Evrenin Tanrıçası, Dünya’nın çatısı, Gökyüzünün Tanrıçası… Pek çok farklı isimle anılan Everest Dağı’na tırmanmak profesyonel dağcıların yanı sıra, adrenalin tutkunlarının da hayallerini süslüyor. İlk kez 1953 yılında, Edmund Hillary ve Tenzing Noyan’ın zirvesine ulaştığı Everest, yıllardır birçok farklı milletten binlerce dağcıyı ağırlıyor. Ancak Everest Dağı’nda bulunanlar yalnızca dağcılar değil, Himalayalar’da yaşayan Şerpa halkı da Dünya’nın çatısını kendilerine ev bilmiş. 500 yıl önce Doğu Tibet’ten Nepal’e göç eden bu halkın insanları; güçlü biyolojileriyle dünyanın çeşitli yerlerinden bilim adamlarının dikkatini çekmiş, araştırmalara konu olmuş hatta bir dönem ‘süper insan’ olarak anılmışlar. Peki neydi onları ‘süper’ yapan?
Öncelikle Şerpa kelimesi, halkın kendi dilinde ‘Shar-wa’ olarak yer alıyor. ‘Shar’ doğu anlamına, ‘wa’ ise, kişi – toplum anlamına geliyor. Şerpa halkının insanları isimlerini doğdukları günden alıyor. Bu yüzden çoğu Şerpanın ismi birbirinin aynısı. Soyadı olarak ise, bağlı oldukları klanın ismini kullanıyorlar. 28 tane Şerpa klanı olduğu biliniyor.
Şerpalar ataerkil bir topluluk. Kız çocukları ve kadınlar yemek yapıp, ev işleriyle ilgilenirken; erkekler de evin geçimini üstleniyor. Halkın çoğu taş evlerde yaşıyor. Dağlık bir arazide olduklarından ulaşım sadece yürüyerek yapılıyor.
Şerpa halkının yaşadığı köy Everest’e çıkıştan önceki son kasaba olarak biliniyor. Köyleri birkaç yıl önce Ulusal Park ilan edilmiş böylelikle de geçim kaynakları ve bununla beraber yaşam tarzları değişmeye başlamış, modernleşme yoluna girmişler.
Önceleri ticaret ve hayvancılıkla geçinen Şerpalar, şu an Everest’e tırmanan dağcılara eşlik ediyorlar. Dağcıların tırmanışını daha rahat ve güvenli yapabilmesi adına, belirledikleri rotalara onlardan önce gidip, yüklerini taşıyor, yemeklerini hazırlıyor, çadırlarını kuruyorlar.
Yani o gıpta ederek baktığımız, ‘helal olsun’ dediğimiz dağcıların çoğunun arkasında bu gizli kahramanlar var. Hatta Everest Fatihlerinden Tenzing Noyan da bir Şerpaymış.
Dünyanın en riskli mesleklerinden birini icra eden Şerpalar, bu emekleri için 2 ile 3 bin dolar arasında kazanıyorlar. Aldıkları riski düşününce çok komik bir rakam açıkçası. Şerpa halkından bazı kişilerin Everest’e toplam 21 kere tırmandıkları söyleniyor. Ayrıca Everest’in zirvesine henüz 16 yaşındayken ulaşan en genç dağcı da bir Şerpa.
Şerpalarla ilgili bir başka merak uyandıran konu ise, oksijen seviyesinin azaldığı yüksek irtifalarda nasıl yaşayabildikleri? Herhangi bir insanın 7 ile 10 gün dayanabildiği hatta o sürede de oksijen yetersizliğinden türlü hastalıklara yakalandığı bu yüksek irtifada Şerpalar yüzyıllardır nasıl hayatta kaldı?
Şerpaların varlığını öğrenen bilim adamları da bu soruyu sormuş ve kan örnekleri alınarak, bazı testler yapılmış. Testlerin sonucunda ise, diğer insanlarda durum tam tersiyken, Şerpalar’da alyuvar sayısının artmasıyla kan akışını hızlandıran nitrik oksit seviyesinin yükseldiği belirlenmiş.
Bu da Şerpalar’ın deniz seviyesinden yaklaşık olarak yüzde 40 daha az oksijenin bulunduğu yüksek dağlık arazide nasıl dinç ve sağlıklı kalabildiklerini açıklıyor. Everest dağcılarının arkasındaki gerçek kahramanlar Şerpalar, 2014 yılında çığ düşmesi sonucu 16 vatandaşını kaybetti.