İncil indirildiğinde siyasi, sosyal ve manevi otoriteye sahip kadın hikayelerinin fazlalığından bahsetmek oldukça zor ancak var olanları es geçmek ise imkansız.
Deborah’ı ele alalım. O, Kanadalılara karşı 10.000 kişilik bir ordu kurmuş ve İsrail halkına 40 yıl barış kazandırmış radikal ve askeri bir komutandır. Ya da İsrail’i Mısır’dan kurtarmak için gönderilen üç liderden biri olan peygamber Miriam. Sonra, Yahuda’daki en prestijli adamlardan bazılarının danışmanı ve aranan bir isim olan, sonrasında da Yahudilik ve Hıristiyanlık için kutsal metinlerin çekirdeğini oluşturacak kanun yazmalarını onaylayan bir peygamber olan Huldah da var. Ancak belki de en önde geleni, İsrail Kralı’nın şöhreti ve inancıyla ilgili merakını gidermek için Arabistan çöllerinde, Kızıldeniz kıyılarında ve Ürdün Nehri üzerinde 1400 kilometrelik bir yolculuğa çıkmış olan Sheba Kraliçesi’dir.
Zarif bir kraliçe, güçlü bir politikacı ve uzman bir ilahiyatçı olan Sheba Kraliçesi, kadın liderlerin eski bir temsilcisidir.
İncil’de kendisiyle ilgili yalnızca bir bölüm olmasına rağmen Sheba Kraliçesi efsanesi, yaklaşık 3.000 yıldır etkili olacak kadar çekici.
Gizemli kraliçenin varlığını destekleyen hiçbir kanıt bulunamamış olsa da M.Ö 715’ten kalma antik Sheba ülkesine ait kayıtlar bulunmaktadır.
Modern tarihçiler, bugün Yemen sınırlarında yer alan Güney Arap Saba Krallığı’nın ya da Kuzey Etiyopya’da Axum Krallığı’nın varlığına inanmaktadır.
Tarihsel kanıt olmasa da hüküm süren güçlü kraliçenin hikayesi, Tevrat, Kur’an ve İncil’in kutsal edebiyatında ölümsüzleştirilmiştir.
Yüzyıllardır Yahudi, İslami ve Etiyopyalı kültürler Sheba’yı sahiplenerek kendi edebi çalışmalarını oluşturmuştur. Divan edebiyatındaki Hz. Süleyman ve Saba Melikesi kıssaları bu temele dayanmaktadır.
Arap ve İslam literatürüne göre Saba Kraliçesi, Belkıs adına sahipti ve Güney Arap Yarımadası’nda bulunan bir krallığa hükmetti.
Hz. Süleyman bir gün emrindeki kuşlardan Hüdhüd’ü etrafında göremeyip hiddetlenmiş ancak birazdan gelen Hüdhüd Sabâ ülkesinde bir kraliçenin yaşadığını ve halkının güneşe taptığını söylemiş, bunun üzerine Hz. Süleyman bu kraliçeyi tek Tanrı dinine davet eden bir mektup yazarak kuşla geri yollamıştır (Neml 20-29). Bu güçlü hükümdardan mektup alan Sabâ Melikesi Belkıs danışmanları ile görüşerek bu hükümdarla iyi geçinmek gerektiğine inanarak ona kıymetli hediyeler yollar. Ancak bunları dünya işi değersiz şeyler olarak gören Süleyman, hediyeleri reddederek Sabâ Melikesini sarayına davet eder. Belkıs davet icabı yola çıkmak üzere iken Hz. Süleyman, yanındaki bilge bir kişi aracılığı ile Belkıs’ın sarayındaki tahtını kendi sarayına getirtir ve Melike Süleyman’ın makamına ulaşınca orada durmakta olan kendi tahtını tanır ve hayretler içinde kalır. Belkıs bir şaşkınlık da, cilalanmış camdan yapılmış olan Hz. Süleyman’ın sarayının yer döşemesi görünce su zannedip ıslanmamak için eteklerini toplarken yaşamış ve bundan böyle Süleyman’la birlikte Allah’a teslim olduğunu söylemiş (Neml s.29- 44).
Etiyopya ulusal destanı Kebra Nagast’ta kraliçenin hükümdarlığının Solomon hanedanlığından geldiği anlatılır.
Sheba’nın Solomon ile gizli bir ilişkisi başlar ve Kuzey Etiyopya’daki başkent Aksum’a döndüğünde -Etiyopya kraliyet hanedanlığını kurduğu söylenen- Menelik adlı bir oğlu olur. Yıllar sonra Solomon, ilk oğlunu Kudüs’te kalması için ikna etmek üzere ülkesine davet eder. Menelik bir yetişkin olarak Kudüs’e gider. Solomon’un tüm çabalarına rağmen Menelik, bugün Aksum’daki Maryam Tsion Kilisesi’nin avlusunda bulunan altın kaplı bir sandık olan Ahit Sandığı alarak Sheba’ya geri döner.
