Arap harfleri ile yazılmış güzel yazı sanatına Hat dendiğini biliyoruz. Geleneksel Osmanlı el sanatlarından olan hat sanatının Cumhuriyet dönemindeki en önemli temsilcilerinden olan ve eski hat sanatına yeni bir anlayış ve yorum getiren hattat ve cilt sanatçısı Emin Barın’ın (1913-1987) yazdığı ve umutların bittiği bir anda hayat kurtaran argo bir cümlenin yer aldığı ilginç bir levhanın yine kendi kadar ilginç öyküsünü anlatacağız bu listemizde.
1. Emin Barın’ın yazdığı tablo
Ünlü hattat ve mücellit Emin Barın’ın “celi sülüs” ile yazdığı, ebru süslemeleri muhtemelen Necmeddin Okyay’a ait olan hatta “Şimdi b..u yedik” yazıyor. Genellikle özdeyişlerin, şiirlerden seçilmiş mısraların ve güzel sözlerin yazılması için kullanılan hat sanatı ile böylesi argo bir cümlenin yazılmasının hikayesini #Tarih Dergisinde Sinan Çuluk yazmış.
2. İstanbul’dan Almanya’ya göçen Bakırköylü Ermeni Aile
Öykümüz 2. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’da geçiyor. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Bakırköylü Ermenilerden Doktor Peştemalcıyan ailesiyle birlikte Türkiye’den Almanya’ya göç edip Berlin’de bir halı ve kilim mağazası açar. Savaş başlayıncaya kadar işleri yolunda giden baba Peştemalcıyan, zaman içinde işleri oğlu Aram Peştemalcıyan’a bırakır.
3. İkinci Dünya Savaşı günleri
İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla birlikte zorlu günler de başlar, her geçen gün bir öncekini aratmaktadır. Savaş bütün hızıyla sürerken 1943 yılının sonlarına doğru Almanlar için savaşın gidişatı ve daha fazla savaşacak gücünün kalmadığı ortaya çıkar. Sovyet askerleri 1944 yılının Ocak ayında Oder Irmağını geçerek önce Budapeşte’ye, Nisan başında ise Viyana’ya girerek Berlin’e doğru ilerlerler ve 25 Nisan’da Berlin’i kuşatırlar.
4. Hitlerin intiharı ve Berlin’de Rus talanı
1945 yılı başında karşı saldırıya geçen Kızıl Ordu, 25 Nisan’da Berlin’i kuşatır ve kısa sürede işgal eder. Kentin merkezindeki bir yeraltı sığınağında kalan Hitler savaşın kaybedildiğini anlayarak 30 Nisan’da intihar eder. Zaten yakılıp yıkılan kent, Batı’dan müttefik orduları gelene kadar Sovyet askerlerinin yağma ve talanına bırakılır. Daha sonra Batılı müttefiklerin de katılacağı işgal güçleri askerlerinin, kızlara ve kadınlara tecavüzü sıradanlaşır, inanılmaz boyutlara ulaşır.
5. Her yer Rus askerlerine açılacak
Bu zor şartların hüküm sürdüğü günlerde Rus İşgal Komutanlığı yayınladığı bir bildiriyle her yerin Rus askerlerine açık tutulmasını kesin olarak emreder. Savaşın tüm acımasızlığıyla sürdüğü bu günlerde Peştemalcıyan ailesi de mecburen emre uyar. Halı mağazalarının kapılarını açarak Rus askerlerinin yağmaya gelmesini endişe ile bekleyen ailenin bu bekleyişi fazla uzun sürmez.
6. Dükkana gelen Rus askerler
Peştemalcıyan Halı-Kilim Mağazasından içeriye gürültü ve patırtı ile kılıksız, vahşi görünüşlü, Moğol tipli ve silahlı iki asker yüksek sesle bağıra çağıra konuşarak girer. Askerlerden biri halılarla ilgilenirken diğeri, genç kızlarını da aralarına alarak hareketsiz bir şekilde endişe ile olup biteni gözleri ile takip eden Peştemalcıyan ailesine yönelir. Etrafa şöyle bir göz atıyormuş gibi yaptıktan sonra genç kıza doğru yaklaşır ve elini uzatır.
7. Ağızdan aniden çıkan argo cümle
Aram Peştemalcıyan gayrı ihtiyari ve seri bir hareketle askeri bileğinden sıkıca yakalar. Çekik gözlü asker bu ani tepki üzerine tabancasını çekerek Peştemalcıyan’ın şakağına dayar. Aram Peştemalcıyan, adeta taş kesilmiş gibi bakan karısına dönerek “Şimdi b.ku yedik” der.
