Aşkı ifade etmek için sanattan daha güçlü bir araç, masum bir öpücükten daha güçlü bir eylem var mı? Elbette bu sorunun yanıtı kişiden kişiye göre değişebilir. Ancak aşkın, öpücüğün ve sanatın yan yana gelmesi herhalde hiç kimseyi şaşırtmayacaktır. İşte tam da bu sebeple sanat tarihi bazı ölümsüz öpücüklerle dolu! Kimi zaman yetenekli bir heykeltıraşın kimi zaman dahi bir ressamın hayal gücünün ürünü olan öpücük temalı eserler aynı zamanda aşkın en etkileyici dışa vurumu. İşte Kırda Dans’tan Âşıklar’a, sanat tarihindeki en ünlü 9 öpücük.
1. Cupid’in Öpücüğü ile Yeniden Canlanan Psyche – Antonio Canova
Heykel sanatının en önemli isimlerinden İtalyan heykeltıraş Antonio Canova 1793 yılında Roma mitolojisindeki aşk tanrısı Cupdi ile insana dönüşen tanrıça Psyche’nin aşkını olabilecek en gerçekçi fakat bir o kadar da romantik şekilde anlatmak istedi, benzersiz yeteneği ve sınırsız hayal gücüyle işe koyuldu!
İşte Cupid’in Öpücüğü ile Yeniden Canlanan Psyche isimli heykel bu şekilde ortaya çıktı. Romantizm akımının karakteristik özelliklerinin rahatlıkla görülebildiği heykel, Roma mitolojisindeki en büyük aşklardan birini, çok küçük bir anı merkezine alarak anlatıyordu. Psyche’nin Roma aşk tanrısı Cupid’in öpücüğüyle yeniden canlandığı anı tasvir eden heykel, neoklasik dönemin başyapıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Cupid’in Öpücüğü ile Yeniden Canlanan Psyche, bugün Fransa’nın başkenti Paris’teki ünlü Louvre Müzesinde sergileniyor.
2. Öpücük – Francesco Hayez
Sanat tarihi çok sayıda ünlü “öpücük” ile dolu. İşe İtalyan ressam Francesco Hayez’in aynı isimli eseri de bu yapıtlardan biri. Orijinal versiyonu 1859 yılında Kont Alfonso Maria Visconti’nin siparişi üzerine yapılan yağlı boya resim, İtalyan romantizminin en başarılı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bununla birlikte bazı uzmanlar; resimdeki erkeğin savaşa katılmak üzere sevgilisine veda eden bir asker olduğunu, dolayısıyla resmin İtalya’nın birleşme yıllarında oldukça önemli hale gelen vatanseverlik kavramına da gönderme yaptığını ileri sürüyor. Bu ünlü öpücük, günümüzde İtalya’nın Milano şehrindeki Pinacoteca di Brera Müzesinde sergileniyor.
3. Kırda Dans – Pierre-Auguste Renoir
Sanat tarihindeki en ünlü öpücüklerden biri Fransız ressam Pierre-Auguste Renoir imzası taşıyor. Renoir, faaliyet gösterdiği 19. yüzyılın en başat isimlerinden biri olmasa da empresyonizm akımının güçlü figürlerinden biri olarak hatırlanıyor.
Sanatçının, Paul Lhôte isimli arkadaşı ile Aline Charigot adında bir kadının aşkını tuvale aktardığı Kırda Dans ise tutkulu bir aşkın dışarıdan nasıl göründüğüne dair güçlü bir anlatıyı sanatseverlerle buluşturuyor. Bu ölümsüz öpücüğü Paris’teki Orsay Müzesinde görmek mümkün.
4. Yatakta: Öpücük – Henri de Toulouse-Lautrec
Post-empresyonist Fransız ressam Henri de Toulouse-Lautrec, aşk şehri Paris’in gece hayatını gerçekçi ve samimi şekilde işleyen eserleriyle tanınıyor. İşte, Yatakta: Öpücük isimli tablosu da benzer bir temaya sahip eserlerinden.
