Sedat Peker, bazı çevrelerin uzun yıllardır yakından tanıdığı, bazı çevrelerin ise adından son dönemde haberdar olduğu bir isim. Çünkü Sedat Peker, son dönemde sosyal medya hesaplarından yaptığı ifşalar ile gündemde! Özellikle iktidara yakın çevreleri hedef alan bu paylaşımlar, milyonlarca insan tarafından takip ediliyor. Türkiye’deki karanlık ve kirli ilişkilerin, olayların anlatıldığı bu paylaşımlar hakkındaki tartışmalar günlerce devam ediyor. Sedat Peker, kimilerine göre ülkedeki yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çabalayan için bir mağdur, kimilerine göre de kendi çıkarları için mücadele eden bir suç örgütü lideri olmaya devam ediyor. Peki, son dönemde Türkiye’deki siyaseti önemli ölçüde etkileyen Sedat Peker, gerçekte kim? Mafya mı, suç örgütü lideri mi yoksa yeni nesil bir adalet savaşçısı mı? İşte son dönede Türkiye siyasetine damga vuran Sedat Peker hakkında bilmeniz gerekenler…
Sedat Peker, 1971 yılında Sakarya’da doğdu
Ancak Peker yıllar boyunca yaptığı pek çok açıklamada ailesinin Kafkasya kökenli olduğunu ve asıl memleketlerinin Rize olduğunu söyledi. Bununla birlikte Sedat Peker, gençlik yıllarının önemli bir bölümünü İstanbul’da, özellikle de Anadolu yakasında geçirdi.
Şiddet ile çok genç yaşta tanıştı
Bir röportajında “cezaevi ile 17 yaşında tanıştığını dile getiriyor. Peker, yine bu yıllarda psikolojik olarak tedavi gördüğünü ve eğitim hayatının da sona erdiğini ifade ediyor… 1980’lerin sonunda Peker’in adı, Bağdat Caddesi’ndeki pek çok yasa dışı olayla anılır oldu. Bu dönemde, Peker’in akrabaları ve arkadaşlarından oluşan “Peker grubu” giderek genişleyen ve güçlenen bir yapı haline geldi. Karıştığı yasa dışı olaylar ve hakkındaki suç iddiaları Peker’in bu dönemde zaman zaman cezaevine girmesine neden oldu.
Cezaevi yıllarında Peker’in yasa dışı ilişkileri güçlendi
Sedat Peker’in cezaevinde güçlenen ve genişleyen ağları, zamanla bir “suç örgütünün” doğmasıyla sonuçlandı. Ancak Sedat Peker, sıradan bir mahalle kabadayısında bulunmayacak bazı özellikler sahipti. Bu durum, sermaye-mafya-siyaset bağlantılı bazı devlet yetkililerinin de gözünden kaçmadı.
1990’ların ortalarında yalnızca yer altı dünyasında tanınan bir figür olmaktan çıktı
Kendisine basında hatta magazin dünyasında daha fazla yer buluyordu. 1996 yılında Tempo dergisine verdiği röportaj pek çok insanın dikkatini çekti. Böylece Sedat Peker, 90’ların ortalarında tüm Türkiye tarafından tanınan bir figür haline geldi. Yine de Peker’in adının karıştığı suç olaylarında herhangi bir azalma yoktu! 1996 yılında Rize’de bir kişinin ölümünü azmettirdiği iddiasıyla hakkında bir dava açıldı.
Peker verdiği röportajlarda “mafya” olarak anılmaktan hoşnut olmadığını dile getiriyordu!
1996 yılındaki röportajında, başta adam yaralama olmak üzere değişik suçlardan 18 farklı sabıkası olduğunu ama mafya yakıştırmasından rahatsız olduğunu söylüyordu. Peker, yine bu röportaj sırasında, uyuşturucu satıcılarını öldürülmesi gerektiğini ayrıca kendisinin suç örgütleriyle mücadele ettiğini söylüyordu. Bütün terör örgütleri ve onların yöneticileri ile savaşacağına dair dikkat çekici açıklamalarda bulunuyordu. Kısacası, 90’ların ortalarından itibaren Sedat Peker tüm Türkiye tarafından tanınan oldukça tartışmalı bir figür haline gelmişti.
