Efsane yönetmenlerden biri olan Stanley Kubrick, 1963 yılında Cinema dergisine vermiş olduğu röportaj sırasında favori olarak belirttiği filmleri sinemaseverler ve hayranları için paylaşarak bizleri sevindirdi. Stanley Kubrick kültleşmiş filmlerin yönetmenidir. Her filmini izlemeniz gereken çok az yönetmen vardır ve bunu usta bir yönetmen öneriyorsa bence hemen izleyin.
VITELLONI – AYLAKLAR (Federico Fellini, 1953)
1950’li yıllarında, Adridyatik’in ufak bir sahil kasabasında yaşayan bütün insanlar sevgi doludur. Bu sıcak ve samimi sahil kasabasında büyük bir mutlulukla yaşamlarını sürdüren insanlar arasında bir grup gençler de vardır. Bunlar 20’li yaşlara gelip, halen aileleri ile yaşayan ve hiçbir işe sahip değilken, kendileri aylak aylak gezerek zamanını geçiren tiplerdir. Gençler bir araya geldiklerinde kasabadan kurtulup düzgün bir hayat kurmanın hayalini yaşamaktadırlar. Bu beş genç hayalini gerçekleştiremeyecek kadar tembel ve uyuşuklardır. Gitmek onlar için bir amaçtan öte hayaldir. Sadece içlerinden bir kişi hariç…
‘Aylaklar’ sinema tarihinde en önemli isimlerinden birisi olan, İtalyan yönetmen Federico Fellini’nin sinemada yapacağı büyük devrimin habercisi niteliğindedir.
WILD STRAWBERRIES – YABAN ÇİLEKLERİ (Ingmar Bergman, 1958)
İnatçı ve huysuz bir profesör olan Isak Brog, hayatı boyunca yalnız ve kendisini bakteri bilimine adayan 78 yaşında bir fizikçidir. Okumuş olduğu Lund Üniversitesi’nden alacağı onur nişanı için Stockholm’den Lund şehrine doğru yola çıkmaktadır. Bu yolculuk sırasında türlü türlü kabuslar görecektir. Ölüme adım adım yaklaştığını hisseden adamın kabuslarında sorunlu geçmişi karşısına çıkmaktadır.
Sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden birisi olan İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ın baş yapıtlarındandır. Film, yönetmenin varoluşsal sorunları ele alıyor.
CITIZEN KANE – YURTTAŞ KANE (Orson Welles, 1941)
Tanınmış bir iş adamı olan Charles Foster Kane gösterişli bir hayata sahiptir. Charles’ın bolca parası, şöhreti ve prestiji vardır. Fakat ani ölümü sonucu ve ölmeden önce söylediği son sözcük olan “Rosebud” bir giz perdesini doğurur. Yakın çevresinde kimsenin bilmediği bu sözcük Kane’in ölümüne ve yaşamına dair bazı sırların olduğuna işaret eder. Bu kelimenin anlamını açığa çıkarmak için gazeteci Jerry Thompson Foster uğraşmaktadır. Öncelikle arkadaşları, ailesi ve çevresiyle röportajlar yapmaya başlamaktadır. Kane hakkında anlatılan hikayeleri birleştirmeye çalışarak puzzle’ın eksik parçalarını tamamlamaya çalışır.
Yönetmen Oscar Welles’in baş yapıtlarından birisi olan Yurttaş kane filmi sinema tarihinin en önemli filmlerindendir.
THE TREASURE OF THE SIERRA MADRE – ALTIN HAZİNELERİ (John Huston, 1948)
İki oscar ödülü kazanan filmle karşı karşıya gelmekteyiz. Filmde Dobbs ve Curtin adlı iki kişinin uzun süre çalıştıkları işin sonunda dolandırılınca paralarını alamazlar. Daha sonra Meksika’da dilenerek karınlarını doyurmaya zorunda kalırlar. Amerikalı olan bu arkadaşlar belli bir zaman sonra hazine aramaya çıkar. İlk başlarda dostluklarından emin olsalar bile daha sonra altın bulunca aralarındaki ilişki bozulmaya başlar. Artık her biri diğeri için tehtit haline gelmeye başlar.
