Psikanalizin kurucusu, Carl Gustav Jung’ın mentoru, nörolog, psikolog ve yazar Sigmund Freud ’un hayatı iniş çıkışlarla dolu bir yol. Savaşların, yoksulluğun, ölümlerin hiç peşini bırakmadığı bu yolculukta onu dünyanın en ünlü psikoloğu yapan iki şey var. Başarı hırsı ve zekası.
Peki sözleri, belgeleri, Sigmund Freud kimdir? Sigmund Freud’un hayatını öğrenmek için sizi şöyle listemize alalım…
Sigmund Freud, 6 Mayıs 1856’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda, Pribor’da Doğdu
Sigmund Freud’un, kendisinden yaklaşık yirmi yaş büyük iki üvey ağabeyi ve kendinden küçük yedi kardeşi vardı. Babası Jacob Freud, kıt kanaat geçinmeye çalışan bir yün tüccarıydı. Ekonomik sebeplerle Freud ailesi Viyana’ya taşındığında Sigmund, 4 yaşındaydı.
Ailesinin “Altın Çocuğu”ydu
Lisede öğrendiği Latince, Fransızca ve İngilizce’nin yanı sıra kendi kendine İbranice, İspanyolca ve İtalyanca da öğrendi. Ailesi küçük yaştan itibaren onun gelecekte başarılı biri olacağını düşünüyordu. Bu yüzden evde kendi odası olan tek kişi Sigmund’du. Goethe’nin yapıtlarından etkilendi ve Tıp fakültesine gitmeye karar verdi.
Akademik Hayatı Etkileyen Yahudi Düşmanlığı
Yahudi bir aileden gelen Freud’un yaşadığı dönemde, özellikle Viyana’da Yahudi düşmanlığı vardı. Üniversitede bu düşmanlık yüzünden zorluklar çekti, sosyal çevreden dışlandı. Öğrencilik yıllarında fizyolojist Brücke’nin laboratuvarında anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı.
Yeni Bir İlaç Mı Yoksa Bağımlılık Mı?
1881’de tıp öğrenimini bitirdi ve ardından beyin anatomisi ve nöropatoloji alanında ünlü Dr. Theodor Meynert’in psikaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. Başarılı olmak ve para kazanmak ile ilgili takıntıları vardı. Bu yüzden kokain ile ilgili araştırmalar geldiğinde bunun ne kadar bağımlılık yapabileceğini ilk başta anlamadı. Mektuplarında ve çalışmalarında kokainin rahatlatıcı etkisinden bahsediyor, güçlü bir anestetik ve ilaç olarak övüyordu. Aynı dönem kendisi de kullanmaya başladı.
Büyük Aşkı Martha ve Mektupları
Sigmund Freud, Martha Bernays ile genç yaşta tanıştı ve aşık oldu. Parasızlık sebebiyle, çok uzun süre yalnızca mektuplarla görüşebildiği sevgilisine 900’ü aşkın mektup gönderdiği bilinmekte. 1882 yılında nişanlanan çift, parasızlık sebebiyle 4 yıl nişanlı kaldı. 1886’da Freud hem hayatının aşkıyla evlendi hem de Viyana’da muayenehanesini açtı.
Sigmund Freud ve Hipnoz Çalışmaları
Evliliğinden hemen önce, bir burs kazanarak, Jean-Martin Charcot adlı ünlü nörologla çalışmalar yapmak için Paris’e gitti. Kendi kitaplarında da övgüyle bahsettiği Charcot, dönemin çözülemeyen hastalığı histeri üzerine çalışmalar yapıyordu. Hipnoz ile bu hastaları tedavi etmesi Freud’un çok ilgisini çekmişti. Burada edindiği tecrübeler onu ileride büyük keşifler yapmaya itecekti.
Sigmund Freud’un Ünlü Divanı ve Psikanalizin Doğuşu
Viyana’daki muayanesinde bir köşeye koyduğu divan onun hastalarla daha rahat çalışmasını sağlıyordu. Önceleri hipnoz ile birlikte eski tedavi yöntemlerinden olan elektroterapiyi de kullanan Freud, bir hastasının kendini zorlaması sebebiyle “serbest çağrışım” yöntemine başvurdu.
