Sürrealizm, sanat tarihinde son derece önemli bir yere sahip sanat akımlarından biri. Bilinç ile bilinç dışında olanın iç içe geçtiği ve bütünüyle sanatçının rasyonellikten uzak, öznel deneyimlerini kapsayan sürrealizm, çoğunlukla resim sanatı ile ilişkilendiriliyor. Ancak bu akım çerçevesinde ortaya çıkarılan şiirler, hikâyeler hatta heykeller bile var. Üstelik sürrealizm akımının izlerini taşıyan heykeller anlamsız bir rüya kadar bulanık gibi görünseler de madde ve gündelik yaşamla oldukça gerçekçi bir bağ kurmayı başarıyor. İşte sürrealist sanat anlayışının ürünü olan en ilginç 6 heykel.
1. Istakoz Telefonu, Salvador Dali
İspanyol ressam ve heykeltıraş Salvador Dali, sürrealist sanatçılar içerisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip. Günümüzde, Dali’nin sürrealist sanat anlayışıyla ürettiği eserlerin hemen hepsi, akımın başyapıtları arasında yer alıyor. İşte, Dali’nin ünlü “Istakoz Telefonu” isimli heykel çalışması da o eserlerden biri.
Dali, sanat koleksiyoncusu Edward James için tasarladığı bu ünlü heykelinde, kendi sanat anlayışında önemli bir yere sahip olan iki farklı nesneyi, ıstakoz ile telefonu bir arada kullanıyor ve bu iki farklı nesne, bir araya gelerek yepyeni anlamlar veya anlamsızlıklar ortaya çıkarıyor.
2. Çekmeceli Milo Venüsü, Salvador Dali
Tarihin en önemli sürrealist sanatçılarından Salvador Dali’nin en ilginç 6 sürrealist heykel listemizde yalnızca bir eserle yer alması, herhalde oldukça sürrealist bir durum olurdu!
“Çekmeceli Milo Venüsü” isimli eserde, Antik Yunan sanatının en yüksek örneklerinden olan Milo Venüsü, yüzlerce yıl sonra Dali’nin karmaşık bilinç dünyasında yeniden yorumlanıyor. Dali, Antik Yunan aşk tanrıçası Afrodit’in tasvir edildiği orijinal eserden büyük oranda etkilenmiş olmalı ki Çekmeceli Milo Venüsü orijinal heykel ile tamamen aynı görünüyor. Eh, heykelin bütün vücuduna yerleştirilen çekmeceleri saymazsak!
Dali’nin sürrealist bakış açısının seçkin örneklerinden kabul edilen Çekmeceli Milo Venüsü, yalnızca çekmece gibi basit ve gündelik bir araçla hem antik dönemin önemli bir sanat eserini hem de gündelik yaşamı bildiğimiz bağlamından koparıyor.
3. Nesne, Meret Oppenheim
Herhangi bir nesneyi, herhangi bir şeyden farklı hale getirmek için sürrealizmden başka bir sanat akımı düşünmek büyük bir hata olur! Meret Oppenheim da nesneleri “başka bir şeye” dönüştürmek için sürrealizmi kullanan sanatçılardan.
İşte modern sanat tarihinin en ünlü heykelleri arasındaki “Nesne” de bu “dönüştürme” çabasının bir ürünü. Heykelin ortaya çıkış şekli ise oldukça ilginç. Çünkü “sıradan nesneleri kürk ile kaplama” düşüncesi ilk olarak Paris’teki bir kafede ortaya çıktı. Pablo Picasso, Dora Maar ve Meret Oppenheim arasında geçen sohbette Picasso, Oppenheim’ın kürk kaplı bileziğini fark etti ve tam da kendisinden beklenecek bir şekilde, var olan hemen her şeyin kürk ile kaplanabileceğini söyledi. Oppenheim’a göre Picasso haklıydı ve hatta bir çay fincanı ile çay kaşığı da kürkle kaplanabilirdi…
4. Deniz Nesnesi, Eileen Agar
Oppenheim, sürrealizmi nesneleri dönüştürmek için kullanmıştı. Ancak bilinci bir kenara koymanın yaratacağı hareket alanında çok daha fazlası da yapılabilirdi.
İngiliz-Arjantinli sanatçı Eileen Agar, Paris’te bulunduğu sırada sürrealizm akımının önde gelen temsilcileriyle temas kurudu. Böylece sürrealizmin çekiciliğine kapıldı ve eserlerinde sürrealist unsurlara yer verdi. “Deniz Nesnesi” ise Agar’ın en bilinen sürrealist heykel çalışmalarından birine dönüştü.
Agar, Fransa’nın liman kenti Toulon’da yaşadığı dönemde, sahildeki balıkçı ağlarına Antik Yunan’dan kalma bir çömleğin takıldığına şahit oldu. Çömleği balıkçılardan satın aldı ve tasarladığı heykel çalışmasının merkezine yerleştirdi. Takip eden yıllar boyunca, çömleğin etrafını farklı sahillerden tesadüfen bulduğu deniz nesneleri ile doldurdu. Böylece sürrealist heykelin en sevilen ürünlerinden biri, Deniz Nesnesi ortaya çıktı.
5. Sabahın Dördünde Saray, Alberto Giacometti
Rüyalar, sürrealist sanat akımı için her zaman son derece önemliydi. İsviçre kökenli sanatçı Alberto Giacometti, eserlerinde rüyaların şekilsiz yansımalarını ve gündelik yaşamın izlenimlerini bir araya getiriyordu. Sürrealist heykeller arasında önemli bir yere sahip olan Sabahın Dördünde Saray da Giacometti’nin rüyalarının ve günlük yaşamının izlerini taşıyordu.
6. Yok Edilemez Nesne, Man Ray
Amerikalı fotoğraf sanatçısı Man Ray, -doğal olarak- fotoğraf çalışmalarıyla tanınıyor. Ancak hem sanat tarihinin hem de sürrealizm akımının en sıra dışı heykellerinden birinin altında, onun imzası bulunuyor.
“Yok Edilemez Nesne” ilk etapta oldukça sıradan, ahşap bir metronom ve bir göz fotoğrafının birleşmesiyle oluşan bir eser olarak görülebilir. Ancak bu ilginç nesne, sanatın ve daha dar anlamda sürrealizmin ne olduğuna dair önemli sorgulamaların yapılabilmesine olanak sağlıyor…
Ray tarafından üretilen bu heykel, ilk zamanlarda “Yok Edilecek Nesne” ismini taşıyordu. Yok Edilecek Nesne, 1957 yılında düzenlenen bir sergide Dadaizmi ve dolayısıyla sürrealizmi protesto eden bir grup öğrenci tarafından yok edildi! Yok Edilecek Nesne’nin yok edilmesinin ardından Man, tıpatıp aynı görünen başka bir heykel yaptı. Ancak orijinalinden hiçbir farkı olmayan bu heykelin yeni bir adı vardı: Yok Edilemez Nesne. Yok Edilemez Nesne, farklı dönemlerde farklı insanların tahribatına uğradı. Ancak Man, gerçekten yok edilemez bir eser ortaya koymuştu! Heykelin birinin aynısı gibi görünen, aynı özelliklere sahip birden çok kopyası vardı…
Kaynak: 1