8. Ne dedung, ne dedung
İşte ne olduysa o an olur. Bu sözleri işitince irkilen asker silahını indirerek “Ne dedung, ne dedung?” diye sorar. Baba Peştemalcıyan olayın şoku içinde, ister istemez söylediği sözleri tekrarlamak zorunda kalır: “Simdi b..u yedik”. O anda sanki bir mucize olur, asker ani bir hareketle silahını indirerek yıllar sonra bir dostunu görmüş biri gibi büyük bir sevinçle Peştemalcıyan’ın boynuna sarılır.
9. Biz gan gardaşız
Peştemalcıyan şok üstüne şok yaşamaktadır. Olayı kavramaya çalışır ve askerin Kırgız ağzıyla; “Miz gan gardaşız, min sinig gardaşınam” yani “Biz kan kardeşiyiz, ben senin kardeşinim” derken sevinçten çılgına dönmesini hayretler içinde seyreder. Askerler ise karşılarında Türkçe konuşanları görünce büyük şaşkınlık yaşarlar. Mağazayı basanlar, Rus ordusundaki Kırgız askerlerdir ve Aram’ın Türkçe konuştuğunu duyunca “kan kardeşliği” durumu ortaya çıkmıştır. Olay anlaşılıp şok atlatılınca Peştemalcıyan ailesi rahat bir nefes alır. Askerler özür dilerler, çaylar içilir, konuşmalar uzar ve iki asker sonraki günlerde mağazaya gönüllü bekçilik yaparlar.
10. Rus ordusundaki Türkler
Farklı milletlerden oluşan Sovyet Ordusundaki bu iki Kırgız asker de Sovyet ordusu ile Berlin’e kadar gelen askerlerdendir. 1945’te Sovyetlerin Nazi Almanya’sına karşı zaferinin tescili anlamına gelen Sovyet bayrağını Almanya’nın başkenti Berlin’e diken üç Sovyet askerinden biri de Dağıstanlı Abdülhakim İsmailov’dur.
11. Hayat kurtaran cümle
Nihayet savaş biter, sıkıntılı günler geride kalır. Peştemalcıyan ailesi bir gün Berlin’deki mağazalarını gezen bir Türk gazeteciyle tanışırlar ve gazeteciyi evlerine davet ederler. Yaşadıkları olayı büyük bir heyecanla ve yeniden yaşıyormuşçasına tekrar tekrar anlatırlar. Hayatlarını kurtaran sihirli cümlenin Peştemalcıyan ailesi için neler ifade ettiğini, hayatta kalmalarına sebep olan bu sözleri bir hattata yazdırıp evlerinin en güzel yerine asmak istediklerini ve bu anı her zaman hatırlamak istediklerini söylerler.
12. İlginç talep
Gazeteci, onlara bu konuda yardımcı olabileceğini söyler ve Türkiye’ye dönüşünde verdiği sözü yerine getirmek üzere hattat ve mücellit Emin Barın’ın Çemberlitaş’taki atölyesine gider. Emin Barın kendisinden yazılması istenen cümleyi duyunca şaşırır. Zira ilk defa böyle ilginç bir taleple karşılaşmaktadır.
13. Savaş günlerinin anısına
Hemen “Yazarım” diyemez, düşünmek için zaman ister ve kendisi de Almanya’da cilt eğitimi sırasında yaşadığı savaş günlerini hatırlayınca işi kabul eder. Bir hafta sonra yeniden gelen gazeteciye ibareyi yazabileceğini söyleyerek “celi sülüs” levhayı hazırlar. Levhanın etrafı “Hatip ebrusu” ile süslenir ve Almanya’ya doğru yola çıkar.
14. Duvarda yerini alan ecdat levhası
Emin Barın, dostlarına daha sonraları “Hadise o kadar ilgi çekiciydi ki gazeteci dostumdan dinleyince teklifini kabul etmek zorunda kaldım” diyecektir. Levha, Peştemalcıyan ailesinin artık dostu olan gazeteci tarafından Berlin’e götürülür ve 17 Temmuz 1966 tarihli Yeni Gazeteye de “Levhaya Bir Ailenin Hayatını Kurtaran Argo Cümle Yazıldı” başlığıyla haber olur.
Kaynak: 1