Sylvia Plath, en çok, trajik yaşam hikayesi ve intiharıyla bilinir… O, hayatı boyunca manik depresif bozuklukla mücadele etmiş; bir süre akıl hastanesinde yatmış, her zaman intihara meyilli olmuş; hatta bunu birkaç kez denemiş ve en sonunda yaşamını yine bu düşünceyle sona erdirmiştir. Yani onu, ne kocasına duyduğu aşk, ne de çocukları yaşama bağlamaya yetmiştir…
Sırça Fanus ise, onun yaşamından izler taşıyan ve yaşadığı depresyonu çok net bir biçimde ortaya koyan; Plath’in Türkçeye çevrilmiş tek eseridir. Bu kitap ayrıca birçokları tarafından “ilk Amerikan feminist romanı” olarak da değerlendirilir.
Kabul ediyoruz son derece karamsar; ancak belki de her insanın hayatının belirli döneminde içinden geçirdiği duygular var bu kitapta. Biz de insanı bir parça hüzünlendiren ama bir yandan da anlayan bu kitaptan bazı alıntıları sizlerle paylaşalım istedik. İşte Sırça Fanus’tan 16 derin mi derin cümle.
1. “Sessizlik bunaltıyordu beni. Sessizliğin sessizliği değildi bu. Bu, benim kendi sessizliğimdi.”
2. “Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı.”
3. “Kim olduğumu, nereye gittiğimi bilmiyorum. Bu korkunç soruları yanıtlayacak olan benim.”
4. “İstediğim bütün kitapları okuyamam, olmak istediğim bütün insanlar olamam ve istediğim hayatları süremem, istediğim bütün becerileri edinemem. Öyleyse ne istiyorum?”
5. “Tıpkı bir kasırganın merkezindeki sakin bölge gibi durgun ve bomboştum, çevremdeki karmaşanın içinde yuvarlanıp gidiyordum.”
6. “İnsanın kendisi hakkında çok fazla düşünmesinin ilacı, kendinden daha kötü durumda olan birine yardım etmektir.”
7. “Haritada yönleri bulmak yeterince basittir, oysa bir yerin tam ortasında dururken yönümü bulmak hiç de basit gelmiyordu…”
…Ne zaman doğuyu batıyı bulmaya çalışsam, ya öğle vakti olurdu ya da hava bulutlu olurdu; bu da bana hiç yardımcı olmazdı. Gece olsa, o zaman da büyük ayıyla kraliçe takımyıldızı dışında yıldızlar konusunda durumum umutsuzdu.
8. “Katı değilim, içim boş. Gözlerimin ardında uyuşmuş, felç olmuş bir mağara, bir cehennem kuyusu, alaycı bir hiçlik duyumsuyorum.”
9. “Birlikte kusmak kadar insanları birbirine yakınlaştıran bir şey yoktur.”
10. “Nefret ettiğim bir şey daha varsa, o da insanların kendinizi berbat hissettiğinizi bildikleri halde neşeyle hatırınızı sorup; “İyiyim” demenizi beklemeleridir.”
11. “Hayatta en son istediğim şey, sonsuz güvenceye kavuşmak ve okların atıldığı yay olmaktı. Ben değişiklik ve heyecan istiyordum.”
4 Temmuz bayramındaki havai fişeklerden fışkıran rengarenk kıvılcımlar gibi her yöne atılmak istiyordum.