Susurluk, MİT, Sedat Peker…
Peker’in Tempo dergisindeki dikkat çekici röportajından 2 ay sonra “2. Mit Raporu” olarak bilinen bir rapor, kamuoyuna sızdı! Raporda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çeşitli terör örgütleri ile mücadele etmek için özel bir suç örgütünün kurulduğu ifade ediliyordu! Bu örgütün ise dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a bağlı olduğu ve Emniyet Genel Müdürlüğü içerisindeki önemli isimlerinden Korkut Eken tarafından sevk ve idare edildiği de rapordaki dikkat çeken detaylar arasındaydı. Elbette, raporda yer altı dünyasının dikkat çeken isimlerinden Sedat Peker’in de adı geçiyordu! Rapora göre Peker, özel suç örgütüne bağlı “Ülkücü maya” kategorisinde yer alıyordu!
2. Mit Raporu’nun kamuoyuna sızmasından iki hafta sonra gerçekleşen “Susurluk Kazası” Türkiye’deki “devlet-siyaset-mafya” ilişkilerinin gözler önünde serilmesine neden oldu! Üstelik kaza sebebiyle ortaya çıkan ilişkilerin ve olayların, Mit tarafından hazırlanan raporla örtüştüğü görüldü! Tarihe geçen Susurluk Kazası ile ilgili daha sonra da pek çok rapor hazırlandı. Sedat Peker, hazırlanan bu raporlarda yer alan dikkat çekici isimlerden biriydi. Buna göre, Peker’in bazı önemli devlet yetkilileri ve bunlara bağlı yasa dışı isimlerle ilişkileri vardı. Bu raporlarda ortaya çıkan bir başka ilginç durum ise Emniyet ile Mit arasındaki çatışmaydı! İki kurumun da idare ettiği bazı yasa dışı örgütler vardı ve iki kurum arasındaki çatışma, bu yasa dışı örgütlere de sirayet etmişti! Elbette, Sedat Peker de bu çatışmanın taraflarından biriydi! Susurluk Kazası ile birlikte Peker’in de içerisinde yer aldığı, kirli ilişkiler ağı açığa çıkmış oldu.
Sedat Peker’in adının karıştığı olaylar Susurluk ile sınırlı değildi
1997 yılında vücudunda Allah yazılı dövmeler bulunan bir barmen, bir televizyon kanalında hedef gösterildikten sonra silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. Faillerin ise Sedat Peker’in adamı olduğu iddia ediliyordu! Buna karşın Peker, şahısları tanıdığı için onlara para yardımı yaptığını ancak cinayetle bir ilgisi olmadığını ifade ediyordu. Sedat Peker hakkında bu olayla ilgili takipsizlik kararı verildi.
Peker, hakkındaki iddiaların ve suçlamaların çoğalması üzerine çareyi yurt dışına gitmekte buldu
Bazı iddialar göre Romanya ve Bulgaristan’da bulundu. Ancak 1998 yılı, yer altı dünyası açısından oldukça kritik bir yıldı! Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz gibi yer altı dünyasından isimler, çeşitli operasyonlarla yurt dışında yakalandılar ve yurda getirildiler. Aynı dönemde Sedat Peker’de yurt dışından dönerek teslim oldu. Ancak o dönemde ANAP milletvekili Enis Sülün’ün Peker ile “dönüşü” hakkında görüştüğü ortaya çıktı. Sülün’ün Peker’e döndüğü zaman kendisine işkence yapılmayacağına dair garanti verdiği iddia edildi. Sülün, daha sonra Peker ile görüştüğünü kabul etti. Türkiye’ye dönen Sedat Peker, çevresinde bulunan bir grup insanlar birlikte yargılandı ve cezaevine gönderildi. Ancak hapiste kaldığı bir yıldan daha kısa zaman zarfında bile gazetelerin manşetlerinde yer alıyordu. Peker’in cezaevi koğuşunu lüks bir otel odasına çevirdiği iddia ediliyordu.
