Soğuk Savaş, Batı ile Doğu arasında geçen “gerginliklerin” dönemiydi. Komünizm ile kapitalizmin mücadelesi, bütün dünyayı hem etkiliyor hem de şekillendiriyordu. Askeri çekişmelerden gizli siyasi hesaplara, dünyayı bölüşme kavgasından uzayı ele geçirme yarışana kadar hemen her alanda yaşananlar pek çok insanın “gerilim dolu” yıllar geçirmesine sebep olmuştu. Aslında, Soğuk Savaş’ın temelinde Doğu ile Batı arasındaki farklı yaşam biçimleri mücadele ediyordu.
Dengeler bu sebeple oldukça hassas ve ipler bu yüzden son derece gergindi. Soğuk Savaş yılları boyunca devam eden bu gerginlik insanların yanı sıra “devletlerin” de ”paranoya” hastalığına yakalanmasına sebep olmuştu. Hâl böyle olunca, herhangi bir askeri tatbikat savaş alameti sayılabiliyor veya devletler casuslarından olmadık şeyler talep edebiliyordu. Öte yandan, Soğuk Savaş, günümüzdeki pek çok şeyin de belirleyicisi olarak kabul ediliyor. Ancak yaşandığı yıllarda, dünyanın en sert “gerçeği” konumundaki Soğuk Savaş bugün efsanelerle dolu… İşte Soğuk Savaş dönemine dair yanlış bilinen 6 şey…
1. Küba Füze Krizi, dünyanın nükleer savaşa yaklaştığı tek andı
Küba Füze Krizi, Küba’nın Sovyetler ile yaptığı nükleer silah anlaşması sonucunda, bölgenin ABD tarafından ablukaya alınması olayıdır. ABD’nin bu hamlesi dönemin ruhunda var olan gerginliği daha da artırdı. Böylece gerçekten de dünya, nükleer savaşın eşiğine gelmişti. Ancak, John F. Kennedy ve Nikita Kruşçev’in sahip oldukları sağduyu dünyayı yok olmaktan kurtardı!
Bugün, Küba Füze Krizi Soğuk Savaş’ın “nükleer savaşa” dönüşmesine sebep olabilecek tek anmış gibi görünebilir. Ancak bu kriz, dönemin “ufak anlaşmazlıklarından” sadece bir tanesiydi! Dünyayı nükleer savaşa sürükleyebilecek çok daha ciddi şeyler Soğuk Savaş Dönemi’nin sıradan olaylarıydı!
1983 yılında gerçekleştirilen Able Archer isimli NATO tatbikatı, tüm dünyayı nükleer savaşa füze krizinden çok daha fazla yaklaştırmıştı! Able Archer, binlerce asker ve araçtan oluşan oldukça gerçekçi bir askeri tatbikattı. Bu geniş çaplı tatbikat başladıktan sonra, Sovyetler alarm seviyelerini yükseltti ve kendi hazırlıklarına başladı. Ancak küçük bir farkla, Sovyet uçakları gerçek nükleer bombalar taşıyorlardı! Üstelik sadece uçaklar değil, farklı bölgelerdeki denizaltılar da nükleer silahların hazır hale getirmişti! Neyse ki, tatbikattaki görevlilerden birisi olan General Leonard Perroots tatbikatın, bir tatbikattan daha gösterişli olduğunu fark etti ve sonlandırılmasını istedi. Bunu üzerine Sovyetlerin bombaları kullanmasına gerek kalmadı…
2. Soğuk Savaş’ın tüm casusları oldukça tehlikeli görevleri yerine getiriyordu
Hayır! O dönemdeki pek çok casus son derece “sıradan” şeyler yapıyordu! Ancak bazen, bu şeyler sıradan yerine “tuhaf” olabiliyordu fakat kesinlikle tehlikeli değildi!
Tamarisk Operasyonu olarak isimlendirilen operasyon, Doğu Berlin’deki Sovyet belgelerinin ele geçirmeyi amaçlıyordu. Bu operasyonun düzenlenebilmesine olanak tanıyan şeyse, Sovyet personelin “tuvalet kâğıdı” sıkıntısıydı. Doğu Berlin’de bulunan Sovyet merkezlerine tuvalet kâğıdı temin edilemiyordu. Bu durumu uzun süre devam edince Sovyet görevliler tuvaletlerde, önce sıradan kâğıtlar kullandılar. Ancak sorun çözülemedi, tuvalet kâğıdı gelmedi! Çalışanlar resmi evraklardan, gizli yazışmalara kadar pek çok önemli belgeyi tuvalet kâğıdı olarak kullanmak zorunda kaldı. Bu durumdan haberdar olan Batı dünyası, pek çok casusu bu “önemli kâğıtları” toplamaları için görevlendirdi…
3. ABD’nin uzaya çıkması büyük bir başarıydı
Soğuk Savaş Dönemi’ne dair yaygın olarak bilinen yanlışlardan bir tanesi de ABD’nin uzay yarışında öne geçerek önemli bir pozisyon elde ettiği düşüncesi. En azından o dönem, ABD vatandaşları uzay yarışına bir hayli tepki göstermişti! Uzay yarışının getirdiği muazzam ekonomik yük, ABD’deki insanların pek çoğu tarafından hiçbir zaman onaylanmadı!
4. Soğuk Savaş’ın her anı tehlikeliydi
Bugünden bakıldığında, Soğuk Savaş’ın oldukça tehlikeli olduğunu kabul etmek gerekir. Ne de olsa, o dönem nükleer savaş tehdidi oldukça sıradan bir şeydi! Ancak Soğuk Savaş’ın başladığı günden bittiği güne kadar sürekli bir “tehlike anı” olduğunu iddia etmek doğru değil. Özellikle 1970’lerde ABD Başkanı Richard Nixon ve lideri Leonid Brejnev arasındaki ilişkiler sayesinde ortam bir hayli yumuşamıştı. Özellikle 1972 yılında Nixon’ın Sovyetler Birliği’ni ziyaret etmesiyle iki kutup arasında görece “iyi” ve “tehlikesiz” ilişkiler kurulmuştu…
5. Sovyetler Birliği, Batı’dan tamamen izole bir haldeydi
Büyük oranda öyleydi, ancak tamamen değil! Sovyetler, Batı’dan daha farklı bir “yaşam biçimini” savunuyordu. Bu sebeple devlet tarafından, özellikle kültürel ürünlerinin Sovyetleri istila etmesi engellenmek isteniyordu. Ancak ABD dünyanın en önemli “kültür” ihracatçılarından birisiydi. Bu sebeple, sinema filmlerinden gıda maddelerine kadar pek çok Amerikan ürünü, Sovyet piyasasında boy gösteriyordu…
6. Soğuk Savaş Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle sona erdi
Soğuk Savaş, “gerçek bir savaş” olmadığı için resmi bir başlangıç ve bitiş belgesi yok! Ancak Soğuk Savaş’ın bitiş tarihi olarak, taraflardan birinin ortadan kalktığı yıl olan 1991 kabul ediliyor ki bu da oldukça doğal! Ancak, 1980’lerin ortasından sonra ortada bir savaş kalmamıştı! Sovyetler Birliği, kendi iç politikasına gömülmüştü ve sık sık rejim tartışmaları yapılıyordu. Öte yandan, Sovyet ve ABD’li liderler eskisinden çok daha sık görüşüyordu ve savaşın sembolleri teker teker yok oluyordu. Dünya, etkisi uzun yıllar sürecek Soğuk Savaş döneminden, Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı tarihten çok daha önce çıkmıştı…
Kaynak: 1