HENRY V – BEŞİNCİ HENRY (Laurence Olivier, 1944)
Efsane yazar William Shakespeare’in unutulmaz eserinin sinemaya uyarlanmış halidir. Globe Theatre sahnesi ile film başlamaktadır. V.Henry çalkantılı gençlik zamanı sonrası geçirdiği dönüşümü ele alıyor. V.Henry, dağılmış İngiliz askerlerini toplayarak oldukça güç koşullara rağmen Agincourt Muharabesini Fransızlara karşı kazanırlar. Kazanması nasıl başarılı asker olduğunun kanıtıdır ve Fransızlarla barış antlaşması yaparak Prenses Katherine’i kendine ister.
LA NOTTE – GECE (Michelangelo Antonioni, 1961)
Başarılı ve tanınan bir yazar olan Giovanni Pontano ve güzeller güzeli eşi Lidia ile beraber mütevazi bir hayat sürdürmektedirler. Lidia ölüm döşeğinde olan Tommaso Garani isimli arkadaşını Milan’da olan hastanede ziyarete gider. Ziyaretine geldiği bu adam ile Lidia gizli bir aşk yaşamaktadır ve bu kişi aile dostudur. Özetle Giovanni ve karısı arasında evlilik uzun zaman önce bitme noktasına gelmiştir. Bunu uzun zaman önce farkına varan Lidia olmuştur. Bu dram tarzı filmi kaçırmayın.
THE BANK DICK (W.C. Fields, 1940)
Egbert Souse, herkes tarafından kolayca yönlendirilen, kılıbık ve alkol düşkünü bir adamdır. Önceleri iş olarak sarhoş yönetmenin yerine alınmıştır ve bir gün önlediği banka soygunu sonucu hayat onun için ilginç bir hale gelmiştir. Sonra soyulmasına engel olduğu bankada güvenlik görevlisi olarak işe başlamıştır. Çalıştığı bankada kızının nişanlısı Og Oggilby de burada veznedardır. Souse kısa bir zaman içinde damadı olan Og Oggilby’a zimmetine para geçirmesi için ikna etmeye çalışır ve başarır. Olay burada ilginç bir hal almaya başlar. Amerikalı komedyen W.C. Fields filmde oynamaktadır.
ROXIE HART (William Wellman, 1942)
Dans alanında kariyerini geliştirmek için halkın dikkatini çekmek isteyen Roxie Hart, kadınların asılarak ölmediği Cook ülkesinde cinayet itirafında bulunmaktadır. Bakalım bundan sonra Roxie Hart için her şey planladığı gibi gidecek mi?
HELL’S ANGELS / CEHENNEM MELEKLERİ (Howard Hughes, 1930)
Çok farklı karakterlere sahip Ray ve Monte kardeşler, birinci dünya savaşı zamanı Kraliyet Hava Kuvvetlerine katılmak için Oxford’dan ayrılırlar. Ray’in kardeşi olan Monte, onun kız arkadaşına göz koyabilecek kadar kadın avcısıdr. Bakalım bu karmaşanın sonu nasıl bitecek?
CITY LIGHTS – ŞEHİR IŞIKLARI (Charles Chaplin, 1931)
Gözleri görmeyen bir çiçekçiye aşık olan ve sokaklara yaşan iyi kalpli bir serseri, kıza kendisini zengin biri olarak tanıtır. Önceden bir zenginin hayatını kurtarmıştır ve ona yardım edeceğini düşünmektedir. Sevdiği kız için o adamdan ameliyat ettirecek kadar para alabileceğini düşünür ama zengin insanlar iki yüzlü yaşam sürmektedirler.
Çoğu film eleştirmenine göre Charles Chaplin’in baş yapıtı olarak söylenmektedir. Sesli sinemanın popüler olduğu bu zamanlarda chaplin’in bu filmi sessiz çekerek ve tüm becerilerine sergileyerek güzel bir film ortaya çıkarmıştır.
Yararlanılan Kaynak : 1