Kağıt; tarihte düşüncelerin, imgelerin ölümsüzleştirilmesine vesile olmuş yegane araç. Gönderilen mektuplar, yetenekli parmaklardan çıkan resimler, şimdilerde elimize aldığımız her fiş, kenara köşeye karaladığımız her not, eskiden çocukların heyecanla kapladığı defterler ve elimizden düşmemesini ümit ettiğimiz kitaplarımız… Hepsi için ihtiyacımız olan kağıdı ne yazık ki ülkemizde üretemiyor, ithal ediyoruz. Gazetelerden kitaplara elimize aldığımız her kağıdı yurt dışından satın alıyoruz. Kültürel olarak dışa bağımlıyız. Sebebi ise yıllar önce kapatılan SEKA kağıt fabrikası…
SEKA (Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları A.Ş) aslında hepimiz için önem arz eden ancak yıllar önce sebepsizce kapatılan, ardında ve tarihinde büyük bir çaba ve emek barındıran bir fabrika. SEKA’nın arkasındaki en önemli isim ise Mehmet Ali Kağıtçı. Dolar ve Euro’daki artışla basılı yayın yapan her kurumun isyan ettiği, ham maddeleri olan kağıdı yüksek kurlarla ithal ettikleri ve kapanmanın eşiğinde oldukları şu dönemde SEKA’nın ve Mehmet Ali Kağıtçı’nın hikayesine kulak verelim istedik…
Mehmet Ali Kağıtçı, 1899 yılında Osmanlı’nın “hasta adam” zamanlarında Heybeliada’da dünyaya geldi
İlkokulu Heybeliada’da tamamlayan Kağıtçı, orta okul için İstanbul’a gitti ve İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitim aldı.
1922 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun oldu ve kimyagerlik diploması aldı. Bir süre okulunda asistanlık yapsa da asıl hedefi kağıtçılığı öğrenmekti
Kimyagerlik diplomasının yanı sıra Mineroloji ve Matematik Jeneral sertifikaları da aldı.
Bu gayeyle 1925 yılında Almanya’ya gitti. Burada ve 1 yıl sonra Fransa’ya giderek Fransa’da selüloz ve kâğıt fabrikalarında çalıştı. Ardından Grenoble Üniversitesi Kağıtçılık Enstitüsüne kaydoldu
1 yıl sonra okulunu birincilikle bitirdi ve “kağıt mühendisi” ünvanını aldı. Aklında sadece Türk kağıt sanayiini kurabilme ideali vardı
Okulu birincilikle bitirmesinin ardından Fransa’da dönemin en önemli şirketlerinden iş teklifleri yağsa da o da memleketi kurtaracak olan idealistlerden olmak istiyor, ülkesinde kağıt sanayiini kurmak istiyordu
İstanbul’a döndüğünde bir konsolosluklar aracılığıyla teklifler alıyordu Kağıtçı. Orta ve Kuzey Avrupa kartelleri “Türkiye’de tek kağıt mühendisi olmasının hiçbir yarar sağlamayacağını” söyleyerek ikna etmeye çalıştılar ancak o tüm bu teklifleri kibarca reddetti.
Yakın çevresinden herkes “Teklifi kabul et, burada değerin bilinmez” diyordu ancak Kağıtçı hiçbirini dinlemedi. Vakit Gazetesi olmak üzere Türkiye’de kağıt sanayiinin kurulması için kamuoyu oluşturuldu
Başlarda baskılar sonucu başlatılmasına karar verilen ihale iptal edildi. Kağıtçı yine de pes etmedi, Celal Bayar’ın desteğiyle 10 Temmuz 1934’te kağıt sanayisinin kurulması için kararname yayınlandı
Kağıt fabrikalarına karşı çıkanlar fikirlerini değiştirmişti. Artık tek konuşulan fabrikanı yeriydi. Fabrikalar aynı zamanda 5 yıllık sanayi programına da girdi ve bu projelerin hepsini Mehmet Ali Kağıtçı hazırladı.
