Hiç ihtimal vermiyordunuz ama oldu. Siz de haberlerde rastlayıp üzülerek takip ettiğiniz şiddet mağdurlarından birisiniz artık. Öncelikle çok geçmiş olsun. Ancak unutmayın ki, yalnız değilsiniz. Sizin gibi, sevdikleri ve karşılığında sevildiklerini düşündükleri insanlar tarafından hayal kırıklığına uğratılmış hatırı sayılır sayıda birey dolaşıyor aramızda. Bu topluluğun büyük bir kısmı ise dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de kadınlardan oluşuyor. Fakat ciddi derecede psikolojik ve fiziksel travmalar yaratabilen bu dram karşısında birçoğu ne yazık ki sessiz kalmayı seçiyor. Size trajik bir bilgi verelim: Kulaktan kulağa yayılma korkusu, içine düştüğü durumdan utanma, karşılaştığı şiddetin artmasından kaçınma ve kendini suçlu görme gibi nedenlerle görmezden gelinen aile içi şiddet vakaları (Sevgililik ilişkisinin de aile içi şiddete dahil olduğunu belirtelim.) yüksek oranda tekrarlanma eğiliminde bulunuyor. Daha da kötüsü, sistematik olarak vites büyüten bu vakaların bir kısmı da gazetelerin kan kokulu üçüncü sayfa haberlerinde vesikalık eskitiyor.
Yaşadığınız ilişkilere “Kocam değil mi, döver de sever de” mazoşizmiyle yaklaşmıyor ve uğradığınız bu haksız şiddete dilsiz kalmamayı seçiyorsanız, 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yanınızda. Kendinizi koruyamamış olabilirsiniz, ancak şiddet gördüğünüz şahıstan şikayetçi olarak “sıradaki kurbanları” korumak tamamen sizin elinizde. Tek yapmanız gereken aşağıdaki adımları izlemek.
1. 155 veya 156 no’lu hatları arayıp olayın yaşandığı yere ekip yönlendirmelerini isteyin. Olay mahallinde bulunmuyorsanız, en yakın polis merkezine veya jandarma karakoluna gidip aile içi şiddete uğradığınızı belirtin
Yaşadığınız olayı detaylıca anlatmaktan çekinmeyin. Onlar güvenlik güçleri ve sizi korumak için varlar. Olay halka açık bir alanda gerçekleşmişse, çevredeki güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesini talep edin. Darp eylemine tanık olan üçüncü şahıslar bulunuyorsa, onları tanık olarak gösterebilirsiniz. Verdiğiniz ifadenin tutanağa geçirilerek adli şikayet dilekçesi olarak düzenlenmesini talep edin. Düzenlenen dilekçeyi imzalamadan önce muhakkak okuyun; eksik veya yanlış ifadeler varsa bunların değiştirilmesini isteyin.
Dilekçenin imzalı bir örneğini saklamak üzere mutlaka yetkililerden isteyin. “Bizim yetkimiz yok, mahkemeye/savcılığa başvurun” veya “Bu seferlik affedin” benzeri bir yanıt aldığınız takdirde, yetkililere görevlerini ihmal etmeleri halinde haklarında cezai işlem uygulanabileceğini hatırlatın. Zira aile içi şiddet nedeniyle açılan davalar, devlet nezdinde kamu davası olarak kabul görüyor ve siz şikayetinizi geri alsanız dahi dava sürecine devam ediliyor. Bu nedenle polis veya jandarmanın aile içi şiddeti yok sayarak, tarafları “barıştırma” gibi bir ara buluculuk görevi bulunmuyor.
İfadenizin ardından darp raporu almanız için hastaneye sevk edileceksiniz. Acil durumlarda güvenlik güçlerinden size hastaneye kadar eşlik etmelerini de talep edebilirsiniz. Gidecek veya kalacak bir yerinizin olmaması halinde, kolluk kuvvetlerinin sizi en yakın sığınağa veya otel, konukevi ve polisevi gibi güvenli bir mekana yerleştirmekle yükümlü olduğunu unutmayın.
