Sanatçı – sanatsever arasında hepimizin aşina olduğu bir vaziyet vardır: Sanatsever, eserlerini takip ettiği sanatçının özel hayatını mutlaka merak eder. Bir sanatkârın neleri sevip sevmediğinden gününü nasıl geçirdiğine kadar onlarca soruyu belki şu tek soru altında toplayabiliriz: ‘’O nasıl biri?’’ Bu soruya verilebilecek en verimli yanıtın adreslerinden biri de söyleşi kitaplarıdır. Sanatçı söyleşilerinde, karşılıklı konuşurmuşçasına bir sohbet açar ve fikirlerini sunar. Biz de meraklısına, raflardaki söyleşi kitaplarını derledik. Buyurun alana!
1. Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız (Hasan Ali Toptaş)
Gölgesizler, Heba, Yalnızlıklar gibi eserleriyle bilinen ve geçtiğimiz sene Kuşlar Yasına Gider ile okuyucusuyla tekrar buluşan Toptaş, bu kitabında kendine has bir sohbet açıyor. Yazarın edebiyat, kültür – sanat dünyasını alabildiğine anlattığı çalışmada neler bulabileceğimizi tanıtım yazısından aktaralım: ‘’Binbir Gece Masalları’ndan kutsal kitaplara, sözlü kültürden modern edebiyata, Borges’ten Neşet Ertaş’a; Hasan Ali Toptaş’ın edebiyat ve kültür evreni bütün içtenliği ve derinliğiyle önümüze seriliyor.’’
2. Nasıl Yazıyorsam Öyleyimdir (Bilge Karasu)
Postmodernizmle ilişkilendirilen Türk yazar Bilge Karasu bilinen ama göz önünde olmayan, edebî şöhrete sahip ama adeta meşhurluktan uzak bir yazar. Bu dengeyi sağlayabilmek elbette güç. Romancılığının yanı sıra felsefeye eğilmesi ve metinlerinde bu alana kapı açması onu ayrıca değerli kılan vasıflarından biri. Kitabın arka yazısından bir cümle: ‘‘Usta’nın uzun uzadıya tartılmamış, kuşkular içinde durmadan sınanmamış, zaman içinde bir tür olgunlaştırma sürecinden geçirmediği tek bir cümlesi, yargısı çıkmıyor önümüze. Derin, sarsıcı, yakıcı belge.”
3. Soruşturmada – Sorulara Yanıtlar Belgeler (Aziz Nesin)
Türk mizah edebiyatının aşılması güç kalemi, gördüğünü anlatmaktan çekinmeyen, sosyal çarpıklıkları hicvederek anlatan Aziz Nesin özgün bir bakış açısına sahiptir. Bunu anlamak adına konuşmaları ve metinlerine bakmak yeterlidir. Şimdiki Çocuklar Harika eseri örneğin; çocukların gözünden ebeveyn eleştirisi içerir ve eserde Nesin’in çocuklarla empati yeteneği fevkaladedir. Bu kitapta, yazar kendisine yöneltilen soruları cevaplıyor. Şaşırmamanın, sarsılmamanın zor olduğu yanıtlar verdiği şüphesiz. Sorulan sorulara tanıtım bülteninden birkaç örnek: ‘’Aydın nedir, ne değildir? Aydınımız bir kitabınıza “Ah Biz Ödlek Aydınlar” adını koymanıza neden olacak kadar korkak ve sinmiş mi? Gazetecilik nasıl olmalı? Gülmece edebiyatı üstüne düşünceleriniz nedir? Sanatın işlevi ne olmalıdır? Neye gülersiniz?’’
4. Aşkın Yıpranma Payı (Handan İnci)
Akademisyen, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Dr. Handan İnci, bu derlemesiyle Tomris Uyar’a yakınlaşmamızı sağlıyor. Özellikle 20. asrın ikinci yarısında Türk öykücülüğünün büyük kadın yazarlarından Tomris Uyar’ı yalnızca ilişkileriyle hatırlarsak büyük hata ederiz. Gündökümü, Otuzların Kadını, Aramızdaki Şey gibi eserleri bunu hemen ispatlar niteliktedir. Aydınlatıcı tanıtım yazısından bir alıntı yapalım: ‘’Tomris Uyar Aşkın Yıpranma Payı’nda 1976-1985 yıllarının Türkiyesi’nden kesitler vermekle kalmıyor, esasında kimi sorunların kılık değiştirerek sürdüğünü gösteriyor. Toplumsal, ekonomik ve siyasi çarpıklıklara keskin eleştiriler getirirken umudu da hep yedeğinde tutuyor. Kürtajdan çiğköfteye ve kadın tutuklulara, cinsellikten anneliğe ve kadın haklarına uzanan yazılarında Tomris Uyar sokaktaki kadını ve Türkiye’nin ruhunu ustalıkla yansıtıyor.’’
