Ataerkilliğin küresel niteliğinin yok edilmemiş olması tacizi erkeklerce kullanılabilecek bir hak olarak görülmesine sebep veriyor. Günümüzde de oldukça sık tartışılan kadın erkek eşitsizliğinin erkeğin fiziksel gücüne dayanmış olmasından ötürü zihniyetin genel anlamda korunuyor olması başımızı bir hayli belaya sokmuş olsa da değişmek için yeterli görülebilecek bir kıpırdanma yok.
Tacizin sembol görsellerinden biri olarak görülen Ruth Orkin imzalı “İtalya’daki Amerikalı Kız (American Girl İn Italy) fotoğrafı da bu konudaki çalışmaların argümanları arasında yerini almayı başardı; yaklaşık 68 yıldır hala hafızlarda hala gözümüzün önünde…
Bu fotoğrafın öyküsü ve öykünün kahramanlarına dair bilinmeyenleri aktarmaya çalışacağımız bu yazıyla birlikte kült nitelik kazanmış eserin anlamının keşfedilmesini umuyoruz.
Hayalleri olan Ruth Orkin’in seyahatleri ve deneyimleri
Amerikalı fotoğraf sanatçısı Ruth Orkin, 1921 doğumlu ve kendisi kadar meşhur olamayan oyuncu annesi nedeniyle Hollywood’a oldukça aşina bir şekilde büyüdü. Çocukluğundan itibaren fotoğrafçılığa merak salan Orkin, ilk fotoğraf makinesini 10 yaşındayken aldı. Başta okul olmak üzere fırsat bulduğu her yerde öğretmenlerinin ve arkadaşlarının fotoğraflarını çekmeye başlayarak mesleğine amatör bir şekilde girdi.
Orkin, 17 yaşındayken aldığı kararla 3 hafta sürecek ilk bisiklet yolculuğuna çıktı ve yol boyunca gördüklerini fotoğraflamanın yanında yola çıkma sebebi olan 1939 Dünya Fuarı’ndaki fotoğrafları da arşivini süsledi. Bu yolculuk ve fuar onun için ilk ciddi deneyimdi.
MGM Stüdyoları’ndaki kısa süreli macerasında ilk kadın yönetmeni olmak istemişti ancak karşılaştığı cinsiyetler arası ayrımcılık nedeniyle hedefine ulaşamamıştı.
Devam eden 2. Dünya Savaşı sırasında “Kadınlar Ordu Birliği (Auxiliary Army Corps)” olarak bilinen oluşumun reklam projesinde yer almış ancak sadece deneyimini genişletmekle kalmış çünkü bir süre sonra proje dışı kalmıştı. Tabii bu deneyimin kendisi için ne katkısı olabileceğini düşünüyor muydu bilinmez. Ama görünen o ki erkeklerin kendisi üzerinde kurmak istediği baskıyı hiçbir zaman kabullenip köşesine çekilmedi.
Uluslararası gazete ve dergilerde çalıştı
Kadınlar Ordu Birliği’ndeki proje deneyiminin sonlanmasının ardından New York’a taşınan ve gece kulübünde fotoğrafçılık yaparak hayatını kazanan Orkin New York Times’ta çalışmaya başladı. Buradaki ilk önemli işi uluslararası alanda tanınmış orkestra şefi olan Leonard Bernstein için görevlendirildi.
Bağımsız ya da süreli işleri bir süre sonra profesyonelleşmeye evriliyor ve Life, Look, Ladies’ Home Journal isimli yayınlarda çalıştı. Buralardaki serüvenleri de uzun süreli olmadı çünkü o zamanlardaki kadın erkek eşitsizliği onun erkek egemenliğindeki bu şirketlerde çalışmasını engelleyen etkenler oluyordu.
Kendisi gibi fotoğrafçı olan Morris Engel ile evlendi ve 1985’te evinde hayatını kaybetti.
Orkin, Tennessee Williams , Marlon Brando ve Alfred Hitchcock gibi birçok ünlü ismi farklı zamanlarda fotoğrafladı.
Objektifteki mağrur güzel Ninalee Craig
Hikayenin güzel modeli olan Ninaee Allen Craig ise 1927 İndianapolis doğumlu. Avrupa turnesindeki altı ayı boyunca hayatının en unutamayacağı anıları biriktirdi. Yazımıza konu olan fotoğrafıyla hep gurur duydu.
Craig, kendisini dünyaca ünlü yapan foto belgesel projesinin ardından ülkesine döndü ve önce öğretmenlik sonrasında reklam yazarlığı yaptı.