Sigmund Freud ile Josef Breuer Dostluğu Psikanalizi Doğurdu
Kendisi gibi Histeri ve Hipnoz üzerine çalışmalar yapan Dr. Josef Breuer ile hastaları hakkında konuşurlarken “Anna O.” adındaki bir hastanın hikayesini öğrendi. Anna O. psikoterapinin temelini atan vaka olacaktı. Breuer’dan aldığı tavsiye üzerine Freud, hastalarını konuşturma üzerine bir yol izledi. Ünlü divanına uzanan hastaların arkasına oturur ve yönlendirmeler yaparak hastanın sorununu çözmesine yardımcı olurdu. Aynı dönem Breuer ile ortak makaleler yayınlamaya başladılar.
Jacob Freud’un Ölümü ile Gelen Buhran
1896 yılında babası Jacob Freud’un ölümü Sigmund’u derinden sarstı. Bunalıma girdi ve kendini analiz etmeye başladı. Bu dönem Freud için hem büyük yalnızlık hem de büyük yaratıcılık barındırıyordu. Rüya incelemeleri ve hem kendine hem de hastalarına yaptığı analizlerin sonucu olarak kitaplar ve makaleler yazmaya başladı.
En Büyük Tabu: Cinsellik
Babasının kaybının ardından Breuer’le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdılar. Sigmund Freud insan psikolojisinin temelinde cinsellik olduğunu düşünüyordu. Charcot’un hipnoz tedavisi sırasında bahsettiği “ikinci bilinç” kavramından yola çıkarak “bilinçaltı” kavramını bulmuştu. “Histerinin Cinsel Etiyolojisi” üzerine verdiği konferans onun hem mesleki hem de sosyal olarak yalnızlaşmasını sağladı. Meslektaşları tespitlerini sapkınca buluyorlardı.
Yalnızlıkla Gelen Yoğun Çalışma Dönemi
Freud; bilinçaltı kavramı, rüya analizleri ve tedavilerinden yola çıkarak 1897’de Oedipus Kompleksi, 1900’de Rüyaların Yorumu, 1901’de Günlük Yaşamın Psikopatolojisi kitaplarını çıkardı. 1899’da bitirdiği Rüyaların Yorumu kitabını yeni yüzyıla ait bir çalışma olarak gördüğü için 1 yıl sonra çıkardı. Ancak o dönem kitap beklediği etkiyi yaratmadı.
Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği
Freud’un başlıca hedefi psikalizi dünyaya duyurarak psikaytri ve psikoloji alanlarında kullanımını yaygınlaştırmaktı. En büyük korkusuysa, psikanalizin bir Yahudi bilimi olarak görülerek önemsenmemesiydi. Korkusu gerçekleşti ve yeni yüzyılda ona inanıp ilgi gösterenler yalnızca Yahudiler oldu. Etrafındaki bu küçük topluluk için Freud bir dernek kurdu. Her Çarşamba, Freud’un muayenehanesinin bekleme salonunda toplanıyorlardı.
Puro Bağımlılığı
Freud için puro çok büyük bir bağımlılıktı. Günde 20-25 puro içiyordu. Daha sonraları ölümüne sebep olacak puro aşkından ölüm döşeğinde bile vazgeçmemişti. Her Çarşamba toplanan psikoloji grubunun haftalık tartışma konuları vardı. İlk haftanın konusu Freud’tan gelmişti ve puroydu.
Carl Gustav Jung ve Baba-Oğul İlişkisi
E. Bleuer ile Freud, Çarşamba Günleri Topluluğu için mektuplaşıyorlardı. Tüm grubun Yahudi olması sebebiyle Freud, psikanalitiğin yayılmasını sağlayamıyordu. 1907’de topluluğa ilk defa Yahudi olmayan biri dahil oldu. E. Bleuer’in asistanı Carl Gustav Jung. Bu tanışma ikisinin de hem mesleki hem özel hayatları için büyük adımlara sebep olacaktı. Jung, Freud’un çalışmalarını uzun süredir hayranlıkla takip ediyordu. Aralarındaki ilişki kısa sürede baba-oğul ilişkisine dönüştü.
