Başka türlü bir güzellik… Keskin ve kemikli yüz hatlarına tezat oluşturacak biçimde gamzeli çenesinin üstünde duran dolgun, biçimli dudaklar; ince ve düzgün kavisleri olan bir burun, derin bakan yumuşak gözler ve genel eğilimin aksine kalın kaşlar… İlk bakışta göze çarpan bariz bir güzelliğe sahip olmadığını söyleyenlerimiz olabilir elbette fakat yine de hem zarif, hem asabi, hem asil hem yabani, hem çocuksu hem gizemli o egzotik yüzüne baktıkça bakmaktan kendimizi alamayabiliriz de…
Adına “kadın” denilen varlık, binlerce yıldır güzelliğin, estetiğin ve tabiidir ki cinselliğin yegane objesi konumunda… Zannımca sorun, kadını güzelliğin, estetiğin ve cinselliğin objesi olarak görmekte değil; sorun, kadını “yalnızca” bunlardan ibaret sanmakta… Kadın, her daim güzelliğin, estetiğin ve cinselliğin objesi olacaktır. Binlerce yıldır erkekler tarafından fiziksel anlamda bir “meta” haline getirilen kadının, (esasen asla sahip olunamayan ve kıskanılan güzelliğinin, bunun estetik olarak anlamının, bizzat kadınların kendi gözünden bakıldığında da obje olarak görülmesinde illa ki bir sakınca bulunmaya çalışılmasından ziyade) sanatsal bir algı yaratan varoluş biçiminin, sofistike ve hatta “meta”-“fizik” ötesi bir konuma sahip olduğunu artık kavramamız lazım hepimizin.
Bu durumu en güzel Sofia Boutella vesilesiyle anlayabiliriz diye düşünüyorum. Sadece bedeniyle değil, ruhuyla, kalbiyle, beyniyle dans eden Sofia’yı izlerken tüylerimizi diken diken eden, içimizden elektrik akımları geçmesine neden olan şey, onun sahip olduğu ve seyircisine yansıttığı harikulade saf enerji… Kendindeki bu enerji potansiyelini tutku ve emekle, estetik ve artistik bir şeye dönüştürmüş olması… Olağanüstü kıvraklığı ve esnekliği, “bunu yapan insan olamaz” dedirtiyor ve fakat bu da yetmiyor icra ettiği figürlerin görsel efekt olduğu izlenimiyle sanki fantastik birini izlediğimizi sanmamıza neden oluyor. İzledikçe etkisinden kurtulmakta zorlandığımız Sofia için “Eğer bu kadın insansa, ben sadece yontulmamış bir kütüğüm” tespitini yapıyoruz ister istemez… Ama durun! Böyle bir komplekse kapılmak, kıskançlıkla bu tür mukayeseler yapmak, hem kendimize hem Sofia’ya hem de kütüklere büyük haksızlık… 🙂 Hepimiz başkalarının gerçekten iyi yaptığı şeyleri takdir edip, en çok yetenek gösterdiğimiz işi, üstelik de büyük bir tutku ve özveriyle yapıyor olsaydık; her birimiz, bir diğeri için Sofia ile aynı konumda olacaktı… Sofia’yı “Sofia” yapan detaylar için linkleri sırasıyla takip edebilirsiniz…
1. Dansçı, model ve oyuncu Sofia Boutella, 3 Nisan 1982’de Cezayir’in başkentindeki, Bab El Oued semtinde besteci ve caz müzisyeni bir baba ile mimar bir annenin kızı olarak dünyaya geldi
Beş yaşında klasik dans eğitimine başladı. 10 yaşında ise ailesiyle birlikte Cezayir’i bırakarak taşındıkları Fransa’da ritmik jimnastiğe başladı. 18 yaşındayken Fransız milli takımına katıldı. Sofia hip-hop ve sokak dansına da aynı dönemde yöneldi ve 2006’da sokak dansı yarışması galibi olacak olan Vegabond Crew grubunun üyesi oldu. 17 yaşından beri kareograf Blanca Li ile çalışıyor; çeşitli sinema ve televizyon sahnelerinde, reklam ve konser turlarında dans ediyordu. Ayrıca Vagabond ekibinden Mono tarafından oluşturulan Chienne de Vie and Aphrodites grubunda da yer aldı.
2. Berklee College of Music mezunu 1,65 boyundaki Sofia’nın dansçılık kariyerindeki dönüm noktası ise 2007 yılında Nike reklamlarıyla gerçekleşiyor
Jamie King kareografisiyle katıldığı yarışmada Nike Women reklamlarında oynamaya hak kazanıyor ve markanın “make yourself” mottosu dahilinde kadınlık ve hip-hop konusunda rol modeli oluyor.
3. Ardından kariyerinde sürekli bir tırmanışa geçen Sofia, bir ikon olarak kabul edilen Madonna’nın “Hung Up”-“Sorry”-“Celebration” kliplerinde dansçı olarak rol aldı
Sofia, Confession Tour boyunca da Madonna’nın baş dansçısı olarak görev aldı. Rihanna, Ne-Yo, Usher gibi şarkıcılarla da çalıştı ve onların kliplerinde dans etti. “Madonna ile çalışırken, bana her zaman adımların ardındaki anlamı ve neden bu adımları attığımı anlattı – bize oyuncu gibi davrandı. Bu yüzden, her zaman bir aktör olduğumu hissediyorum, gerçekten” diyor.