Onun için “imaj” oldukça önemliydi. Bu nedenle çeşitli hayır işleri yapmaya başladı
1999 Marmara Depremi, kamuoyunda “hayırsever Sedat Peker” imajının ortaya çıkmasına neden olan ilk olaydı. Peker grubu, depremden sonra Adapazarı’nda yemek dağıtmıştı. İlerleyen yıllarda birçok şehirdeki yardım faaliyetleri ile adını duyurmaya devam etti. Peker’in yardım faaliyetleri arttıkça ekonomik gücü de artıyordu. Peker bu dönemde çeşitli ticari faaliyetlerde bulunduğunu, yasa dışı yollardan gelir elde ettiğini ısrarla reddediyordu. Aynı dönemlerde Peker’e olan ilgi de artıyor, çeşitli söyleşilerle ülke gündeminde yer alamaya devam ediyordu.
Bununla birlikte Peker’in adı çeşitli suçlarla anılmaya da devam ediyordu
Bunlardan en dikkat çekeni ise 2001 yılında Ebru ve Işık Balkan kardeşlerin öldürüldüğü olaydı. İddialara göre iki kız kardeş Peker grubunda yer alan bir kişi tarafından öldürülmüştü. Ancak soruşturma sırasında iki yeni katil zanlısı ortaya çıktı. İlerleyen dönemde ise bu iki kişinin Peker grubunun zorlaması ile cinayetleri üstelendikleri iddia edildi. Ayrıca davaya bakan hâkim ile Sedat Peker arasında bir bağlantı olduğu da iddia ediliyordu. Peker’in ilerleyen dönemlerde de sık sık çeşitli suçlarla anılacaktı…
Ooo! Herkes Burada: 2000’li yıllarda pek çok ünlü sima ile yakın ilişkiler kurdu
Bu yakın ilişkilerin en önemli göstergesi ise Peker tarafından kurulan “Öztürkler” isimli bir internet sitesinin açılış töreniydi. Açılışa sanat, siyaset, spor ve iş dünyasında çok sayıda ünlü katıldı…
2004 yılında “Kelebek Operasyonu” olarak kayıtlara geçen operasyonda Sedat Peker, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, hürriyetinden yoksun bırakmak ve evrakta sahtecilik gibi çeşitli suçlardan toplam 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı
Bu dava Peker’in ekonomik gücünün büyüklüğünün hem de başta siyaset olmak üzere çeşitli çevrelerle kurduğu ilişkilerin açığa çıkmasına neden oldu.
Kelebek davası nedeniyle hapiste olduğu sıralarda Ergenekon davası kapsamında da terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılandı
Ergenekon davasının fiilen çöktüğü tarih olan 2014’te ise tahliye edildi. Yaklaşık 10 yıllık cezaevi döneminin ardından Peker için yeni bir dönem başlamış oldu.
Sedat Peker 2015 yılından sonra iktidar partisi için oy istediği mitingler düzenlemeye başladı
2015’ten itibaren Sedat Peker’in iktidar partisi ile yakınlaşma süreci başladı. Peker, genel seçimlerde AKP’ye destek vereceğini açıklamıştı. Özellikle iktidara yakın medya kuruluşları Peker’in siyasi açıklamalarına sıklıkla yer veriyordu. 2015 yılı içerisinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Sedat Peker’in bir düğün esnasında sohbet ettikleri görüntü kamuoyuna yansıdı. Sedat Peker, bu görüntüyü kendisinin toplumdaki normalleşme konumu adına önemli bir kırılma anı olarak değerlendirdi. Peker ile AKP arasındaki yakınlaşması seçim dönemine girilmesiyle artarak devam etti. Peker, farklı bölgelerde AKP için oy istediği mitingler düzenliyordu…
Mitinglerde kullandığı ifadeler kamuoyunda büyük tepki topladı
