“1897 kışının dondurucu bir sabahıydı, birinin beni omzumdan sarsmasıyla uyandım; Holmes’tu bu. Elindeki mum, üzerime eğdiği heyecanlı yüzünü aydınlatırken bir şeyler olduğunu anladım. ‘Haydi, Watson, çabuk kalk!’ diye konuştu. ‘Oyun başlıyor. Tek kelime etmek yok! Hemen giyinip geliyorsun!’ On dakika sonra, sessiz sokakların arasında arabayla Charing Cross İstasyonu’na doğru yol alıyorduk.”
Bir sabah Dr. Watson olarak 221B’de uyandığınızı ve sizi uyandıranın da Sherlock Holmes olduğunu hayal etsenize. Oh my God! Hayali bile nasıl güzel değil mi? Neyse tamam tamam, kendimize gelelim, hayal bulutlarını hemen dağıtalım ve Sir Arthur Conan Doyle’ın kaleminden çıkan, efsane dedektif idolü Sherlock Holmes kitaplarından alıntılanmış, ağzında piposu, kendinden çok emin bir şekilde söylediğini gözünde canlandırabileceğiniz sözlerine geçiş yapalım.
1. Ben Sherlock Holmes. Kimsenin göremediklerini görmek benim işim!
2. Bir kadının sezgileri bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir. Karmaşık beyinleriyle art arda sıraladıkları senaryoları mutlaka dikkate alın!
… Bunlar sizi hiç tahmin etmediğiniz sonuçlara ulaştırdığında haklı olduğumu anlayacaksınız.
3. Bir şeyi saklamanın en iyi yolu onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.
4. Tüm kanıtları görmeden teoriler yürütmek büyük bir hatadır. Kararınızı aleyhine etkiler.
5. Çözülmesi en zor suçlar, nedensiz işlenenlerdir.
6. Dünyanın güneş etrafında döndüğünü bilmek işime yaramıyorsa, neden bu bilgiyi aklımda tutayım ki?
7. Kanunun diğer tarafında olsaydım, en başarılı suçlu ben olurdum!
8. Yaptığın şeyin önemi yok bu dünyada. Asıl önemlisi, insanları neyi yaptığına inandırmaktır.
9. Hayır, hayır; ben hiç tahminde bulunmam. Tahmin kötü bir alışkanlıktır… İnsanın mantıklı düşünme yeteneğini bozar.
10. Bir suçu çözmenin ilk prensiplerinden biri, her ne kadar önemsiz görünse de hiçbir ayrıntıyı atlamamaktır. İnsanların göz ardı ettiği şeyleri görmek, sonuca ulaşmanın ilk kuralıdır.
11. Akıl yürütme sanatı, uzun ve sabırlı çalışmalar sonucu elde edilir. Yetenekli bir akıl yürütücü beynini boş bir oda gibi kullanır, gereksiz bilgileri eler ve odaya sadece işine yarayanları yerleştirir.
… Dönüp baktığında gördüğü şey ise, ona doğru sonucu veren, dâhice çizilmiş bir tablodur.
12. Bakış açını değiştirdiğinde, başta sana saçma görünen şeyler bile seni gerçeğe götürecek birer ipucu olabilir.
13. Ben dâhi değilim, sadece önyargısız bir şekilde gerçeklerin beni götürdüğü yere gitmeyi öğrendim.
14. Kaç kez söyledim, olanaksız olanları eledikten sonra, geriye kalan şey gerçektir, ne kadar olasılık dışı görünürse görünsün.
15. Dedektiflik sanatının en önemli kurallarından biri, asla tahmin etmemektir. Bütün kanıtları görmeden araştırma yapmak, dipsiz bir kuyuda umutsuzca çırpınmaktan farklı değildir.
… Yetersiz veriler üzerinden ortaya atılan tüm teoriler araştırmayı öldürür.