Freud Derneği Kuruluşu
Jung, Freud ile tanıştığı sene Zürih’te “Freud Derneği” kurdu. Bu Freud’un uzun zamandır beklediği başarının ilk adımıydı. İlerleyen yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi’ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek için Freud ile birlikte ABD’ye yolculuk etti. Ancak bir süre sonra Freud, Jung’ın her konuda kendisiyle aynı düşünmediğini fark etti. Onun için bu ilişkide derin bir sadakat olmalıydı. 1914 yılında, “Sevgili Oğlum” dediği Jung ile yollarını ayırdı. Hayatındaki yıkımları başlatan bir sene olacaktı.
Savaşın Yankıları
1. Dünya Savaşı, Freud ailesi ve psikanaliz için yıkıcı olayları beraberinde getirdi. 3 oğlunu da savaşa gönderen Freud, ölüm ve savaş hakkında düşünmeye başladı. İnsan psikolojisinin en karanlık yanları olduğunu düşündüğü bu konular hakkında yaptığı analizleri savaş sonrası bir konferans vererek anlattı.
Acıyı Çalışarak Dindirmek
Savaş, Freud ailesini maddi olarak da çok etkilemişti. 1919’da kızı Sophie kötü beslenme ve zatüre sebebiyle hayatını kaybetti. Bu ölüm, Freud’un en acı kaybıydı. Kızı öldükten sonra kendini çalışmaya verdi. Çalışmaları sonucunda yeni bir kuram ortaya çıkardı. “Haz İlkesinin Ötesinde: Yineleme Takıntısı ve Ölüm İç Güdüsü” 1923’teyse en çok bilinen kuramını ortaya koydu. “Ego ve İd”
Bu Kez Savaş Yahudiler İçin Geliyor
1923’te çok sevdiği purolar sebebiyle çene kanserine yakalanmıştı. Ancak bu acı dolu hastalık ve gördüğü tedaviler onun ne çalışma aşkından ne de puro bağımlılığından ayıramadı. 16 yıl içinde 33 ameliyat geçirdi. Bu süre zarfında Hitler, Almanya’da güç kazandı. Freud’un yazdığı her şey yasaklanmaya ve yakılmaya başladı. 1938’de Hitler, Avusturya’yı işgal etti ve Freud “evim” dediği Viyana’yı terk etmek zorunda kaldı.
Yüksek Dozda Morfin ile Ölüm
Viyana’dan kaçıp Londra’ya yerleşen Freud hastalığı yüzünden yoğun acılar çekiyordu. Bu sürede taşındıkları evin bahçesinde ve ofisinde çalışmalar yapmaya devam ediyordu. Acılara rağmen puro içme alışkanlığını da bırakamadığını fark etti ve doktoru ile konuştu. Yüksek dozda morfin ile ötenazi talep ediyordu. Kızı Anna Freud’un da onayını alan doktorun yüksek dozda morfin vermesi sonucu 23 Eylül 1939’da hayata veda etti.
Sigmund Freud ve Ardından Kalanlar
Freud, psikoloji çevresinde deneysel olmamakla eleştirilmiştir. Bulduğu kuramları, kendisinde, ailesinde, arkadaşlarında ve bazı hastalarında denemesi dışında deneyleri olmadığı için Freud hakkında bir deneyci-gözlemci demek mümkün değildir. Ancak bulduğu kuramlarla bugünkü psikiyatri ve psikoloji alanları için çok büyük temeller atmıştır. Freud’dan önce psikologlar yalnızca davranışı tarif edip gözlem yaptılar. O ise duyduklarını analiz edip daha derine indi.
İki Freud Müzesi
Eğer yolunuz düşerse şu anda müze olan hem Viyana’daki hem de Londra’daki evlerini ziyaret edebilirsiniz. Müzelerde Freud’un mektupları, kişisel eşyaları ve ünlü divanıyla birlikte en sevdiği Yunan vazosuna koyulmuş küllerini de görebilirsiniz.