4. Michael Jackson ondan o kadar çok etkilenmişti ki “This Is It” konser turunda yer almasını istedi
Ancak Madonna’nın dünya turunun uzatılması nedeniyle Michael’ın dansçı kadrosuna katılamadı. Her ne kadar bu konser turu “usta”nın 2009’daki ölümü nedeniyle gerçekleşememiş olsa da Boutella, onun 2011’de yayımlanan son şarkısı “Hollywood Tonight”ın ana karakteriydi.
5. Ardından 2012’de “Street Dance 2” filminde “Eva” rolüyle gözümüzü gönlümüzü açtı
6. 2014’te ise “Kingsman: The Secret Service” filminde Gazelle rolüyle kendisini o güne kadar fark etmemiş olanların da dikkatini çekmeyi başardı
Bu filmde Sofia’nın dansçı ve jimnastikçi olmasının getirdiği estetik bir kıvraklıkla, bacakları ölümcül birer silah olan Gazelle karakterinin dövüş sahnelerini dublör kullanmadan icra ettiği gözden kaçmıyordu.
7. 2016’da “Star Trek Beyond” filminde uzaylı savaşçı Jaylah’ı canlandırdı
8. 2017 yapımı “Atomic Blonde” filminde ise Delphine Lasalle karakteriyle hayli baştan çıkarıcıydı
Filmin başrol oyuncusu Charlize Theron’la olan sevişme sahneleri tutkulu ve dikkat çekiciydi.
9. Efsanevi film serisi Mumya’nın yeniden çevrilmeye başlanmasıyla 2017’de vizyona giren “The Mummy”
filminde Prenses Ahmanet rolüyle seri içindeki ilk kadın mumyayı canlandırmış oldu
https://www.youtube.com/watch?v=vuP1C6DUNVA
10. Bir modern çağ klasiği “Fahrenheit 451“in yeni versiyonunda Clarisse McClellan karakterine hayat verdi
https://www.youtube.com/watch?v=CtP9XyKSd8w
11. 2018’de gösterime giren Fransız yapımı ve yönetmenliğini Gaspar Noe’nin yaptığı “Climax” adlı filmde Selva oldu
12. Yine 2018’de gösterime giren “Hotel Artemis” filminde Nice adlı bir kiralık katili oynuyor
Bu filmde Sofia, John Wick karakterinin kadın versiyonu olmuş desek yeri.
13. En son kült rock grubu Thirty Seconds to Mars’ın “Rescue Me” adlı video klibinde rol aldı
Akıl sağlığı açısından önemli mesajlar içeren şarkının video klibinde Michael Jackson’ın kızı Paris Jackson da var. Sofia’nın kolunda, yakın arkadaşı grubun solisti ünlü oyuncu ve yönetmen Jared Leto tarafından yapılan bir ters haç dövmesi bulunuyor.
14. Los Angeles’ta yaşayan Sofia’nın en sevdiği yıldızlar Fred Astaire, Karim Barouche, Jean-Michel Basquiat, Daniel Day-Lewis ve Bob Fosse
Aynı zamanda hobi olarak takı tasarımları yapan Sofia, yaptığı takıları hediye olarak verdiğinde umursadığı birini koruduğuna inanıyor. “Boyundan gelen, göğsün ortasından geçen, sonra bele dolanan vücut zincirleri yapıyorum. Çingene, bohem tarzı katmak için onları tüylerle karıştırıyorum” diyen Sofia küçükken, Sahra Çölü’ne gitmiş ve karnına kadar uzanan güzel küpeleri olan yaşlı bir kadınla tanışmış. Yaşlı kadın ona “Biz Tuaregler için takı bir dekorasyon değildir, takılar bize gelecek olan negatif enerjiyi emer” demiş. “O yüzden ‘vintage’ bir takıyı alırken iki kere düşünün” diyor. “Her şeyi yapmaya ve hepsinde vasat olmaya inanmıyorum. Bir konuda iyi olduğuma inanıyorum” diyen Sofia, iş konusundaki prensiplerini soranlara “Benim dürtüm hep aynı olmuştur. Dans ederken de oyuncuydum. Oyunculuk konusunda kesinlikle tutkuluyum. Dans etmekten ötürü çok önemli bir disiplin kazandım. Danstan edindiğim disiplini yaptığım her şeye uygularım. Bunun için minnettarım ve seviyorum” diye cevaplıyor. Genel olarak politik bir duruşa sahip olma konusunda temkinli olduğunu söyleyen Sofia, “Bir konuyu savunmadan önce o konu hakkında daha önce hiç olmadığı kadar derin bir eğitim almak isterim. Son zamanlarda birileri bana şöyle bir soru sordu: ‘Suriye’de yaşayan küçük bir çocuğa ne tavsiye edersiniz?’ Bak, ben şanslıydım. Küçük yaşta Cezayir’den ayrılmak konusunda şansım yaver gitti. Bana Amerika’da ya da Fransa’daki birine tavsiyede bulunmamı söyleseydiniz; ‘Rüyalarına inanmaya devam et’ derdim. Ama Suriye’deki birine ‘Rüyalarına inanmaya devam et’ diyemem. Kalbimi kırdı, bu soru” diyor. Sofia Boutella’nın düşünce ve duygu dünyasıyla ile ilgili daha fazla bilgi almak isteyenleri buraya ve şuraya alalım.