“Bunun fiyatı ne zaman bu kadar arttı” cümlesini neredeyse her gün kuruyoruz. Enflasyon, gıdadan giyime, eğitimden ulaşıma kadar birçok alanda kendini fazlasıyla hissettiriyor. Ancak bazılarımızın fark etmediği farklı bir enflasyon türü daha var: Shrinkflation. Bu kavram, herhangi bir ürünün gramajı düşürüldüğü halde aynı ya da fazla fiyata satılmasını tanımlıyor. Nasıl mı? 100 gramlık bir çikolatanın 70 grama düşürüldüğünü ve eski fiyatıyla aynı ya da daha yükseğe satıldığını düşünün. İşte Shrinkflation tam da bu durumu tanımlıyor. Detaylara birlikte bakalım.
Shrinkflation kavramı İngilizcede “küçülme” (shrink) ve “enfslasyon” (inflation) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor
Bu kavramı “Küçül(t)me enflasyonu” olarak çevirebiliriz. En genel tanımıyla shrinkflation, bir malın kalitesini ya da miktarını düşürürken fiyatın sabit kalması ya da artmasını tanımlıyor. Bu uygulamanın amacı ise yüksek enflasyon karşısında tüketiciyi “korkutmamak”. Tüketici avukatı Edgar Dworsky bu uygulamayı “sinsi bir fiyat artırımı” olarak tanımlıyor.
Birçok uzmana göre ürünlerin fiyatları her geçen gün arttığında insanlar buna tepki gösterebilir. Ancak ürünün gramajı düşürülüp aynı fiyattan satıldığında bunun fark edilmesi çok daha zordur. Independent Türkçe’nin haberine göre bu kavramı ilk kez gündeme getiren isimlerden biri ABD’li komedyen Art Buchwald. Buchwald’ın bahsettiği bu yöntem 1970’li yıllarda Amerika’da çokça kullanılmıştı. Örneğin 1973 yılında 30 kalemden oluşan bir kalem seti 99 sente satılırken 1974 yılında yine aynı fiyata satışa çıkmıştı. Ancak bu sefer setin içinde 30 değil 24 kalem vardı.
Tüketici Dernekleri Konfederasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal, shrinkflation’ın iki farklı şekilde yapıldığını ifade ediyor
Bunlardan ilki 500 gramlık bir ürünü 600 gramlık bir paketin içine koyarak, ürüne zam yapılmamış algısı yaratmak. İkincisi ise üzerinde 600 gram yazan bir ürünün aslında 500 gram olması. Peki tüketicinin doğrudan dolandırıldığı bu uygulama neden yapılıyor?
Tüketici avukatı Edgar Dworsky’ye göre, enflasyon dönemlerinde sadece tüketiciler değil üreticiler de belirli bir baskı altına giriyor. Üreticiler üretim ve lojistik maliyetlerini karşılayabilmek için bu gibi hilelere başvuruyor. Shrinkflation’ın sadece paketli gıdalarda yapıldığını düşünmeyin. Her zaman gittiğiniz bir restoranda porsiyonların küçülmesi, otellerin her gün havlu değiştirmemesi ya da ücretsiz wi-fi hizmetinin kaldırılması da küçülterek enflasyon yaratma olarak tanımlanabilir.
Tarım ve Orman Bakanlığı belirli dönemlerde gıda ürünlerinde tağşiş ya da taklit yapılan ürünleri açıklıyor
Öte yandan bunu yapan firmalar da düzenli aralıklarla insanlarla paylaşılıyor. Ancak “şu ürünün gramajı düşürüldü ya da paketlemesi değiştirildi” gibi bir rapor yayınlanmıyor. Yani tüketici her zaman aldığı çikolatanın gramajının düştüğünü fark etse de resmi olarak bunu yapan firmaların ismi açıklanmıyor. Uzmanlar hayvan mamasından temizlik ürünlerine, atıştırmalıklardan içeceklere kadar hemen her üründe gramaj düşürüldüğünü belirtiyor.
Türkiye’de bunu yapan firmalar açıklanmasa da pek çok ülkede halk bu konuda bilgilendiriliyor. Örneğin Amerika’da Doritos paketlerindeki cips miktarının azalması, Domino’s Pizza’nın tavuk kanadı sayısını 10’dan sekize düşürmesi, Cadbury Dairy Milk isimli çikolatanın 200 gramdan 180 grama düşmesi ülke gündeminde geniş yer bulmuştu.
İlginizi çekebilir:
Finansal Krizler, Pandemi, Savaş: Ekonomistlerin Yeni Korkusu Stagflasyon Nedir?
Kaynak: 1