Kimilerine göre kompozisyonun merkezinde, sanatçının pek çok eserinde olduğu gibi Parisli hayat kadınları yer alıyor. Bununla birlikte Yatakta: Öpücük, sanatçının kendine özgü fırça darbelerinin ve etkileyici renk kullanımının harika bir örneği olma özelliği taşıyor.
5. Öpücük – Auguste Rodin
Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in 1888-1889 yıllarında tamamladığı Öpücük isimli heykeli, modern sanatın en önemli yapıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Dante’nin İlahi Komedya’sında anlatılan bir yasak aşk öyküsünden ilhamla yapılan ve iki sevgiliyi öpüşürken tasvir eden çalışma bazılarına göre sanat tarihinde romantik aşkı konu edinen en önemli eser.
6. Öpücük – Gustav Klimt
Eserlerinde samimi konuları ele almasıyla ünlü Avusturyalı sembolist ressam Gustav Klimt imzası taşıyan Öpücük, sanat tarihinin en ünlü tablolarından biri. 1907-1908 yıllarında tamamlanan resim, sanatçının karmaşık desenleri ve ince detayları belirgin figürler olarak ele aldığı avangard döneminin izlerini taşıyor.
7. Âşıklar – Rene Magritte
Sanat tarihindeki en ünlü fakat en rahatsız edici öpücük tasviri, sürrealizm akımının önemli birkaç temsilcisinden biri olan Belçikalı sanatçı Rene Magritte’e ait. Âşıklar, yüzleri beyaz bir kumaşla kamufle edilmiş iki aşığın öpüştüğü ana odaklanıyor.
Son derece bariz, fakat bir o kadar da gizli şekilde gerçekleşen bu gizlenme, resmin yumuşak detaylarıyla birleşerek tarifi zor bir uyumsuzluk yaratıyor. Sıkışmışlık ve tecrit hissini yansıtmadaki başarısı ise resmin psikolojik olarak oldukça etkileyici bir kimlik kazanmasına sebep oluyor. Tüm bunlar 1928 yılında tamamlanan Âşıklar’ı, sanat tarihinin en rahatsız edici öpücüğü haline getiriyor.
8. Kucaklaşma – Egon Schiele
Avusturyalı dışa vurumcu ressam Egon Schiele kırılgan, zayıf ve hüzünlü karakterlere yer verdiği resimleri ile hatırlanıyor. Ancak Schiele’nin sanat anlayışını tanımlayabilmek için kullanabileceğimiz başka şeyler de var.
Sanatçı, eserlerindeki hem psikolojik hem de fizyolojik olarak güçsüz ana karakterlere rağmen resimlerini gücünü büyük oranda erotizmden alan enerji dolu yapıtlar haline getirebilmek gibi benzersiz bir yeteneğe sahip. İşte Kucaklaşma da sanatçının bu benzersiz yeteneğinin en önemli ürünlerinden biri.
9. Öpücük Duvarı – Joan Foncuberta
Sanat tarihinin en ünlü öpücükleri listemizdeki son eser, diğerlerine kıyasla oldukça yeni: Öpücük Duvarı! 2004 yılında İspanyol sanatçı Joan Foncuberta tarafından Barselona’da yaratılan eser uzaktan bakıldığında öpüşmekte olan iki dudağın tasvir edildiği bir duvar mozaiği.
Ancak yalnızca esere daha yakından baklanlar, mozaiğin ayrı ayrı küçük fotoğraflardan oluştuğunu fark edebiliyor. Bu fotoğrafların hikâyesi ise hayli ilginç. Mozaik, Barselona halkının sanatçıya gönderdiği “özgürce yaşamak” temalı 4.000 farklı fotoğraf ile oluşturuldu!
Kaynak: 1