Ana sayfa » Yaşam » Daha Fazla Saygı Görmek İstiyorsanız Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken 7 Cümle
Daha Fazla Saygı Görmek İstiyorsanız Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken 7 Cümle
Sürekli özür dilemek, kendinizi küçümsemek veya pasif davranmak size “nazik” bir insan görünümü verebilir. Ama uzun vadede bu davranışlar özgüveninizi sarsar, sizi ciddiye alınmayan biri hâline getirebilir.
Hayat bazen bir sahne gibi: Repliklerimiz hazır, rollerimiz belirlenmiş gibi davranıyoruz. Oysa ne söylediğimiz, nasıl söylediğimiz ve hatta bazen ne söylememeyi tercih ettiğimiz bile insanlar üzerinde bıraktığımız etkiyi baştan sona değiştiriyor. Düşünsenize, bir cümleyle sizi biri ciddiye alırken, başka bir cümleyle bir anda görünmez olabiliyorsunuz! Üstelik bunu çoğu zaman fark etmeden yapıyoruz. Özellikle de nazik olmaya çalışırken kendimizi küçültüyoruz. Bir şey sormadan önce defalarca özür diliyor, fikrimizi söylerken hemen arkasına “Yanılıyor olabilirim ama…” gibi savunma cümleleri ekliyoruz. Kulağa tanıdık geliyor değil mi? İşte bu yazı tam da bu yüzden burada! Daha fazla saygı görmek, özgüven sahibi biri gibi iletişim kurmak ve kendimizi gerçekten ifade edebilmek istiyorsak, bazı kelimeleri hayatımızdan nazikçe ama kararlı bir şekilde emekli etmemiz gerekiyor. Gelin birlikte, fark etmeden kendimizi sabote ettiğimiz o masum görünen ama etkili cümlelere göz atalım ve onların yerine geçebilecek güçlü alternatifleri keşfedelim. İşte daha fazla saygı görmek istiyorsanız hayatınızdan çıkarmanız gereken cümleler…
1. “Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim ama…”
Bakın, bazen özür dilemek elbette gerekir. Ama işin püf noktası şu: Gerçekten bir hata yapmadığınız hâlde, sırf bir şey söylemek ya da sormak istediniz diye hemen özür dilemek… Bu sizi daha konuşmaya başlamadan küçültür. Örneğin, bir e-postaya ya da mesajınıza “Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim” diyerek başlıyorsanız, aslında karşınızdaki kişiye “Ben önemsizim, burada olmam bile biraz sorun” demiş oluyorsunuz farkında olmadan.
Ama unutmayın, bir şey söylemek ya da sormak istemeniz son derece doğal. Bunun yerine şöyle diyebilirsiniz:
“Merhaba, bir dakikanızı alabilir miyim?”
Bu çok daha samimi, doğrudan ve saygılı bir yaklaşım. Hem sizi güçsüz göstermiyor, hem de karşı tarafın ilgisini daha açık şekilde talep etmiş oluyorsunuz.
Dr. Harriet Lerner’ın dediği gibi, sırf reddedilmekten veya çatışmadan kaçınmak için her seferinde “üzgünüm” demek, özgüveninize zarar verir. Siz kendinize ne kadar güvenirseniz, insanlar da sizi o kadar ciddiye alır.
2. “Bu saçma bir soru olabilir ama…”
Bu cümleyi kurduğunuz anda, karşınızdakine sizi ciddiye almaması için bir bahane vermiş oluyorsunuz. Kendinizi daha soru sormadan küçümsemeye başlıyorsunuz. Oysa soru sormak aklın göstergesidir! Merak etmek, gelişmek ve öğrenmek için en doğal yoldur. Susan Cain’in de vurguladığı gibi, merakımızı özgürce ifade etmeliyiz.
Şöyle demek çok daha güçlü değil mi?
“Bir sorum var, bu nasıl çalışıyor acaba?”
Bu ifade sizi küçük düşürmez; aksine, öğrenmeye açık, kendinden emin biri gibi gösterir. Akıllı insanlar soru soranları sever, çünkü bu onların da düşünmesini sağlar!
“Deneyeceğim” dediğinizde, karşınızdaki kişi bunu çoğu zaman şöyle algılar: “Emin değil, belki de yapmayacak.” Yani bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, sorumluluğu tam olarak üstlenmemiş oluyorsunuz.
Yoda ne demişti?
“Yap ya da yapma. Denemek diye bir şey yoktur.”
Ve haklı! Eğer bir şeyi yapabileceğinizi düşünüyorsanız, o zaman şöyle söyleyin:
“Bunu yapacağım.”
Bu kararlılık hem güven verir hem de sizi daha profesyonel gösterir. Ama eğer gerçekten yapamayacaksanız, dürüst olun:
“Şu anda buna zaman ayıramayabilirim.”
