Bazı insanlar, ömürleri boyunca çalışarak büyük paralar biriktirirler. Sanki onları götürebilecekleri güvenli bir yer varmış gibi. Bazı insanlar da yine ömür boyu çalışırlar ama bunu yaparken aslında paranın hiç de değerli bir şey olmadığını bilirler. Mutluluğun paylaştıkça çoğaldığını ve birilerinin yüzündeki tebessüme sebep olmanın hiçbir maddi karşılı olmadığını da bilirler.
İşte Şinasi Durusoy ve eşi Elif Zehra Durusoy, tam da bu bahsettiğimiz farkındalığa sahip insanlar. Neden mi? İşte bu yüzden:
Zehra- Şinasi Durusoy çifti, 35 sene boyunca Paris’te terzilik yaptı ve iki sene önce de memleketleri Denizli’ye döndüler
Bu tatlı çift, birkaç sene kalmak niyetiyle gittikleri Paris’ten uzun yıllar sonunda dönüp İzmir’e yerleştiler ve iki yıl önce de Şinasi amcanın memleketi olan Buldan’a taşıdılar hayatlarını.
Ve memleketine dönen Şinasi Amca, aynı zamanda karısının da doğduğu yer olan Sarımahmutlu köyünün uzun yıllardır devam eden su sorununu çözmek istedi
Sarımahmutlu köyünde yaşayanlar, yıllardır su ihtiyaçlarını çevredeki köylerden karşılıyordu.
“Ben insanlara karşı bir iyilik yaptığımı hissediyorum. Kalbim rahatlıyor. Yani hiç geriyi düşünmüyorum, ileriyi de düşünmüyorum. O günü yaşıyorum.”
“Ben köye gittiğim vakit, kendi evime gitmiş gibi oluyorum. Çünkü hepsi tanıyor beni. Her ev benim gibi. Hiç gönül kibir yok onlarda. Bende de yok. Karnım aç desem hemen sofra açarlar. Bu yeter işte insana.”
Böyle söylüyor belindeki ve ayağındaki rahatsızlıktan dolayı 12 yıldır koltuk değneği kullanan Şinasi Amca. Çünkü onun tek amacı, insanları birbirine bağlamak… O ve karısı, memlekete döndükten sonra kendilerini tamamen hayır işine adamış. Şinasi Amca, artık paraya ihtiyaçları olmadığını ve emekli maaşlarının kendilerine yettiğini söylüyor.
Köy muhtarı, köye su getirmek için Şinasi Amca’nın tam 150 bin lira masraf yaptığını söylüyor
Köye su getirmek için önce köyün 6 metre uzağındaki bir yaylada su bulunmuş, sonra da içime uygun raporu alınmış. Sonrasını ise Şinasi Amca, şu sözleriyle anlatıyor:
“Doksan metrede suyu bulduk. Yüz altmış metrede daha kuvvetlendi. Şimdi doksan metreden çekiyoruz. Suyun çıktığı yaylada elektrik olmaması, köye ulaştırılmasındaki en büyük engeldi. Güneş enerjisinden faydalanmaya karar verdik. Yaylaya 24 panelden oluşan bir sistem kurduk. Bu sayede motoru çalıştırıp suyu çekebiliyoruz. Yaylada yaşayanlar da telefonlarını ve ışıklarını burada şarj edebiliyorlar.”
Bir köylü, köye su geldikten sonra yaşadığı sevinci şu sözleriyle aktarıyor: “Sevincimizden mevlüt ettik başında. Köylüler toplandık, kurban kestik.”
Fadime Akın, bundan öncesinde bidonlarla eve su taşıdığını söylüyor ve ekliyor:
“Ben 10 yaşımdan beri burada malları güdüyorum. Yağmur yağarsa göllerimiz dolar, taşardı. Ama sonraları kurak oldu. Tenekeyle eşeklere bir heybe atıp, ineklerimizi suluyorduk. Köye dönüşümüzde de bir kuyu vardı. Oradan tatlı su getiriyorduk. Şinasi ağabey çok sağolsun, buradan su çıkarttı. Yıllar sonra köye getirtti. Sevincimizden başında mevlüt ettik başında. Köylüler toplandık, kurban kestik. Evde yemek, çamaşır, içme suyu olarak kullanıyoruz. Soğukluğu da var. Zehra ablamız da, Şinasi ağabeyimiz de sağolsunlar, cennette yaşasınlar.”
Bir diğeri ise “Şehir insanı suyun kıymetini bilsin. Köy yerlerinde, sulak olmayan yerlerde suyu kadınlar elleriyle getiriyorlar. Suyun kıymeti bizim için çok değerli.” diyor
Köyde yaşayan Songül Güner ise bu cümlelerle aktarıyor mutluluğunu:
“Bizim köyde çeşmeleri açtın mı, buz gibi su akar. Burada içme suyu çok uzaktan geliyordu. Motoru, eşeği olan alabiliyor, getirebiliyordu. Olmayanlar imece usulü, birbirine bidon veriyor, alıp geliyorlardı. Çok zorlandım sudan ötürü. Şimdi evlerimize kadar geldi, iyi oldu. Yapanın elleri, kolları dert görmesin.”
“Su olmayan yerde hayat olmaz… Su, en güzel nimet. Ekmeksiz yaşarsın ama susuz yaşayamazsın… Su demek, o. Biz buna hanımla beraber karar verdik. Dedik ki, en güzel hayır bu.”
Bu sözleriyle anlatıyor yaptıkları bu hayırlı işin amacını Şinasi Amca. Biz de onu ve karısını gönülden tebrik ediyoruz. Ve onların yaptığı bu büyük iyiliğin, ihtiyacı olan herkese ilham olmasını diliyoruz.
Yararlanılan Kaynak: Al Jazeera