19. yüzyıl Rus gerçekçiliğinde gerçekten de hayli gerçek bir olgu var, rüşvet… O dönemin en tatlı gerçekçisi Çehov amcamız da bu gerçeği öykülerinde bol bol işlemiş. Bürokrasi aracılığıyla adam kayıranlar, torpil, menfaat, haksız kazanç, devletle işleri yoluna sokmaca… Ne ararsanız var.
Bizde iktidarın artık “mücadele edeceğiz” bile diyemediği -yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar- mevzusu gibi Ruslarda da devlet ve halk arasında bu tarz bir anlaşma oluşmuş. Burjuvası ayrı taşrası ayrı devletle bireysel ihtiyaçlar doğrultusunda ilişkiler kurulmuş. Okumuş kesim ise “lanet olsun İvanoviç! Bir türlü batılılaşamıyoruz” diyerek sıkılmış, boş vermiş, boheme bağlamış. Buraya kadar durum bizim topraklara hayli benziyor.
Daha sonra Ruslarla aramıza komünizm gibi ufak bir ayrım girmiş. Onlar gomünist biz antigomünist olmuşuz. Bir süre ayrı gayrı takılmışız sonrası yine aynı: Putin & RTE.
Devletle kurulan ilişkilerde ihtiyaçlar katman katman oluşmaya devam etmiş. Taşra “ben karı isterem”, “sarı öküz isterem”, “karım evden kaçtı bul getir” gibi isteklerle vekillere, ağalara gitmiş. Üst sınıf, “ballı ihale isterem”, “rant isterem”, “mevki isterem” diyerek bir üst basamak olan bakanlara ulaşmış.
Biz de “napalım needelim” diye düşündük ve karşımıza çıkan, seçim gününe özel bu gibi istekleri derleyelim dedik. Rantçı kesimi zaten her gün takip ediyoruz. Bu yüzden derlememiz daha çok taşradan. Bakalım vatandaş seçtiği vekilden neler istiyor? Huzurlarınızda milletvekillerinin gerçek anılarından seçilmiş, vekillere memleketlerinden kopup gelen biraz şirin biraz absürt istekler ve vekillerin başından geçenler.
1. Çekilen arabadan çektiğimizi başka hiçbir şeyden çekmedik
Edirne vekili Rasim Çakır’ı bir vatandaş arar ve kendince mantıklı bir istekte bulunur:
“Vekilim, oğlumun arabasını çekecekler. Lütfen yardımcı ol. Tüm evrakları tamam, bir tek ehliyet ve ruhsatı yok. Hallet şu işi be vekilim.”
2.Taşranın nihilizminde, her gün seni düşünür, her ân seni yaşarım, seni sevmekten değil, kaybetmekten korkarım
Bingöl milletvekili Abdurrahman Anık’ın telefonu gece saat 02.45’te çalar…
-Efendim…
Şu anda Meclis Tv’de sizi izliyorum.
-Eee…?
-Hiiç, izliyorum işte…
3.Kadınlar sokağa inince dünya yerinden oynar
Düzce vekili Fahri Çakır zamanında hayli tecrübeli bir siyasinin kendisine söylediği “Geceleyin, sarı ineği kaybolan seni bulur” lafının doğruluğunu kısa sürede anlamış:
Milletvekili seçildikten sonra, vekillerin 9 metrekarelik odalarının kura ile belirlendiğini öğrendim. Benim odam da kura ile belli oldu. Olmasına oldu ama, odayı bulmak hayli zor oldu. Ortam labirent gibi, girdiğin yerden çıkamıyorsun. Daha önceden mecliste bulunan arkadaşların yardımıyla yerini öğrendiğim odamın kapısının önüne gelince, hayli şaşırdım. Yaşlı bir amca, kapının önünde oturuyor. Beni bekliyormuş. 67 yaşındaki Mehmet Amca, Düzce’nin Yığılca köyünden geliyormuş. Kurası henüz çekilmiş olan odamı ben bulamamışken, 67 yaşındaki okuma yazma bilmeyen Mehmet Amcanın odamı bulması? Amcanın ziyaret nedeni ise 43 senelik evli eşinin kendisini terk etmesi çıktı.
Mehmet Amca: Koca nine, evi bırakıp gitti, ara da geri gelsin!
4.Türk siyasetinin tek cümlelik özeti
AK Parti Nevşehir Milletvekili Osman Seyfi:
“Gece 02.30’da telefonum çaldı. ‘Efendim’ diye açtım. ‘Beni tanıdınız mı?’ dedi bir ses. ‘Hayır tanımadım’ dedim. Gelen cevap: ’Seçim zamanı olsa tanırdın ama…’
5.Polis kimilerine karşı net olarak tatlı
Erzincan vekili Erol Tınastepe polis tarafından durdurulur, polis Tınastepe’nin vekil olduğunu öğrenince:
-Vekil eskisi misin, yenisi mi?
Yenisi.