Craig, nam- diğer Jinx Allen iki defa evlendi ve 7 çocuğu oldu. Yedi çocuklu, 10 torunlu Craig, Kanada’da geçen sene 90 yaşındayken hayatını kaybetti.
İtalya’daki Amerikalı Kız
Ruth Orkin ve Ninalee Craig İtalya’da tanıştı. Craig, uzun zamandır hayalini kurduğu Avrupa gezisini sürdürürken yolu İtalya’ya düşüyor ve Orkin ile tanışması bu ülkenin Floransa şehrinde gerçekleşiyor.
Kadınların bugün bile erkek baskısı ve tacizleri altında kaldığının eleştirildiğini düşünürsek 1950’li yıllarda iki kadının ülkelerinden uzakta bambaşka bir kültürün (yine erkek egemen ve dolayısıyla “erkek hep haklı” anlayışının hüküm sürdüğü başka bir toplum yapısı) içinde birlikte seyahat etmesi oldukça cesur görülmeli.
Orkin ile Craig 1951’de birlikte bir proje başlattılar. Projenin adı “Yalnız Seyahat Etmekten Korkma (Don’t Be Afraid to Travel Alone)’ydı. Bu proje için sokakları arşınlayan ikili, düzinelerce fotoğraf çekiyordu.
Orkin, çok sonraları bir röportajında Craig için; “Çok güzel, ışıldayan biriydi ve benden çok uzun boyluydu” diyecek kadar övüyordu modelini.
Tacizin sembolü olan kare
Orkin’in başyapıtı haline gelen sembol kare 22 Ağustos 1951 tarihinde çekildi. Craig yürüyor ve Orkin de onu fotoğraflıyordu. Kurgu bu şekilde ilerlerken Orkin İtalyan erkeklerin Craig’i hedef alan bakışlarını yakaladı ve deklanşörü devreye soktu. Bununla yetinmeyen Orkin fotoğrafta gördüğümüz o kişileri uyararak objektife bakılmaması şartıyla anı fotoğraflamak istediğini belirterek kurgusunu genişletti ve ortaya “erkeklerin tacizlerine maruz kalan mağrur kadının masum ama cesur yürüyüşü” çıktı. Art arda çekilen iki karenin toplam süresi Orkin’in ifadesine göre yaklaşık 35 saniyeydi.
Kurgu da olsa bunun kurgu olmadığını savunan Orkin, bu projesi ve en ünlü fotoğrafıyla gurur duyduğunu her defasında dile getirdi. Ona göre bu sadece iki kareden oluşmuş bir fotoğraftı ve hatta fotoğraftan ötesini ifade eden bir eserdi.
Hala konuşup yazabildiğimize göre pek haksız sayılmaz…
Craig ise kendisine yönelen bakışlardan memnun olduğunu söylüyor
Fotoğrafın dünyaya yayılmasının ardından gazetecilerin sürekli röportaj taleplerini karşılayan Craig, o anları anlatırken bunun bir taciz olarak adlandırılmaması gerektiğini belirtmiş ve “Fotoğraf tacizi ve müstehcenliği değil, bir kadının harika bir zaman geçirdiğini sembolize ediyor.. Şalımı vücuduma sardım. Çünkü o benim koruyucumdu. Bir erkek denizinin içinden geçiyordum ve her anından zevk alıyordum. Onlar İtalyan’dı ve ben İtalyanlar’ı seviyordum.” ” ifadeleriyle düşüncelerini paylaşıyordu.
Yalnız Seyahat Etmekten Korkma projesinin ardından ülkesine dönüp mesleğinde ilerlemeyi sürdüren Ruth Orkin birçok ödüle layık görülmüş ve eşiyle birlikte film projelerinin yanı sıra “Penceremden Bir Dünya” ile “Penceremden Daha Fazla Resim” kitaplarını yazdı.
Orkin’in aldığı ödüllerden bazıları ise birçok fotoğrafçının hayalini kurduğu cinstendi İşte o ödüllerden bazıları:
• LIFE Dergisi’nin Genç Fotoğrafçı Yarışması 3.üncülük Ödülü (1951)
• ABD’deki En İyi On Kadın Fotoğrafçı, Amerika’nın Profesyonel Fotoğrafçısı (1959)
• Yıllık Manhattan Kültür Ödülü, Fotoğrafçılık (1980)
• Liyakat Sertifikası, New York Belediye Sanat Derneği (1984)