İlk fabrikanın İzmit’te kurulmasına karar verildi ve 14 Ağustos 1934’te fabrikanın temelleri dönemin başbakanı İsmet İnönü tarafından atıldı. İzmit Kağıt Fabrikası (Sümerbank Selüloz Kağıt Sanayi) 1936 yılında açıldı
18 Nisan 1976’da ilk Türk yapımı kağıt sayfasını Mehmet Ali Kağıtçı almıştı eline.
İlk fabrikanın açılışının hemen ardından ikinci fabrika için çalışmalara başlandı. 1981 yılında Balıkesir’de bir fabrika daha inşa edildi. Toplam maliyeti 198 milyon dolardı
Fabrikanın kuruluşundan hazırlıklarına her detayla Mehmet Ali Kağıtçı ilgilendi ve 1936’da fabrika açıldığında fabrikanın müdürü olarak atandı
Başlarda ilgi gören fabrikayla ilgili kapasitesinin yetersiz olduğu söylentileri yayılmaya başlamıştı. Celal Bayar’ın başbakanlıktan ayrılmasıyla Kağıtçı’nın destekçisi kalmamıştı
1941 yılında Mehmet Ali Kağıtçı, görevinden politik nedenlerle uzaklaştırıldı
O dönem yerine Norveç’ten kağıt uzmanı getirilmek istendi ancak Norveç, konsolosluğa haber göndererek Kağıtçı’nın yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istedi. Türkiye’nin neden böyle bir talepte bulunduğunu anlayamamışlardı. Durum böyle olunca Norveç’ten vazgeçildi, Fransa’dan M. Raoul adlı bir uzman getirildi. Kader ya M. Raoul Kağıtçı’nın Fransa’da eğitim aldığı okuldan sınıf arkadaşıydı. Fransız uzman arkadaşının yerini almaktan hoşnut değildi. Dönemin İşletmeler Bakanı’nın karşısına dikilerek neden Kağıtçı’ya bu görevin verilmediğini sordu. Cevap ise oldukça dürüsttü: “Evet, Mehmet Ali Kağıtçı’nın bu işi başardığını halen de ıslah edip tekamüle kavuşturacağını biz de biliyoruz. Fakat parti mülahazaları, onu fabrikaların umum müdürlüğüne getirmemize engel teşkil ediyor.”
SEKA kağıt fabrikaları 1998 yılında özelleştirme kapsamına alındı ve anonim şirkete dönüştürüldü. 198 milyon dolara mal olan Balıkesir fabrikası 2003 yılında Albayraklar’a satıldı. Üstelik yalnızca 1.1 milyon dolara
Danıştaş bu karara itiraz etti ve bu rakama özelleştirilemeyeceğini söyledi. Karar tam 5 defa iptal edildi. Albayraklar ise fabrikayı iade etmedi. 9 yıl sonunda yapılan bir yasal düzenlemeyle karar Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Bakanlar Kurulu fabrikayı Albayraklar’a verdi.
Kararın ardından fabrikalar kapatıldı. 2018 yılında tekrar açılacağı söylense de henüz böyle bir şey gerçekleşmedi. İzmit’teki fabrikada ise özelleştirmeye karşı direnildi
Fabrikada örgütlü olan Selüloz-İş eylemler yaptı. Fabrika 2005 yılında kapatıldı. Arazi ise belediyeye verildi.
SEKA’nın İzmit’teki alanı ise 2016’da Türkiye’nin ilk, dünyanın en büyük kağıt müzesi olarak kapılarını açtı. Şirket arazisi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından park olarak yapılandırıldı
Mehmet Ali Kağıtçı ise görevinden koparılsa da hiçbir zaman kağıtçılıktan kopmadı, çalışmalarını sürdürdü
1942’de İstanbul Belediye Kimyahanesi Müdürlüğü’ne atandı. 1945 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinde kağıtçılık üzerine dersler vermeye başladı. 1964 yılında ise emekli oldu. Emekliliğinde de çalışmalarını sürdürdü, çeşitli kitaplar yazdı. 1 Ekim 1982’de Heybeliada’da vefat etti…