16. Ne kadar göz önündeysen, o kadar görünmezsin.
17. Apaçık bir gerçek kadar yakalaması zor bir şey yoktur.
18. Sırf geçici bir zevk uğruna, ne diye sahip olduğunuz bütün yetenekleri kaybetme riskini göze alasınız?
19. Hayatta her şey bir döngünün parçasıdır, Profesör Moriarty gibi biri bile!
20. Korku, en bulaşıcı hastalıktır.
21. Kuşkuyu elden bırakmak tehlikeyi davet etmektir. Şüphe asla uyumaz!
22. İnsanın beyninde zor, tahmin edilemeyecek kadar karmaşık duygular ve arzular vardır. O arzuların karanlık olanlarına gelince, işte onlar oldukça soğuktur ve kişi âdeta buzdan bir kütleye çevirir.
… Gözleri kör eden bu ürkütücü ruh hâlleri, insanın aklının ucundan bile geçiremeyeceği şeyler yapmasını sağlar. Benim işim, karanlıkta kalmış bu insanların yol açtığı kötülükleri sona erdirmek.
23. Suç ne kadar büyük olursa sebebi de o kadar açık olur . Bu nedenle en büyük suçlar en basit olanlarıdır.
24. Birey çözülemez bir bilmeceyken, topluluk içinde matematiksel bir kesinlik kazanır. Sözgelimi, birisinin ne yapacağını önceden kestiremezsin, ama belli sayıdaki insanın neler yapacağını kesinlikle söyleyebilirsin. Bireyler değişkenlik gösterir, ama yüzdeler sabit kalır.
BONUS: Hikâyeli mikâyeli alıntı
“Watson” diye konuşmaya başladı birden, “demek Güney Afrika hisselerine yatırım yapmaya niyetin yok ha, öyle mi?”
Hayretle irkildim. Holmes’un garip yeteneklerine alışkın olmama rağmen, kimselere açmadığım bu düşüncelerimi okuyabilmesi imkânsızdı.
“Nereden anladın?” diye sordum.
Elinde buharları tüten bir tüple taburesinde döndüğünde derinliklere gömülmüş gözlerinde neşeli bir pırıltı gördüm.
“Bunu hiç beklemiyordun, değil mi Watson?” dedi.
“Hem de hiç.”
“Görüyorsun sevgili Watson.” dedi ve elindeki tüpü bırakarak sınıfa hitap eden bir profesör edasıyla anlatmaya başladı. “Her biri diğerini takip eden ve kendi içinde son derece basit olan bir dizi akıl yürütmede bulunmak aslında hiç de zor değil. Tabii eğer sonunda, ortadaki süreci atlayıp insanlara sadece başlangıç ve bitiş noktalarını anlatırsan gereksiz yere abartılı bir tepkiyle karşılaşman da doğaldır. Bu durumda sol işaret parmağınla başparmağın arasındaki aralığa bakıp, birikimlerini altın madenlerine yatırım için kullanmamaya karar verdiğini anlamak çok kolay olur.”
“Ben hâlâ bir bağlantı göremiyorum.”
“Elbette göremiyorsun ama şimdi yakın bir bağlantı göstereceğim. Öncelikle bu basit zincirin kayıp halkalarını anlatayım: 1) Dün gece kulüpten eve döndüğünde sol işaret parmağınla başparmağın arasında tebeşir izi vardı. 2) Bilardo oynarken istekayı düzgün tutabilmek için tebeşiri tam oraya sürersin. 3) Thurston’dan başka kimseyle bilardo oynamazsın. 4) Dört hafta önce, Thurston’ın Güney Afrika’daki madenlerin hisselerine sahip olduğunu ve bunu seninle de paylaşmak istediğini söylemiştin. 5) Çek karnen çekmecemde kilitli ve benden anahtarı istemedin. 6) Demek ki paranı yatırmak istemiyorsun.”
“Son derece basitmiş!” diye atıldım.