye Bakanlığı’na verildi. Eğlence vergisi fahiş oranlarda arttırıldı. Ayrıca seneler içerisinde alkole uygulanan yüksek oranda ÖTV, Türkiye’yi dünyada açık ara farkla birinci sıraya koydu. Bunun yanında alkol satış ruhsatı alma son derece zorlaştı. Reklam yasağı düzenlemesiyle alkollü içecek satan firmaların festival ve konserlere sponsor olması engellendi. İçki satan eğlence mekânları tüm bu değişikliklerden kuşkusuz etkilendi.
6. Taksim’le özdeşleşmiş senelerin gece kulüpleri ve barları bu dönüşüm içinde ayakta duramadı ve bir bir kepenklerini kapadı.
Taksim gece hayatına ismini bir marka olarak vermiş Nupera, Babylon, Otto, Hayal Kahvesi, İndigo gibi birçok mekan bu süreçte ayakta duramadı ve kapandı. Bu mekanlarla birlikte kitleleri de onlarla beraber Taksim’den çekildiler. Şu an Taksim’de sabaha kadar açık, yerli orta sınıf, beyaz yakalılar ile Avrupalı turiste hitap edecek kalitede, bir marka olarak bahsedebileceğimiz mekan kalmadı.
7. Hizmet odaklı ve işini layığıyla yapan işletmelerin yerine sadece para odaklı mekanlar açıldı.
Eğlence sektörüyle alakası olmayan kişiler işi bilmeden sadece ceplerine para doldurma isteğiyle mekan açmaya başladılar. Artık mekanların çoğu müşteriye sadece üstlerinden para kazanacakları bir meta gibi bakıyorlar. Müziğin kalitesi, çeşniliği, dekorasyon gibi öğelerin hiçbir önemi kalmadı. Müşteri iletişimleri çok kötü. Kapı güvenlikleri kaba saba tavırlı, eğitimsiz, mafyacılık oynayan insanlar.
8. Değişen mekan profiline bağlı olarak gece hayatına katılım gösteren kitlenin profili de değişti.
Eskiden gerçekten müzik dinlemeye yada eğlenmeye çıkan, ne dinlediğini bilerek dinleyen bilinçli bir kitle varken, Taksim’in dönüşümüyle bu kitle yerini elinde içkiyle piyasa yapmak dışında hiçbirşeyden anlamayan vizyonsuz bir kitleye bıraktı. Taksim’e eğlenmeye çıkan kitle artık kültür-sanatla ilgilenmiyor; müzik takip etmiyor.
9.”Dj mafyacılığı” ile her yerde aynı isimleri, aynı müzikleri dinler olduk.
Müzikalite umurlarında olmayan mekan sahipleri kolaya kaçarak işlerine geldiği gibi aynı dj’leri çıkarmaya, kendilerini tekrar etmeye başladılar. Gerçekten müzikten anlayan dj’ler sektöre küsüp kabuğuna çekilirken, eski dj’ler de yerinde sayıp ilhamını kaybetmeye başladılar. Sürekli aynı müzikleri dinleyen insanlar da iyi-kötü müzik ayrımı yapamaz hale geldiler. Alan memnun veren memnun kendini geliştiremeyen bir piyasa türedi.
10. Taksim’de yaşayan insanların yaşam enerjisi, eğlenecek motivasyonu kalmadı. İnsanlar mutsuz, güvensiz ve tedirgin.
İktidar tarafından yaratılan toplumsal kutuplaşma, güvensizlik ortamı, düşmanlık hissi, “bizden olan” ve “olmayan” kavramları yüzünden artık insanlar mekanlarda eğlenmek yerine evlerinde kalmayı ya da ev partilerine gitmeyi tercih eder oldular. Eğlence hayatının eski sahipleri içlerine kapandı, dışarı çıkmaz oldu. İstanbul’un bu döneme dek kültür, sanat ve müzik merkezi olmuş Taksim, adeta toplumsal demotivasyonun sembolü haline geldi.