Özellikle de 9 Ekim 2015’te düzenlenen Rize mitingindeki sözleri! Peker burada PKK ile mücadele eden devlet kadrolarından bahsettikten sonra: “Ne zaman ki bu kadrolar yorgun düşerse, vatandaşın kendini savunma hakkı doğarsa, meşru müdafaa hakkı doğduğu zaman; adeta dünyanın şah damarları kesilmişçesine oluk oluk hepsinin kanlarını akıtacağız.” ifadelerini kullandı. Kamuoyunda tepki çeken bu sözlerin üzerinde dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “eski bir MHP’linin düzenlediği bir miting. AK Parti’yle hiçbir ilgisi yok, olamaz da” açıklamasında bulundu. Bunun dışında Peker’in düzenlediği siyasi mitinglerdeki konuşmaları tepki çekmeye devam etti. Peker her fırsatta AKP’ye olan desteğini yineliyor ve muhalif çevrelere yönelik tehditkâr ifadeler kullanıyordu…
Ancak Peker’in iktidar partisiyle arası 2019 yılında açılmaya başladı ve 2020 yılında Türkiye’den ayrıldı
Şubat 2020’deki mesajında üniversite eğitimi ve ticari faaliyetleri sebebiyle yurt dışına çıktığını açıkladı. Aynı dönemde 16 yıldır cezaevinde bulunan Alaattin Çakıcı tahliye edildi. İlerleyen dönemde Peker ve grubuna yönelik bir kez daha geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. Farklı illerde onlarca şüpheli gözaltına alındı. Yapılan aramalarda çok sayıda silah ve mermi ele geçirildi. Yapılan operasyonun ardından Peker’in suç örgütü lideri olmakla suçlandığı bir dava başladı…
Hazırlanan iddianamede “tasarlayarak adam öldürmeye azmettirme,” “suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme,” “tefecilik” ve “silahla kasten yaralama” gibi olaylarla suçlandı
Çok sayıda sanığın yer aldığı davada, Sedat Peker hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 262 yıl 8 aydan 392 yıl 4 aya kadar hapis cezası istendi.
Kendisine yönelik operasyonun ardından YouTube videoları aracılığıyla yeni bir dönem başlattı
Nisan 2021’deki operasyonlardan kısa süre sonra Sedat Peker tarafından yayınlanan videolar milyonlara insan tarafından izlendi. Peker, kendisine ve ailesine saygısızlık yapıldığını ve kendisine geri dönüş için söz verildiği halde tutulmadığını öne sürdü. Peker, YouTube videolarında giderek daha sert bir dil benimsedi. Ve iktidar çevrelerini hedef alan yayınlar yaptı. Ancak videolar, 10. bölümün ardından sona erdi. İddiaya göre, Peker’in yaşadığı Birleşik Arap Emirlikleri, Peker’e bir “yayın yasağı” getirmişti. Ancak Peker, iktidar çevrelerini hedef alan ve çeşitli ifşalara yer verdiği iddialarını Twitter hesabı üzerinden aktarmaya devam etti.
Cinayet, rüşvet, yolsuzluk…
Peker sosyal medya hesaplarında yaptığı açıklamalarda siyaset ve iş dünyasından çok sayıda kişiyi ciddi suçlarla itham etti. Ayrıca Peker’in iddialarında bazı gazetecilerin de adı geçiyordu. Bununla birlikte Sedat Peker bu açıklamalarında geçmiş dönemlerde kendisi tarafından işlenen bazı suçları da itiraf ediyordu. Peker’in sosyal medya üzerinden yaptığı bu açıklamalar toplumun büyük kesimi tarafında büyük bir ilgiyle takip edildi. Çünkü açıklamalarda pek çok farklı kesimden insanın yer aldığı büyük bir rüşvet ve yolsuzluk ağının varlığı iddia ediliyordu! Bu süreçte pek çok kişi hakkındaki iddiaları reddetti. Ancak bu iddialar sonrasında işlerinden ayrılan veya görevlerinden alınan kişiler de oldu. Yine bu süreçte bazı muhalefet partileri Peker’in iddiaları üzerinde suç duyurusunda bulundu. Buna karşı bazı isimler ise Peker’e karşı dava açtı. Tüm bunların ötesinde, Peker’in iddialarının yeterince araştırılmadığı ve yargının bu olaylar hakkında tepkisiz kaldığı iddiaları nedeniyle toplumun büyük bir bölümü yaşanan olaylara tepkiyle yaklaşıyor.
Kaynak: 1