Bu netlik, sizi güvenilir ve dürüst biri yapar. Kimse her şeyi yapamaz, önemli olan bunu açıkça ifade edebilmek.
4. “Sen nasıl istersen öyle olsun”
Pasif kalmak, çatışmadan kaçınmak için kolay bir yoldur. Ama sürekli olarak kararları başkalarına bırakmak, “Benim fikrim yok” ya da “Ben karar veremem” gibi algılanabilir. Bu da sizi geri planda bırakır. İnsanlar fikir sunanları sever, fikir yanlış olsa bile! Çünkü bu bir katılım göstergesidir. İş ortamında da özel hayatta da “sessiz kalmak” bazen bastırılmış öfkeye bile yol açar. “Kimse beni dinlemiyor” diye hissetmeye başlarsınız.
Peki ne yapmalı?
“Ben şu seçeneği daha mantıklı buluyorum, siz ne dersiniz?”
Bu yaklaşım sizi hem düşüncesini dile getiren biri yapar hem de karşı tarafla ortak karar alma sürecine davet eder. Hayatınızdan çıkarmanız gereken cümleler yazımıza devam ediyoruz.
5. “Sadece şunu söylüyorum…”
Şöyle düşünün: Bir cümle kurdunuz, fikrinizi ifade ettiniz ve ardından “Sadece şunu söylüyorum…” diye eklediniz. Neden? Çünkü biraz çekindiniz mi, tepki almaktan korktunuz mu? Belki de farkında bile olmadan söylediniz. Ama işin aslı şu: Bu ifadeyle aslında kendi düşüncenizin arkasında durmadığınızı göstermiş oluyorsunuz. Sanki “Ben sadece öylesine söylüyorum, aman üstüme gelmeyin” demek gibi bir şey bu. Halbuki bir fikriniz varsa ve bunu dile getiriyorsanız, onun arkasında durmak en güzeli. Bu sizi daha net, daha özgüvenli gösterir.
Daniel Goleman’ın dediği gibi, iletişimde netlik ve özgüven, başkalarının sizi nasıl gördüğünü direkt etkiler. Kısacası, lafı dolandırmadan söyleyin. Ama tabii ki sertleşmeden, sakin ve mantıklı bir dille.
Mesela şöyle diyebilirsiniz:
“Benim gözlemlediğim şu, ve böyle düşünmemin nedenleri de şunlar…”
Bu şekilde hem fikrinizi net ortaya koyuyorsunuz hem de karşı tarafı diyaloğa davet ediyorsunuz. Yani ne “sert” ne “çekingen” bir duruş.
6. “Yanılıyor olabilirim ama…”
Şunu kabul edelim: Hepimiz zaman zaman yanılırız. Ama daha konuşmaya başlamadan “Yanılıyor olabilirim ama…” demek, o fikri baştan baltalıyor. Henüz kimse bir şey dememişken siz kendinizi savunmaya geçiyorsunuz. Neden? Bu tür ifadeler, özgüven eksikliği gibi algılanabilir. İnsanların sizden beklediği mükemmeliyet değil, samimiyet ve açıklık. Fikrinizi söyleyin, ama bunu “özür diler gibi” yapmayın.
Peki ya farklı bir bakış açısına açıksanız? Harika! O zaman şöyle söyleyin:
“Benim anladığım bu şekilde ama farklı düşünüyorsanız duymak isterim.”
Bu hem kendinize güveniniz olduğunu gösterir hem de karşınızdakine değer verdiğinizi. Üstelik diyaloğun önünü açar, savunma duvarı örmeden…
7. “Sorun değil”
Bu, farkında olmadan hepimizin yaptığı bir şey. Biri “Teşekkür ederim” dediğinde otomatik olarak “Sorun değil” diyoruz. Oysa bu ifade, yardım etmenin aslında bir “sorun” olabileceğini ima eder. Sanki “Senin için yaptım ama çok da önemli değil” havası var.
Oysa “Rica ederim” ya da “Memnuniyetle” dediğinizde, hem yardım etmekten memnun olduğunuzu gösterirsiniz hem de o kişiyi küçük bir nezaketle onurlandırırsınız. Ve bu küçük farklar, insan ilişkilerinde gerçekten büyük etkiler yaratır.
Tony Robbins’in çok güzel bir sözü var:
“Başkalarıyla ve kendimizle kurduğumuz iletişim, hayat kalitemizi belirler.”
İşte tam da bu yüzden kullandığımız kelimeler önemli. Teşekküre karşılık “Rica ederim” demek, yalnızca bir kelime değil; aynı zamanda bir tavır, bir nezaket göstergesi. Hayatınızdan çıkarmanız gereken cümleler yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: