Ahlaki değerlere aykırı olsa da tarih boyunca neredeyse bütün kültürlerde çocuklar askeri kampanyalarda kullanıldılar. Bazen bu çocuklar doğrudan sıcak çatışmanın ortasında kaldı. Bazen casus, haberci, seks kölesi ya da hizmetçi oldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler çocuk askerler konusunda önlemler alsa da bugün çocuk savaşçılar Afrika kıtasının kronikleşmiş sorunu olmaya devam ediyor. Sadece Afrika’da değil Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinde de çocukların istismar edilmesine göz yumuluyor. Peki bu çocuklar savaş meydanlarına nasıl gönderildi? Gelin tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım.
1. “Sert etli” çocuklar
Antik Yunan şehri Sparta, kendi döneminin askeri süper gücüydü. Bu şehirde yaşayan çocuklar, çok erken yaşlarda ailesinden alınır ve savaş için yetiştirilirdi. Sparta’da doğan bir erkek bebek, doğumundan kısa bir süre sonra “müfettişler konseyi” tarafından değerlendirilirdi. Çocuğun fiziksel özellikleri asker olmaya elverişli değilse şehrin yakınlarındaki bir yamaca bırakılır ve terk edilirdi. Ancak “sert etli” şanslı çocuklara yaşam hakkı verilirdi. Bu çocuklar yedi yaşındayken ailelerinden koparılarak “agoge” isimli askeri eğitim planına dahil edilirdi. Daha sonra 12 yaşına gelene kadar sıkı bir askeri eğitimden geçerlerdi. Pratik açıdan bakıldığında, çocuklar ne kadar eğitilirse eğitilsin ağır silahları kullanacak kadar güçlü değillerdi. Bu nedenle çocuk askerler, daha kıdemli savaşçılar için kalkan taşımak gibi sıradan işlerle ilgilendiler. Ortalama 20 yaşına ulaşan gençler ise devletin askeri olarak ağır silahları kullanmaya başladılar.
2. Tanrının korkusuz çocukları
1212 yılında Avrupa’nın dört bir yanından yaklaşık 30.000 çocuk bir araya gelerek Kudüs’e doğru yürümeye başladı. Ancak gerçekler, mitoloji ve tarihi kaynakların eksikliği nedeniyle gölgelenmiş durumda. Bu çocukların amacı Müslümanları barışçıl bir yolla Hıristiyanlığa döndürmekti. Hikayenin 13. yüzyıla kadar uzanan versiyonları, Kudüs yürüyüşünün çocuk liderlerinden bahsediyor. Bu liderlerden biri, İsa tarafından ilahi misyona liderlik etmesi için seçildiğine inanan Fransız Cloyes’li Stephen’dı. Stephen yol boyunca mucizeler yaratacağını söyleyerek etrafına pek çok mürit topladı. Kıtanın dört bir yanından binlerce çocuk Haçlı yemini ederek onun yanında davaya katıldı. Ne yazık ki onların görevleri felaketle sonuçlandı. Çocuklar Akdeniz’e ulaştığında, bir kısmı Tunus’a götürüldü ve köle olarak satıldı. Diğer kısmı ise gemilerinin batması sonucu hayata veda etti. Yine de onların manevi arayışı Avrupa’nın ilk gençlik hareketi olarak kabul ediliyor.
3. Asil savaşçılar
Orta Çağ Avrupası’nda çocuk askerlerin varlığı oldukça sıradan bir durumdu. Yedi yaşına gelen soylu çocuklar ailelerinin evinden ayrılarak başka bir aristokrat ailenin yanına yerleştirilirdi. Her ne kadar çocuklar asil bir aileden geliyor olsa da yeni mülkün sahibine hizmet ederek görev bilinci aşılanmaktaydı. Bu hizmetin karşılığında çocuklar, askeri eğitim alır ve ata binmeyi öğrenirdi. Asil savaşçılar, ev sahibinin liderliğinde mızrak tutmayı öğrenir ve atış talimi yaparlardı. Çocuklar esas olarak küçük yardımcı roller üstlenmişti. Ancak bir kuşatma durumunda, kaleyi nasıl savunacaklarını bilmeleri gerekiyordu. Fiziksel durumları nedeniyle ağır silahları kullanamıyorlardı. Bu da bir çocuğun savaşta kendini savunamayacağı anlamına gelirdi. Yine de asil savaşçıların büyük bir kısmı sıcak çatışmada bulunmak zorunda kaldı. Ancak askeri eğitimlerine rağmen, savaş esnasında çocukları hedef almak ahlaki açıdan kötü bir davranıştı. Örneğin 1415’teki Agincourt Savaşı’nda Fransız ordusu çocukları öldürdüğü için, V. Henry’nin misilleme yapmak adına Fransız tutsakların boynunu kestiği rivayet edilir.
4. Osmanlı’nın yeniçerileri
14. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları genişlemeye başladıkça, 8-18 yaş aralığındaki gayrimüslüm çocuklar alınarak eğitilmeye başladı (devşirme sistemi). Yeni ve seçkin bir askeri sınıfın mensubu olan bu çocuklar, ailelerinden alındığı an sünnet edilirdi. Yeniçeri olarak adlandırılan bu çocuklar padişahların kişisel kölesiydi. Türk kültürünü öğrenmesi için Müslüman bir ailenin yanına yerleştirilir ve sıkı bir askeri eğitimden geçerdi. Eğitimini başarıyla tamamlayan yeniçeriler, padişahın en yakın korumasını oluşturuyordu. Sefer sırasında padişahın merkez ordusunda olan bu askerler, çatışma esnasında padişaha kalkan oluyorlardı. Yeniçeriler kırmızı bir üniforma giyerdi ve düzenli olarak maaş alırlardı. Bu nedenle askeri birlikten kaçan yeniçerilerin sayıları oldukça azdı. Yeniçeriler, İstanbul’un fethinden Mohaç Savaşı’na kadar tüm büyük seferlerde kullanıldı. Esaret altındaki yaşamlarına rağmen, birçoğu Türklerin dahi ulaşamadığı yüksek rütbeler aldı. Bu nedenle aileler, kendi istekleriyle çocuklarını yeniçeri ocağına gönderiyordu.
Ayrıca bu içeriğimiz ilginizi çekebilir:
Tarihin Gizli Kalmış Karakterlerinden Biri: Viyana’da Unutulan Osmanlı Yeniçerisi Ali
5. Toz maymunu
İngiliz Kraliyet Donanması, toz maymunu terimini ilk defa 17. yüzyılda kullanmaya başladı. Denizciliğin altın çağında genç erkekler savaş gemilerinde topçu silahlarını kullanmak için işe alınıyordu. Görevleri, geminin ambarından güverteye barut taşımaktı. Fakat onların görevi oldukça tehlikeliydi. Silah yanlış ateşlenirse kızgın demir ve dev kıymıklar çocukların vücuduna saplanıyordu. Toz maymunları olarak isimlendirilen bu çocuklardan geriye trajedi içeren pek çok hikaye kaldı.
6. Davulcu çocuklar
Uzun tarihi geçmişine rağmen, davulcu çocuklar 19. yüzyıl Amerikan İç Savaşı’yla eş anlamlı hale geldi. Davullar, 19. yüzyılda askeri kamplarda ve savaş alanlarında etkili bir iletişim aracı olarak kullanılmaktaydı. Davulcu çocukların düzinelerce davul çağrısı öğrenerek askerleri yönlendirmeleri bekleniyordu. Her çağrı, belirli bir görevi ifade ediyor ve askerler bu çağrılar doğrultusunda hareket ediyordu. Çocuklar bu kritik görevin yanı sıra sağlık personeline asistan olarak da hizmet ediyordu. Ağır yaralanan askerlerin ampütasyonları sırasında çocuklardan askeri zapt etmeleri bekleniyordu. Bazen de kopmuş uzuvları kamp alanından uzaklaştırma gibi dehşet verici görevler üstleniyorlardı.
7. Genç Tommy’ler
Birinci Dünya Savaşı sırasında 12-13 yaşlarındaki İngiliz çocuklar yaşları hakkında yalan söyleyerek orduya katıldılar. Boy Scouts, Sea Scouts ve Girl Guides gibi İngiliz gençlik hareketleri, ulusun çocuklarını eğiterek onlara hayatta kalma becerisini öğretiyordu. Birçok çocuk gönüllü askerlik hizmeti vermek için yalan söylüyor ve orduya katılıyordu. Aslında savaş bakanı Lord Kitchener’de çocukların yaşları konusunda yalan söylediğinin farkındaydı. Yine de Birinci Dünya Savaşı sırasında orduya kayıtlı 250.000 İngiliz askeri, yasal yaş sınır olan 19’dan küçüktü. Tanınmış en genç asker, Somme Savaşı’nda görev yapan 12 yaşındaki Sidney Lewis’ti. Başka bir çocuk asker olan 13 yaşındaki George Maher, ağır bombardıman sırasında ağlarken bulundu ve gerçek yaşı ortaya çıktı.
8. Hitler’in son umudu
Naziler, genç Alman erkek ve kızlarını Nazi ilkelerine göre eğitmek için Hitler Gençliği kulübü altında topladı. Bu gençler siyasi programlarının bir parçası olarak askeri eğitimlere katıldı. Ancak bu eğitimler sınırlıydı. Eğitimler sırasında sadece el bombası atmayı, siper kazmayı ve dikenli tel makaralardan kaçmayı öğrendiler. II. Dünya Savaşı’nın son aylarında Hitler Gençliği’ne savaşa katılmaları emredildi. Ancak çocuklar oldukça deneyimsiz ve hazırlıksızdı. Çocuk askerler sadece yarım günlük bir eğitim aldıktan sonra SS üniformaları giyerek Sovyet güçleriyle savaşmaya gönderildi. Trajik bir şekilde bu çocukların tamamı, savaşın kaderi belli olduktan sonra cepheye gönderilmişti. Başka bir ifadeyle Hitler Gençliği, göz göre göre ölüme gönderildi.
9. Yeni silahlar, yeni çocuk savaşçılar
Çocuk askerler tarih boyunca savaş meydanlarında görevler üstlenmişti. Ancak fiziksel özellikleri nedeniyle ağır silahları kullanamıyorlardı. AK-47 ve M-16 gibi görece küçük, hafif ve daha az geri tepme özelliğine sahip silahların icat edilmesi, çocukların “ölümcül” görevler üstlenmeleriyle sonuçlandı. Soğuk Savaş, bu eğilimin üst noktaya ulaştığı bir dönem oldu. Özellikle 1980’li yıllarda El Salvador’da acımasızca çocuk askerler kullanıldı. Hükümet birlikleri ve isyancı FMLN (Farabundo Martí Ulusal Kurtuluş Cephesi) arasındaki çatışmalar, çocukların kaçırılması ve tecavüz edilmesiyle sonuçlandı. Her iki taraf da insan gücünü artırmak için çocuklardan faydalanıyordu. FMLN’nin beşte birinden fazlasının çocuk olduğu, hükümet güçlerinin de yüzde sekseninden fazlasının 18 yaşın altında olduğu biliniyor. Başka bir ifadeyle El Salvador’da çocuklar çocuklara karşı savaşıyordu. FMLN, henüz 8-9 yaşındaki çocukları askere almak için köylere ‘çocuk birlikleri’ göndererek onları birliğe dahil ediyordu. Hükümet güçleri ise, sadakatlerini ‘kanıtlamak’ için çocuklardan kendi aile üyelerini öldürmelerini veya yaralamalarını istiyordu.
10. Afrika’daki son çatışmalarda kullanılan çocuk askerler
Afrika’daki silah tüccarları, çeteler, milisler ve hükümetlerin hepsi, çocukları saflarına katmak için acımasız yöntemler izledi. Uzi ve AK-47’lerle donanmış çocuklar, BM barış güçlerine karşı savaşmak, toplumu yağmalamak ve suçlulara zulüm yapmak için kullanıldı. Çocuklar ayrıca FDLR (Ruanda’nın Kurtuluşu için Demokratik Güçler) tarafından 1994 yılında geçekleşen soykırımda görev aldı. Sadece 100 gün içinde 800.000 insanın katledildiği bu soykırımda çocukların masumiyeti kısa bir sürede yok olmuştu. Hepsinin gözleri fal taşı gibi açılmış; acı, ıstırap, korku ve nefretle çığlık atıyorlardı.