Şiddete uğradığınızda ulaşabileceğiniz acil telefon hatları:
- ALO 155 Polis İmdat
- ALO 156 Jandarma İmdat
- ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
- 112 Acil Çağrı Merkezi / Ambulans
- (212) 656 96 96 ve (549) 656 96 96 Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı
- ALO Baro 444 26 18
Şikayet ve ihbar için başvurabileceğiniz kurum ve kuruluşlar:
- Polis merkezleri
- Jandarma karakolları
- Valilikler – Kaymakamlıklar
- Adli makamlar (Cumhuriyet Başsavcılığı ve Aile Mahkemeleri)
- Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri
- Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)
- Sağlık kuruluşları
2. Vakit kaybetmeden hastanelerin acil servisinden darp raporu alın
Darp eylemi; herhangi bir kesici, delici alet veya sert cisimler kullanılmadan, yalnızca çıplak el ve ayakla yaralama biçimlerini ifade eder. Darp raporu ise, şiddete maruz kalan kişinin vücudunda oluşan geçici veya kalıcı izleri; bu izlerin genişlik, uzunluk, derinlik, renk gibi niceliklerini ve bulunduğu bölgeleri belirlemenin yanı sıra, darbedilen kişinin hayati tehlikesinin bulunup bulunmadığını belgeleyen adli rapordur.
Sağlık ocakları ve aile hekimlikleri darp raporu düzenlemek için yeterli yetkiye sahip olmadığından devlet hastanelerine veya özel hastanelere müracaat etmeniz gerekiyor. Eğer kolluk kuvvetlerinden bağımsız, herhangi bir sevk kağıdınız bulunmadan bireysel başvuru yapacaksanız, başvuracağınız hastanede görevli polis birimi olup olmadığını kontrol etmeyi unutmayın. Hastane polisleri yalnızca tam teşekküllü devlet hastanelerinde bulunuyor.
Müracaat edeceğiniz hastanenin acil servisinde görev yapan doktora muayene olurken, yaşadığınız şiddeti tüm açıklığıyla anlatın. Darp sonrası bedeninizde oluşan morluk, çizik, ezik, şişlik ve yara izlerinin yanı sıra, vücudunuzun henüz gözle görülecek kadar tepki göstermediği ancak acı hissettiğiniz tüm bölgeleri de hekime gösterin. Bazı durumlarda idrar örneği vermeniz de istenebilir. Adınıza düzenlenen adli raporu ilgili hastanede görev yapan polislere imzalattıktan sonra, size verilen evrakla bir sonraki aşamaya geçebilirsiniz.
Bu arada belirtmekte fayda var: Hastanelerin acil servislerinde düzenlenen raporlar çoğunlukla geçici adli raporlardır. Geçici raporlar soruşturma aşamasında geçerli olsa dahi, kovuşturma aşamasında nihai kararın verilebilmesi için kesin rapora ihtiyaç duyulacaktır. Kesin rapor için muayene olduğunuz hekimin sizi ilgili uzman doktora veya Adli Tabiplik Hizmetlerine sevk etmesi gerekir. Kesin rapor; tam teşekküllü devlet hastanelerinden, üniversite hastanelerinden ve Adli Tıp Kurumundan alınabiliyor.
3. Vücudunuzda oluşan darp izlerini fotoğraflayın veya kamera kaydına alın
Darp raporu almış olsanız bile, maruz kaldığınız şiddet sonrasında vücudunuzda oluşan darp izlerini fotoğraf veya kamera aracılığıyla belgelemek, olası bir dava sürecinde delil teşkil etmesi bakımından büyük önem taşıyor. Eğer hastaneye gidemeyecek durumdaysanız, bu adımı kesinlikle atlamayın. Şiddet izlerini, size ait olduğunu belli edecek şekilde, çekim tarihini değiştirmeden ve fotoğraf/video kaydı üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadan belgeleyin.
4. Eğer bu aşamaya kadar polisle irtibata geçmediyseniz, şikayetçi olmaya karar vermeniz durumunda olayın gerçekleştiği semtin bağlı bulunduğu İlçe Emniyet Müdürlüğüne başvurup ifade verin
Yeniden ve önemle hatırlatalım: Aile içi şiddet vakaları, yargıya intikal ettiği takdirde kamu davası olarak kabul görüyor ve şikayetten karşılıklı vazgeçilse bile suçlu bulunması halinde şüpheli şahıs ceza alabiliyor. Zira kadına uygulanan şiddet, yalnızca 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında değil, Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesindeki vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlardan biri olarak değerlendiriliyor.