5. Ursula K. Le Guin’le Konuşmalar
Carl Freedman tarafından derlenen ve Burcu Erdoğan’ın dilimize kazandırdığı eser, bilim kurgu edebiyatında büyük eserler veren yazarı mercek altına alıyor. Mülksüzler, Karanlığın Sol Eli, Yerdeniz Büyücüsü gibi eserlere imza atan Ursula K. Le Guin’i geçen sene kaybetmiştik. Ama eserleri, röportajları, metinleriyle yankı uyandırmaya yıllardır devam ediyor. Bu kitapta yazarın çocukluğunu, yazma macerasına adım atmasını, bilim – kurgu türünü seçmesini ve daha nicesini öğreneceksiniz.
6. Katina’nın Elinde Makası
Türk şov ve sahne hayatının başat isimlerinden Seyfi Dursunoğlu, yarattığı Huysuz Virjin karakteriyle bir ilke imza attı, desek yeridir. Ortaya çıkardığı figür, kendisinden sonraki komedyenler için de bir ilham kaynağı oldu, olmaya devam ediyor. Kitabın arka kapak yazısından: ‘’Akıllı, terbiyeli, titiz ve enikonu muhafazakâr bir İstanbul beyefendisi; son derece zeki, erkek düşkünü, hafifmeşrep, müptezel, nüktedan, ağzına geleni hemen söyleyecek denli açık sözlü, şıklık ötesi frapan, geçkin ama camisi ve mihrabı hâlâ yerinde bir kadınla evlenirse ne olur? Günler, haftalar, aylar süren bir söyleşi bombardımanının ardından anladık ki, Seyfi Dursunoğlu oluyor. Seyfi Bey ve Huysuz Virjin, ‘iyi günü ve kötü günü’ birlikte yaşamak için söz vermişler bir kez.’’
7. Konuşmalar (Orhan Okay)
Türk edebiyatı öğrencileri, akademisyenleri, meraklıları için önemli isimlerden biri Orhan Okay’dır. İlk pozitivist yazarımız Beşir Fuad’ı, yazı makinemiz Ahmed Mithat Efendi’yi, bir eski zamanlar İstanbul’unu anlattığı kitapları değerini bilmemizi sağlayacak çalışmalarından yalnızca birkaçı. Bu değerli akademisyen, yazarımızı daha yakından tanımamız için Konuşmalar ilk elden kaynak niteliği taşıyor. Tanıtım yazısından da içeriğe dair bir alıntı aktaralım: ‘’Bu kitapta, Orhan Okay’ın edebiyat üzerine değişik tarihlerde ve yerlerde değişik konularda yaptığı konuşma, sohbet, mülâkat, anket ve açıkoturumlarda sorulan sorulara verdiği cevapların bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.’’
8. Elele Okuyalım – Yazılar ve Söyleşiler – 1978 – 1984 (Turgut Uyar)
İkinci Yeni’nin deney yapmayı en çok seven şairi Turgut Uyar olabilir mi? Bununla o dönemin Türk şiirinde hiç denenmemiş bir tarza soyunduğunu kast ediyoruz. Şiirlerinin bu vasfa sahip olması bir yana, metinlerinden de ülkeye, topluma, yaşayışa, kendi döneminin çağına dair öğreneceklerimiz bize çok kapı açacaktır. Devrin mühim şairlerine dair yaptığı yorumlar, kitap tanıtım yazıları ve daha nicesi bu kitapta yer alıyor. İpucunu geçelim, tanıtım bülteninden içeriğe dair birkaç somut örnek verelim: ‘’Turgut Uyar’ın 1978-1984 yılları arasında Elele dergisinde yayımlanan kitap tanıtım yazıları ve söyleşileri ilk kez bir araya getiriliyor. Yayın çeşitliliği arasında kalmış okura seçeceği kitaplar konusunda yardımcı olmayı amaçlayan Uyar, dönemin önemli şair ve yazarları hakkında öne sürdüğü yorumlarla dikkat çekiyor. Aylık bir ‘okuma güncesi’ olarak nitelendirilebilecek yazılarında, Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Cemal Süreya, Edip Cansever, Sevim Burak, Selçuk Baran, Ahmet Oktay, Orhan Pamuk gibi yazarların “yeni çıkan” kitaplarını ele almanın yanı sıra yayıncılık sorunlarını, edebiyat ödüllerini, edebiyat dergilerini de değerlendiriyor.’’