Kalifiye kötümser, 1920 Amerika’sının ‘ressamı’, hayat arkadaşı Zelda’sından hayat boyu muzdarip, alkolik ama yine de Hemingway’i kıskandıran adam. 44 Yaşında müzmin sağlık rahatsızlıklarına yenilmiş, Muhteşem Gatsby’nin muhteşem yazarı Fitzgerald hakkında muhtemelen bilmediğiniz ve bizim de Radikal ve History‘den öğrendiğimiz pek bilinmeyen on gerçek.
1. “Bana bir kahraman gösterin, size bir trajedi yazayım”
Francis Scott Key Fitzgerald 1896’nın Eylül ayında St. Minnesota’da doğdu.
İsmini de 1812 Savaşı sırasında Amerikan Ulusal Marşı’nı (Yıldız Bezeli Sancak) yazan, yazar ve avukat, Francis Scott Key’den aldı. Marşın yazarı Scott Key, Fitzgerald’ın uzaktan akrabasıdır aslında. Kendisinin de bu akrabalığın üzerinde durduğu bilinir. Bir defasında; Key’in bir heykelinin önünden sarhoş bir halde geçerken arabasından inerek çalılıkların ardına saklanıp, arkadaşına “Frank’in beni böyle görmesine izin vermeyin!” diyerek bağırmış.
2. “18 yaşımız kanatlarımızın üstünden baktığımız tepeler, 45 yaşımız ise içine saklandığımız mağaralar gibidir.”
Fitzgerald çok okuyan, yazmak konusunda ki yeteneklerini de erkenden gösteren bir gençti ancak çok iyi bir öğrenci sayılmazdı. Okulunu geçirecek kadar notu bile güçlükle alıyordu. Üniversite hayatında da dersleri sıkılıkla asan bir öğrenciydi. Anlatım gücü ve dile hakimiyeti çok üst seviyelerde olsa da, imlası bir o kadar kötüydü. Bu kusuru, disleksi hastası olma ihtimali düşündürecek kadar şaşırtıcıydı
3. “Bir şey söylemek istediğin için yazmazsın. Söyleyecek bir şeyin olduğu için yazarsın.”
1917’de Amerika Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde Fitzgerald üniversitesini bıraktı ve orduya katıldı. Eserlerinin bir kısmını da savaşta öleceği korkusuyla, edebi bir miras bırakabilmek için, bu sıralarda yazdı. Savaş alanlarını hiçbir zaman görmeyen yazar, “The Romantic Egoist” adını verdiği kitabını yazdı. Daha sonra bu kitabının üstünde biraz değişiklik yaparak “Cennetin Bu Yanı” adını verdiği bu kitabıyla çok satanlar listesine girer.
4. “Erkek ya da kadın, bir başkasının kişiliğinde yok olmamaya dikkat et.”
Cennetin Bu Yanı basıldıktan kısa bir sonra Zelda ile evlendi Fitzgerald. Güzel ve ne yapacağı pek belli olmayan Zelda, yazarın romanlarında sıklıkla yer verdiği yeni jenerasyon flapper kızları için önemli bir esin kaynağı olur. Zelda toplum içinde sigara ve içki içen, müstehcen espriler yapan; başarılı bir ressam, dansçı ve yazar olarak 20. yüzyıl Amerika’sı için çağdaş ve beğeni toplayan bir kadındı. Çiftin modaya yakın ilgileri, alkolle dolu hayatları onları edebiyat dünyasının hayranlık uyandıran çifti haline getirdi. Ne yazık ki bu ihtişamlı hayatları 1930’larda son buldu. Alkolizmin pençesinde ve yazmakta güçlük çeken Fitzgerald geçim kaynağını kaybetmiş; Zelda’ysa eski ihtişamlı hayatlarını terk etmek istemiyordu. Sinir krizleri geçirerek hayatının bundan sonrasını sık sanatoryum ziyaretlerinde tüketen Zelda, Fitzgerald için büyük umutsuzluklara sebep oldu.
5. “Birinci bir sınıf zekanın göstergesi, birbirine karşıt iki görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir.”
Yazma tutkusunun garip bir örneğidir Fitzgerald. 1919 ve 1937 yılları arasında geçen ömrünü, kariyer çalkantılarını detaylı bir şekilde not etti Fitzgerald. Bunları çoğu yayımlanan çalışmalarıyla alakalı gelirleri kaydettiği bir tür muhasebe kaydı gibi olsa da, “Outline Chart of My Life” adlı kısımda doğumundan beri yaptıklarının ay ay kaydı tutulmuştu. İlk kelimesi olan “up”dan, 13 yaşında ki boyuna (160) kadar her şey kaydedilmişti. Zelda’ya aşık olduğu tarihi 7 Eylül 1918 olarak kaydetmiştir mesela bu defterde.
6. “Olduğu gibi yaşamak istemiyorum. Önce aşık olmak ve sonra tesadüfen yaşamak istiyorum.”
Parlak dönemlerinde küçük bir servet kazanıyor olsa da asla bir evi olmadı Fitzgerald’ın. Tüm hayatını kiralık evlerde ve otellerde geçirdi. Sadece 1920 ve 40 arasını bile New York, Connecticut, Minnesota, Long Island, Paris, Fransız Rivierası, Roma, Los Angeles, Delaware, İsviçre, Baltimore, ve Kuzey Carolina gibi birbirinden farklı yerlerde yaşadı. Bunun sebeplerinden birisi Zelda’yla içine girdiği bol partili ve gürültülü hayattan kaçarak yazmak istemesi, diğeriyse Zelda’nın hastaneye kaldırdığı yerlere yerleşmesiydi.
7. “Birbiriyle çelişen iki düşünceniz varsa, güzel bir roman yazabilirsiniz.”
Maço Hemingway ve kibar Fitzgerald çok farklı karakterlerin garip bir arkadaşlığı gibi görünse de iki yazar bir barda tanıştıkları 1925’den sonra hemen dost oldular, hatta Zelda’yla yaşadığı özel sorunlarda bile Hemingway’den yardımına başvurdu Fitzgerald (Zelda bir Fitzgerald’a hiçbir kadını istese bile tatmin edemeyeceğini söylemişti. Bunu Hemingway’e anlatan Fitzgerald, yine Hemingway’in önerisiyle penis boylarını kıyaslamışlar; Fitzgerald bununla da ikna olmayınca paris müzelerinde ki tüm heykelleri gezdirerek ikna etmeye çalışmış Hemingway) . Hemingway’in Zelda’dan nefret etmesi iki yazarın aralarını da açmış. Hemingway sürekli olarak Zelda’nın deli dolu olduğunu ve çıkardığı sorunlarla Fitzgerald’ın yazmasına engel olduğunu söylüyordu. Bu gerilim iki edebiyat devinin yollarını ayırdı daha sonra ki zamanlarda.
8. Muhteşem Gatsby Fitzgerald’a sadece 1200 dolar kazandırabildi
T.S Elliot gibi devlerden büyük övgüler alsa da, baş yapıtı Muhteşem Gatsby tam bir fiyasko oldu Fitzgerald için. Yazarın yaşadığı dönemde asla bir başyapıt olamadı kitap. Hatta ilk iki romanının satış rakamlarına yaklaşmıyordu bile satılan kitaplar (20 binin biraz üzerindedir dönemde ki tüm satış). O dönem alelacele yazdığı Saturday Post’da çıkan kısa hikayelerinden bile daha fazla kazanıyordu. Kitabın popüler hale gelmesi İkinci Dünya Savaşı’nda 150 bin kadar kopyanın deniz aşırı Amerikan askerlerine gönderilmesiyle başladı. Bu sayede Muhteşem Gatsby en sevilen Amerikan romanları arasına girer. Şimdiyse her sene 500 bin kopya satıyor bu şaheser.
9. “Ne zaman, birini tenkide davranacak olursan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!”
Kariyerinde yaşadığı inişli çıkışlı dönemler Fitzgerald’ı çok yıprattı. Alkolü bırakma çabaları ve Zelda’nın hastane masraflarını karşılayabilmek için Los Angeles’a yerleşerek Hollywood’da şansını denemek isteyen Fitzgerald MGM adında ir film stüdyosunda çalışmaya başladı. İki sene boyunca başkalarının yazdığı senaryolar üzerinde çalışan yazarın kendi senaryoları hiçbir yerde kabul edilmedi. Yalnızca 1939’da çekilen “Three Comrades” filmin senaryosunu kabul ettirebilmişti.
10. “Yeni aşk kelimeleri ve yeni öğrenilen incelikler sonraki sevgiliye saklanıyor.”
1940’ta “The Love of Last Tycoon” adlı kitabını yazmaya başladı. Bu kitanı Hollywood deneyimlerden ilhamla yazıyordu. Aynı dönemde borç içindeydi ve ayık kalmakta da zorlanıyordu ama yine de üzerinde çalıştığı kitabın baş yapıtı olacağına inanıyordu. Zelda’ya yazdığı bir mektupta kitabının diğer hiçbir şeye benzemeyeceğini, bunu kendisinden uranyum çıkarır gibi çıkardığını belirtti. Ne yazık ki bundan bir ay sonra geçireceği kalp krizi hayatının nihayeti olacaktı Fitzgerald’ın. 44 Yaşında romanını tamamlayamadan veda etti hayata Fitzgerald. Bir sene sonra yarım haliyle yayımlandı kitabı ve tamamlanmış yarım bir kitap olmasına rağmen eleştirmenlerin çoğu Fitzgerald’ın en iyi eserini verdiği konusunda hem fikir oldular.
Bonus: Muhteşem Gatsby Soundtrack