Şiddet gördüğünüz şahıstan şikayetçi olmak için, hastaneden almış olduğunuz darp raporuyla birlikte şiddet vakasının gerçekleştiği yere bağlı İlçe Emniyet Müdürlüğüne giderek, Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliğine müracaat etmeniz gerekiyor. Burada amaç, ilk adımda belirttiğimiz gibi şikayetinizi resmileştirip vakayı yargıya taşımak. Darp raporlarıyla birlikte yapılan başvurularda mağduru koruma ve şiddet uygulayan şahsı uzaklaştırılma kararı uygulandığından, böyle bir talepte bulunabilirsiniz. Kadın evi sığınma seçeneği de değerlendirebileceğiniz seçenekler arasında. Avukat talebinde bulunmanız halinde ise, Baro size ücretsiz bir vekil atayacaktır.
Diyelim ki, darp raporunuz elinizde ama şikayet için kararsızsınız veya kendinizi henüz bunun için hazır hissetmiyorsunuz. Türk Ceza Kanunu, 73. maddesinde olayın gerçekleştiği tarihten itibaren size şikayet hakkınızı kullanmanız için altı aylık bir süre tanıyor. Siz yine de adım atma konusunda çok gecikmeyin. Zira olayın yaşandığı tarih ile şikayet tarihiniz arasında geçen süre için ifadenizde sizden bir açıklama bekleniyor. Her ne kadar dava sonucunu etkilemeyecek bir detay olsa da, hazırlıklı olmanızda yarar var.
5. Kadın kuruluşlarına danışarak, ihtiyaç duymanız halinde maddi, hukuki ve psikolojik destek talep edin
Fazlasıyla tatsız bir süreç, farkındayız. Neyse ki şiddet mağduru kadınların çeşitli taleplerine yanıt verebilecek birçok kadın kuruluşu mevcut. Dernek, vakıf, meclis, örgüt adı altında toplanan ve her şehirde hizmet veren bu kuruluşlar dayanışma ve doğru bilgilendirme için en doğru adresler. Psikolojik destek, hukuki danışmanlık ve sığınak yardımı sağlayan kadın kuruluşlarının yanı sıra, belediyelere bağlı hizmet veren kadın danışma merkezlerine de başvurabilirsiniz.
6. Şiddet gördüğünüz şahsın size ulaşmasını engelleyin
Oldukça sık tekrarlanan şiddet vakalarından birine taraf olmamak için zaman geçirmeden size şiddet uygulayan kişinin telefon, SMS, çeşitli mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla ve sosyal medya hesapları gibi kitle iletişim araçlarıyla size ulaşmasını engelleyin. Daha fazla psikolojik şiddete maruz kalmanıza gerek yok.
7. Aile bireylerinizi veya yakın arkadaşlarınızı konuyla ilgili bilgilendirin
İçinde bulunduğunuz durum ne kadar utanç verici gibi görünse de, şiddetin bahanesi yok. Ve emin olun, bu durumda utanması gereken siz değilsiniz. Aile bireylerinizi, yakın akrabalarınızı konuyla ilgili bilgilendirmeniz, onları da olası tehdit ve saldırılardan korumak adına en doğru adım olacaktır. Ailenizin öğrenmesini istemiyorsanız, güvendiğiniz arkadaşlarınızdan bu süreçte size destek olmalarını isteyebilirsiniz.
8. Psikolojik destek alın
Yapılan araştırmalar, şiddete maruz kalan bireylerde yalnızlık, korku, çaresizlik, suçluluk, şüphecilik, kendine güvensizlik, huzursuzluk, gerginlik ve içine kapanma gibi ruhsal belirtilerin ortaya çıktığını gösteriyor. Akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresyon ve alkol madde bağımlılığı da bireyin yaşadığı şiddetin ve travmanın boyutuna göre şekillenen psikolojik rahatsızlıklar arasında. Organik hiçbir sebebi olmadığı halde migren, yüksek tansiyon, ülser ve mide rahatsızlıkları, diş ve deri problemleri gibi psikosomatik bozukluklar ise şiddet mağdurlarının sıklıkla karşılaştığı fiziksel rahatsızlıklardan. Bu nedenle uzmanlara göre psikolojik desteğin önemi büyük.