-Git o zaman…
6.Vazgeçmedim, yoldayım
CHP Trabzon Milletvekili Şevket Arz anlatıyor: “Trabzon’dan arayan bir vatandaş ‘Vekilim yarın sizi ziyarete geleceğim’ dedi. Ben de, ‘Buyur gel…’ dedim.
Aynı günün gecesi saat üçte telefonum çaldı, arayan aynı kişiydi. ‘Vekilim otobüs Sungurlu’da mola verdi. Geliyorum dedi.’
7.Anneden al ayarı…
CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün:
“Annem, Bilecik Belediye Başkanlığı’nın ardından milletvekili olmama pek sıcak bakmıyordu. Çünkü Ankara’ya gitmemden hoşnut değildi. Meclis Başkanlık Divanı üyeliğine seçildim. Meclis TV’yi izleyenler görmüşlerdir; ben görevim gereği Meclis’teki programı okurum. Anneme ‘Partim iktidar olamadığı için bakan olamadım ama Meclis’in bakanı oldum’ dedim. Annem karşılık verdi: ‘Bırak be oğlum, koskoca belediye başkanlığını bıraktın gittin de, orada mektup okuyorsun.’
8.Hısım, akraba, politika
AK Parti Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil:
“Telefon çaldı, açtım. Karşıdaki ses, ‘Beni tanıdınız mı’ dedi. ‘İsminizi verirseniz tanırım’ dedim. Cevap: ‘İsmimi versem bilemezsiniz. Hiç karşılaşmadık. Siz bizim köyde teyzemin oğlu ile tokalaşmışsınız. Oradan tanırsınız belki.’
9.Bir Türkiye trajedisi
Van milletvekili Hacı Biner ve onu arayan bir vatandaş:
Vekilim, geç saatte rahatsız ettim, kusura bakmayın,
-Önemli değil dinliyorum
Benim birader, karısını dövünce, yengem dördüncü kattan atladı. Biraderi emniyete götürdüler de onu kurtar diyecektim
-Eee, hanımı kim kurtaracak?
10.Küfür etmemek önemli
Muharrem İnce vekili olduğu Yalova’da ATM’den para çeken yaşlı bir amcaya yardım etmek için yaklaşır. Makinede para kalmadığı için yaşlı amca söylenir:
-Paralarımızı 550 hırsız yiyor.
Hangi 550 hırsız?
-Milletvekilleri…
Hepsi mi hırsız?
-Alayı
Hiç mi iyi olanı yok?
-Evet, yok.
Yalova’dakilerde mi?
-Biri Muharrem İnce. O öğretmendir, iyidir.
Öbürü?
-Öbürü Şükrü Önder. O da, polistir… O da iyidir.
Hani hepsi kötüydü? Hani hepsi yiyordu? Diyerek vekil kimliğini gösterir. Amcanın ilk sözü,
– Ben küfür etmedim…
11.İnanılmaz derecede vekil değilsin!
Samsun milletvekili Mustafa Çakır ile kendisini görmeye gelen bir vatandaş arasında:
-Vekili görecektim.
Benim.
-Hadi oradan. Ben vekille konuşmak istiyorum.
Vekilin danışma onaylar: Evet vekil kendisi.
Vekile değil de danışmana inanan vatandaş, vekile bir kağıt uzatır. Vekil yanlışlıkla kağıdı ters tutunca, vatandaş:
-Kağıdı bile tutamıyorsun, sen vekil olamazsın. Hem vekilin kapısında sarışın sekreter olur, burada esmer adam var… Yok yok, kesin sen vekil değilsin.
12.Bir telefon kadar uzakta olmanın güzelliği
CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt:
Telefonu açtığında kayıt başlar: Ödemeli olarak aranıyorsunuz, görüşme sizin tarifeniz üzerinden faturalandırılacaktır… Ensar Öğüt, aramayı kabul eder görüşme başlar:
-Buyurun
Ben dağdan arıyorum. Ömer’in oğlu çoban. Telefonu yeni aldım da, çalışıyor mu diye baktıydım…
Sonraları da bu arama birkaç defa gerçekleşir. Vekil arada Ömer’in oğluna kontör de gönderir.
13.Aynnı Çin hanedanı gibisiniz…
2007 yılında aramızdan ayrılan İsmail Cem’in ise başka bir anısı var. Bu sefer konu halkla alakalı değil. Cem, bir Çin gezisinde Çinli meslektaşıyla görüşüyormuş. Çinli nezaketen:
“Türk siyasetini takip ediyorum” demiş. “Sizde de köklü aileler var tıpkı Kennedy ailesi gibi. Örneğin bir Demirel ailesi var bir sürü başbakan yetiştirmiş, bir de Cumhurbaşkanı.”
İsmail Cem bu olayı anlatırken, “Hepsinin aynı insan olduğunu söyleyemedim. Çok utandım” demiş.
Vekil anıları kaynak: “Vekilim Beni Tanıdınız mı?” Barbaros Uzunöner.