Çizim yapmak ya da yazı yazmak için bir elimizi diğerine karşı daha baskın kullanmamız çok küçük yaşlarda belirgin hale geliyor ve sadece insanlığın %1’i sol elini kullanma eğilimi gösteriyor. Sinister olarak da bilinen solaklığı, sol el ve ayağı kullanmaya yatkınlık olarak tanımlamak mümkün. Her solak, ağırlıklı olarak sağ elini kullanan bir dünyada yaşamanın çilesine muhtemelen aşinadır. Çünkü tarihin kaydının tutulduğu günden beri solaklığa daima negatif anlamlar yüklenmiştir. Örneğin Latincede “sinister” solak anlamına gelse de klasik Latincede bu kelime uğursuzluk ve kötülük gibi anlamlarda kullanılmıştır. Benzer şekilde solak anlamında kullanılan “left” kelimesi eski İngilizcede zayıf anlamına gelen “lytf” kelimesinden geliyor. Her ne kadar günümüzde solak olmanın sayısız avantajından bahsedilse de solak olmak yüzyıllardır tedavisi aranan bir hastalık olarak görülmüştü. Gelin, Orta Çağ’dan başlayarak solak yazı yazanların toplumsal alanda nasıl karşılandıklarına bakalım.
Matbaanın icadından önce yaşayan insanlar için bilgiyi kaydetmenin tek yolu elle yazı yazmaktı
Tarih, çoğu zaman sağ elini kullanan yazarlar tarafından kaydedildi. Sağ el kullanmanın ideolojik yönü bir tarafa solaklar için yazmak tam anlamıyla baş belasıydı. Solak olmak kötülüğün sembolü olarak kabul edildiğinden ilk başlarda birçok solağın profesyonel yazar olması engellenmişti. Benzer şekilde esas mesleği yazar olmayan solak bir keşiş veya rahibenin de yazı yazması hoş karşılanmazdı. Orta Çağ Avrupası’nda kullanılan yazı sistemi, soldan sağa doğru hareket etmeyi gerektiriyordu. Bu nedenle sağ elini kullanan bir yazar için yazı yazmak daha pratikti.
Orta Çağ yazarları, eğimli bir masanın üzerinde tüy ve mürekkep kullanarak yazı yazmak zorundaydı
Solak bir yazarın bu şartlar altında kontrol sağlaması oldukça zordu. Sağ elini kullanan bir yazar parşömene mürekkep dağıtırken kağıda daha fazla hakim oluyordu. Sol elini kullanan insanlar için bu mümkün olmuyordu. Çünkü kağıt üzerindeki tüy darbesini sağa doğru çekerken mürekkebi tüm kağıda bulaştırabilirdi. Sonuç olarak solaklar için yazı yazmak son derece zahmetli ve yavaş bir eylemdi. Bu nedenle sayfa başına ödeme alan profesyonel bir solak yazarın para kazanması daha zordu.
Sol eliyle yazı yazmaktan utanan bazı Orta Çağ yazarları bu “utanç” verici durumu kendi yararlarına kullanmak için birtakım söylemler geliştirmeye başladı
Pek çok din insanı yazı yazmanın zorlu doğasını vurgulamak için can atıyordu. Yazı yazmak ve kitapları çoğaltmak gerçekten yıpratıcı bir süreçti. Bu durumu vurgulamak yazarın daha fazla tanınmasını sağlayabilirdi. Özellikle bir manastır yazarı için yazma süreci tam anlamıyla bir ibadet eylemiydi. Bu nedenle iş ne kadar zahmetli olursa o kadar iyiydi. Kısa bir süre sonra manastır yazarları bu durumun farkında vardı ve solak olmayı bir avantaja çevirmeye başladı.
Rönesans döneminde solak olmak Orta Çağ’da olduğu gibi sorun teşkil etmiyordu
Örneğin dönemin ünlü sanatçılarından Raffaello da Montelupo, sol eliyle muhteşem yazılar yazıyordu. Profesyonel yazarların tamamı onun alışılmadık üslubundan etkilenmekteydi. Hatta bir keresinde noter olarak tanımlayabileceğimiz 10 kişi Raffaello’yu izlemek için bir araya geldi. Orta Çağ döneminde pratik olmak önem taşıdığı için solakların yazı yazması kabul edilmiyordu. Ancak Rönesans döneminde pratiklik kavramının geri planda kaldığı görülmekte. Eğer bir yazar sol eliyle yazıyorsa ve ortaya çıkan çalışma iyiyse o yazarın yavaş yazmasının bir önemi yoktu.
19. yüzyıla gelindiğinde bazı yazarlar solak olmanın “kusur” olduğu düşüncesini reddetmeye başladı
Sol eli kullanmanın kusur olmadığı düşüncesi dile getirilmeye başlamıştı başlamasına ancak ebeveynler hala solak çocuklarını baskılayarak eğitmeye çalışıyordu. Çocuğu sol elini kullanan ebeveynler için eğitim kılavuzu dahi hazırlanmıştı. Bu kılavuzda çocukların “kusurunu” düzeltmek için katı yöntemler bulunmaktaydı. Yine de solak olarak doğan bir çocuk ne yapılırsa yapılsın sol elini kullanma eğilimi gösteriyordu. 19. yüzyılın sonlarına kadar çocukları solak olma durumundan kurtarmaya yönelik girişimler devam etti. Okullarda yazma becerisi öğretildiğinde sağ el kullanımını teşvik etmek için çocukların sol kolu arkadan bağlanırdı. Neyse ki bu sert yönetimlerin azalmasıyla solakların sayısı 20. yüzyıl boyunca önemli ölçüde arttı.
Günümüzde 708 milyon insanın solak olduğu düşünülüyor. İstatistiklere göre erkeklerin kadınlara kıyasla solak olma ihtimali daha yüksek
Araştırmalara göre en iyi beyzbol oyuncularının üçte biri sol elini kullanıyor. Sağlak oyuncular solakların toplarını karşılamakta zorlandıkları için pek çok spor dalında solaklar avantaj sağlıyor. Öte yandan solakların siyaset ve matematik gibi zekayla bağlantısı olduğu iddia edilen alanlarda baskın olduğu düşünülüyor. Eski Amerika Birleşik Devletleri başkanlarının büyük bir çoğunluğunun solak olduğu biliniyor. Barack Obama, Ronald Reagan, Bill Clinton… Bu tesadüf mü ? Evet muhtemelen tesadüf. Ancak Amerika’da solaklar başkan olur şeklinde bir deyim yerleşmiş durumda. Diğer taraftan Avustralya’da yapılan bir araştırma solakların e-spor müsabakalarında daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Sebebi bilinmez ancak Nobel ödülü alanların önemli bir kısmının solak olduğu biliniyor. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Gerçekten sol elini kullanan insanlar daha mı zeki? Yorumlarda buluşalım…