Tokyo’da 1946 senesinde kurulan Tsushin Kogyo şirketi ile Sony’nin temelleri atılmış. 190.000 Yen gibi küçük bir sermaye ve yalnızca 20 çalışan ile başlayan şirketin kurucusu Ibuka’nın amacı özgür fikri destekleyen şirketi ile Japon kültürüne katkıda bulunmakmış.
Tsushin Kogyo şirketinin kurucuları bir Amerika seyahatinde, Amerikalıların şirketin adını telaffuz etmekte zorluk çektiklerini fark ediyorlar ve Latin harfleriyle yazılmış bir marka bulma yoluna giriyor. Latin harfleri kullanarak bir marka oluşturmanın, o sıralar Japonya’da pek alışagelmiş bir durum olmadığını da söyleyelim!
Mottosu ”daha önce yapılmamış olanı yapmak olan” Sony zaman içerisinde dünyanın ve Japonya’nın ilkleri olan bir çok ürün geliştiriyor.
Sony ismi, iki kelimenin birleşiminden ortaya çıkıyor; Latince sesin kökü anlamına gelen ‘sonus’ ve 1950’lerde Amerikan argosunda genç adam anlamına gelen ‘sonny’ kelimeleri.
TR-55 transistörlü radyo Sony markalı ilk ürün olarak kullanıcılara sunuluyor. Tr-63 transistör radyo modeli ise Amerika’da büyük ilgi ile karşılanıyor. 1950’lerde 100.000 taşınabilir radyo satılıyor. 1968’lere gelindiğinde ise 5 milyon radyo satılıyor.
1960 Amerika’sını gören Sony’nin kurucularından Morita, Japonya’daki uzun süre aynı yerde çalışma geleneğine zıt olarak insanların yer değiştirdiğini fark ediyor. Bu modeli Japonya’da da uygulamaya başlıyor. Bu arada büyük bir ithalatçı konumuna gelen Sony, ‘Japonya malı’ ibaresini Amerika’nın gözünde olumlu bir kavram haline getiriyor.
Bu senelerden günümüze, Sony ses ve görüntü alanlarında, son teknolojileri, Japon tasarımı ile birlikte tüketiciye sunmaya devam ediyor.
Öncelikle müziği kontrol etmek için telefonunuza uzanmanıza gerek kalmaz. Dinlediğiniz şarkıyı durdurabilir, başa alabilir veya geçebilirsiniz.
Ayrıca tek bir düğmeye basarak, telefonunuzda kullandığınız dijital asistanınıza ulaşıp, takviminizi yönetebilir, not alabilir ve daha bir çok işlem yapabilirsiniz.
Sadece bir iş yapmak hepimizin için bir lüks haline geldi. Genelde ya yürürken mesaj yazarız konuşuruz, ya telefondayken bir yandan maillerimize bakarız. Koşturmalı geçen gündelik hayatta kablosuz kulaklıklar bir kurtarıcı oldu.
Kulaklığı yaklaşık 1 aydır kullanıyorum. Sennheiser CX300’den daha iyi basları ve daha temiz ses kalitesi olduğunu söyleyebilirim. İlk kablosuz kulaklığım ve insana inanılmaz bir rahatlık sunuyor. Kulaklık kulağınızda veya omzunuzda telefon veya bilgisayardan rahatça uzaklaşabilmek çok iyi. Çoğu kişi mıknatıslardan yakınmış ama ben boynumda asılıyken ve yürürken mıknatısların açıldığını görmedim. Batarya ömrüne gelirsek çok çok iyi. Vadettiği 15 saati 14-15 saat ile tutturuyor. Bluetooth bağlantısında hem bilgisayarda hem de telefonda kesinti veya gecikme problemi yaşamadım. Sadece kaynaktan bir ses gelmiyorken 5-6 saniye bir arka plan gürültüsü (white noise) oluyor o da beni o kadar rahatsız etmedi.Yaptığım alışverişten ve üründen gayet memnunum. 5 üzerinden 5.
Gerek ses kalitesi, bassların doygunluğu bir çok kulak üstü kulaklığı aratmayacak kadar güzel. Kulaklarınızı tıkadığınız için aktif gürültü engelleyen ürünlere servet vermeye gerekte kalmıyor 🙂 En güzel kısmı portatif olması ve şarjının uzun gitmesi. Kötü tarafı kimi zaman ipin üzerindeki kumanda ve batarya kısmının boyundan kayması. Kulaklıkları birleştiren mıknatıslar da çok kuvvetli değil. Kulakları sağır edecek kadar müzik açanlara da uygun, işi keyfinde bırakanlar içinde muazzam…