Oluşan sanat akımları ve sanatın temsilcileri, dönemin etkisini anlatan tarihin belki de en önemli yapı taşıdır. Diğer yandan sanat akımlarının ortaya çıkışında yönetim şekilleri, sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemeler ve birçok öge de rol oynar.
Bu akımlar kendilerinden önceki akıma da tepki olarak gelişmiş. Mesela Rönesans da denge, sadelik, ölçüler önemliydi. Her şey matematikle anlatılıyordu, kompozisyonlarında bile matematiksel kurallara bağlıydılar. Buna tepki olarak ‘barok’ doğdu ve yeni bir dünya görüşü doğdu.
İşte, döneminde ve hâla konuşulan sanatçıların eserleri hangi sanat akımına aitmiş, paylaşıyoruz…
1. Barok – Rembrandt van Rjin – The Sampling Officials
Sadece barok akımın en(!) önemli temsilcilerinden Rembrandt’ın değil, Hollanda resim tarihinin en önemli grup portresidir bu resim. Resim sipariş üzerine yapılmış, devlet binasında asılacağı yer bile hazırmış. Rembrandt’ı tanıyanlar bilir, onun tek derdi, resimdeki memurların konumu, ne iş yaptığı, nasıl göründüğü falan değil, soldan sızan güneş ışığın en iyi nasıl yansıtılacağıdır. Nitekim resmi 1661’de tamamlamış ve duvarın sol üstüne tarihle birlikte imzasını atmış.
2. Klasizm – Leonardo da Vinci – St. John the Baptist
Klasizm temellerini Rönesans aristokrasisinden alır. Klasizm bir bakıma aristokrasinin akımıdır. Başlıca temsilcilerinde Leonardo’nun St.John (Aziz Yahya) portresi, Mona Lisa kadar ünlü olmasa da, Leonardo’nun bir o kadar çarpıcı olan portresidir. St.John’un yüzündeki gülümse, Mona Lisa’ya göre biraz daha belirgin. Leonardo’nun bu el yukarıda cenneti işaret eden St.John resmi ilk değil, bunu kullanmayı seviyor.
3. Neoklasizm – Jacques Louis David – The Coronation of Napoleon
Fransız ressam David, Fransız Devrimi’nin destekçisi, Cumhuriyetin resmi ressamı ve sanat direktörüydü. Belki hâyâl gücü olmadığından, belki boya parasını bedavaya getirmek istediğinden, belki de gerçekten saray hâllerine hayran olduğundan devletin ressamı olmuştur. Bu incelikli resim yeteneği ile kendi hâyâllerinin de resimlerini yapsaydı bugün adı Da Vinci ve Michelangelo gibi ustalarla anılıyor olurdu. Neoklasisizm örneği olan bu eserinde, 1804 tarihinde Notre Dame Katedrali’nde Napolyon’un eşi Josephine de Beauharnais’e taç giydirdiği töreni resmetmiştir.
4. Empresyonizm – Claude Oscar Monet – Impression : Sun Rise
İşte o resim, izlenimciliğe adını veren, her şeyi başlatan bu resim! Monet, 1869’da başarısız kariyeri, zorlu özel hayatı, bir de üstüne parasızlık derken kendini Seine nehrine atıp, intihar etmişti. Tam bir çöküş! Ölmeyince şansını zorlamaya karar verdi, savaştan kaçıp Londra’ya gitti, Turner onu büyüledi. Paris’e geri döndüğünde sanat tarihini değiştirecek, Fransa’yı resim sanatında yepyeni bir yere taşıyacak dev adımını attı.
5. Kübizm – Pablo Picasso – Las Meninas
Kübizm, sadece resimdeki ögeleri iki boyutta ve geometrik şekiller ile yansıtma değil, aynı zamanda 3 boyut etkisini bir bakışta hem önden hem de profilden yansıtma çabasıdır. Picasso, tarihin en üretken sanatçısıdır, ısınmak için yaktığı resimleri ile sayıyı azaltmasına rağmen, karalamalardan desenlere listelenmiş 19.801 adet eseri var. Azimlidir ama 1911’de arkadaşı Apollinaire ile birlikte Louvre’dan Mona Lisa’yi çaldığı iddiası ile gözaltına alınıp, serbest bırakılmışlığı da var. Las Meninas, Velazquez’e övgü olarak yaptığı serinin sadece bir tanesi.
6. Sürrealizm – Salvador Dali – Atomic Leda
Resimdeki kadını tanımışsınızdır, Dali’nin biricik eşi Gala, resme adını veren Leda karakteri olarak poz veriyor. Leda, mitolojide Sparta tanrıçası olarak geçiyor.Dali’nin Hiroşima’ya atılan atom bombası sonrası sanatında ve sanata yaklaşımında değişiklikler olmuştur. Resimdeki yerleşimi ise Dali, altın oranı göz önünde bulundurarak itinayla yapıyor. Dikkat ederseniz, resimdeki öğeler bir beşgene tam olarak olarak oturuyor. Ve gelelim resmin en önemli özelliğine, hiçbir şey ama hiçbir şey birbirine dokunmuyor. İşte, Dali’nin atom fiziğine yaptığı gönderme ve bu bilginin sanatına konu oluşu gerçekten inanılmazdır.
7. Post-empresyonizm – Vincent van Gogh – The Bedroom
Şüphesiz bizi Van Gogh ile tanıştıran resim, Arles’teki meşhur sarı evinde bulunan bu yatak odasıdır. Theo’ya yazdığı mektupta, resmin en önemli özelliğinin renkleri olduğunu söylemiş. Tek tek anlatmış, duvarlar solgun menekşe, yatak ve sandalyeler taze tereyağı renginde, kapılar lila…
8. Realizm – Gustave Courbet – Desparate Man
Courbet, Fransa’da romantizm akımının gözden düştüğü günlerde, realizm akımında resimler yaparak parlayan ve resim sanatına yeni bir yön veren bir ressam, aynı zamanda da bir düşünce adamıydı Teknik olarak romantizmden haz etse de, düşünce ve konu olarak gerçekçilik ilgisini çok çekiyordu. Hollanda ziyareti sırasında gördüğü Rembrandt resimleri, onu daha çok teşvik etti, bir ressam arkasında yaşadığı dönemden izler bırakmalıydı. Courbet’nin gerçekçilik üslubu sadece teknik olarak gerçeğe en yakın şekilde resim yapmak değil, çevresinde gördüğü ve bilinmeyen toplumsal gerçeklikleri de ortaya koymak olmuştu.
9. Konstrüktivizm – Vladimir Tatlin – The Fishmonger
20. yüzyılın ikinci on yıllık süresi icinde aktif olan onemli bir sanat hareketidir. Hareket Rusya’da doğmus ve 1917 devriminden sonra da devam etmiş. Geçmişle tüm bağlarını koparmış, endüstriyel malzeme ve teknikleri yücelten bir biçimlendirme çabası içinde olmuştur. Tatlin’in önderliğinde ilk olarak mimarlıkta ortaya çıkmışsa da bu alanda tasarımdan öteye gidememiştir.
İçeriği hazırlarken şuradan yararlandık.