Sheba imajı, Ortaçağ Hıristiyan efsanevi eserlerine, Türk ve Fars resimlerine, Handel’in zengin bir şekilde düzenlenmiş oratoryosuna ve hatta epik bir Hollywood filmi olan Soloman ve Sheba (1959)’ya ilham verdi.
Aslanlı Sheba Kraliçesi, semavi dinlerin üç büyük kitabında -Tevrat, Kur’an ve İncil- ortaya çıkan tek kadın karakterdir.
Rivayetlere rağmen birçok tarihçi, Sheba’nın İsrail’e olan yolculuğunun aslında Solomon ile ticari anlaşmalar yapmak için gerçekleştirilen diplomatik bir sefer olduğuna inanıyor.
Bu sefer, İsrail’in eski Yakın Doğu’da önemli bir güç haline geldiği bir zamanda gerçekleşti ve Solomon’un gelişen ülkesi ile iki büyük ticaret yolunun kavşağına yerleşti. Tütsü ticareti yapan büyük krallığıyla Sheba Kraliçesi, ticaret kervanlarını korumak ve yeni deniz yolları ile karayolları arasındaki rekabeti engellemek istedi. Dolayısıyla bu ziyaret karşılıklı çıkarları korumak adına bir ittifak kurmanın önemli bir yoluydu.
Kraliçenin kökeniyle ilgili birçok rivayet bulunsa da asıl soru: Efsanesinin birçok kültürde yer alması ve bugüne dek gelmesindeki büyüleyici şey nedir?
Eşsiz güzellikleri uluslara ilham veren, savaşları başlatan ve korkunç yöneyicileri diz çöktüren antik dünyanın birçok kadını gibi Sheba’nın etkileyiciliği de popüler hayal gücünün derinliklerine dayanmaktadır. “Sheba Kraliçesi figüründe, klasik kaynaklarda yer alan hayali bölge, tuhaf ve yüksek derecede egzotizm, şehvet, mucize ve şatafatı içerecek şekilde davetkar ve şehvetli oryantallik somutlaştırılır.
Kraliçenin zengin kervanı ve Solomon’a gönderdiği gösterişli hediyeler anlatılırken Kraliçe’nin yaşamından kutsal tasvirler Doğu’nun Antik Efsanesi ile kaynaştırılır.
Kraliçeyi tanımlayan zenginliği ve güzelliği değildir. Bunlar Batı sanat eserlerine bahsedildiği gibi yaşadıklarını canlandırmak veya maniple etmek için kullanılmıyor.
Solomon ve Sheba Kraliçesi arasındaki konuşma ile Kraliçeyi olağanüstü yapan şeyin ne olduğu anlaşılıyor.
Geleneksel literatür Sheba’yı dünyadaki en bilge adamdan ruhsal aydınlanma alan bir putperest olarak resmetse de kraliçe aslında krala ve fikirlerine meydan okuyan entelektüel bir eşleşmedir. Çünkü aslında Solomon, kraliçenin bildiği ve öğrendiği her şeye güven duymasından gelen bilgeliğinden etkilenir.
Kraliçe teolojik olarak dini müzakere ve iç görünün başlıca modeli olan yetenekli ve zeki bir kadındı.
Konuşmasını bilen ve cayır cayır zeki olan Sheba, Solomon’ın Tanrısı Yahweh’i, İsa’nın savunduğu dini liderlerden daha iyi anlamış, Tanrı’nın sözüyle uyumlu olarak teolojik yargıları formüle etmiştir.
Antik dünyada kadın yönetiminin, maceracı ruhun ve politik anlayışın nadir bir örneği olarak Sheba kraliçesinin efsanesini neredeyse 3.000 yıl boyunca ayakta tutan kişisel aracılık anlayışıdır.
Yahudi inancını gerçekten merak etmiş, uluslararası diplomasiyle motive olmuş ya da Soloman’ın krallığını görmek adına çölleri geçmek için ilham almış olsa da Sheba Kraliçesi’nin misyonu -feminist bir simge olması nedeniyle- üç dünya dininin mirasını temsil açısından için zorlayıcıydı.
Nitekim Naomi Lucks kitabında şöyle diyor: “Sheba Kraliçesi, dünyayı keşfetmek için evden ayrılmak, zekice sorular sormak ve hayal edebildiklerinden daha fazlasıyla evine dönmek isteyen tüm kadınlara örnek teşkil ediyor.”