Şamanizm varlığı Erken Taş Devri’ne kadar geriye gidiyor. Şamanizmin günümüzde yenilenmiş bir şekilde tekrar uygulanan haline ise Neo-Şamanizm deniyor. Pek çok kaynakta Türklerin Şamanizm ile ilgilendiği, hatta Şamanizmin Türklere özgü olduğu yazıyor. Sizler için Şamanizm nedir, Şamanizm sembolleri ve ritüelleri nelerdir anlattık. Ayrıca Türklerde Şamanizm konusuna da değindik.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Beklenmeyen Yolculuk: Sürekli Göç Edip Türkiye’ye Yerleşen Keltlerin Tarihi”
Şamanizm nedir?
Çok merak edilen Şamanizm nedir sorusunu yanıtlayalım. Şamanizm, ruhani lider olarak görülen şamanın, trans halindeyken ruhlar dünyasıyla irtibat kurduğu bir inanç sistemidir. Ruhlar dünyası ile kurulan bu iletişimin asıl amacı, manevi enerjileri ve ruhları dünyaya yönlendirip onlardan kehanet ve şifa gibi çeşitli yardımlar almaktır.
Asya kıtasının tamamına yayılmış olan Şamanizm, genellikle göçebe halklar tarafından benimsenmiştir. Şamanizme göre dünya; yer, gök ve yer altı olarak üçe ayrılır. Göktanrı inancının hakim olduğu Şamanizmde ruhlar iyi ve kötü olarak ikiye ayrılır. İyi ruhlarla iletişime geçebilmek için bazı ritüeller düzenlenir. Kötü ruhlardan korunmak için ise yer ve gök arasında denge kurulması gerekir. Kötü ruhlara Erlik ismi verilirken, iyi ruhların adı Ülgen’dir. Şamanizm nedir öğrendiğimize göre şamanın görevlerine, Şamanizm sembollerine ve ritüellerine bakalım.
Şamanizmde inisiyasyon
Şamanist inisiyasyonda şaman adayları çeşitli eğitimlerden geçdikten sonra şaman olabilir. Asya Şamanist inisiyasyonlarında sırra erme denilen “inisiyatik ölüm” ya da “cehenneme iniş” deneyimi Sibirya ve Orta Asya’daki Şamanist Türkler’in (Yakutlar, Altaylılar vs.) geleneklerine göre, hami-rehber ruhlarca, yeraltı denilen öte-alemde veya spiritüel gök katlarında gerçekleştirilir. Bu deneyim, çoğunlukla orman ve mağara gibi kutsal sayılan yerlerde ve insanlardan uzakta gerçekleştirilir.
Şaman adayı hazırlık eğitimini alsa bile, sırra erme adı verilen bu deneyimi yaşamadan şaman olamaz. Bu deneyimi sadece gerekli olan hazırlık eğitimini almış şaman adayları geçirebilir. Hazırlık eğitimi, olup bitene ilgisizlik duyan ve bazı nöbetler geçiren şaman adaylarından, kutsal sayılan yerlerde haberci rüyalar görüp hami-rehber varlıklarıyla iletişime geçme gibi ilahi ve ruhani belirtiler gösteren adaylara verilir.
Davulu transa girmeyi basitleştirecek şekilde kullanmayı öğrenen şaman adayı, bazı acı verici sınavlardan geçtikten sonra, ölüm deneyimini yaşamak üzere transa girer. Şaman adayı birkaç gün süren bu deneyim süresince, beden ve ruh bağları gevşemiş halde yatar. İnisiyasyonlardaki cehenneme iniş ya da ikinci doğuş denilen bu olgular Şamanizmde şaman adayının vücudunun sembolik olarak parçalanması suretiyle organlarına ayrılması ve sonra bu parçaların birleştirilmesi veya etlerinden sıyrılmış kemiklerinin etlenmesiyle vücuduna yeniden kavuşması olarak simgelenir.
Sırra erme denilen bu süre içinde, hami-rehber varlıkları şamanın ruhuna şamanlık için gereken şeyleri öğretirler. Öğretilen şeyler arasında meslek sırları, “gizli dil”, iyileştirilme yolları ve hastalıkların özellikleri de bulunur. Bu işlemler bittiği zaman ve aday hipnotik uykudan çıktığında, kendini bazı güçlere sahip ve çok değişmiş halde bulur. Artık sadece kafasındaki gözlerle değil, ruhani gözüyle de görür.
Şamanizm sembolleri nelerdir?
Şamanizmde şaman, gök ve yer tanrıları ile iletişim kurabilmek için bazı hayvan ruhlarından faydalanır. Şamanın gök seyahatinde at, kartal, geyik, kaz, baykuş, karga ve beyaz tavşan gibi hayvanlara, yer altına seyahatinde ise yılan, köpek ve kara tavşan gibi hayvan sembolleri ön plandadır. Şamanizmde ayrıca, kutsal olduğuna inanılan ağaçlar vardır. Şamanizmde dünya ile yer arasındaki kutsal değnek olduğuna inanılan hayat ağacı çok önemlidir. Bu değneği özel kılan şey gökyüzündeki ruhlara yol olmasıdır. Ayrıca şaman bu yolu trans halinde kullanmaktadır. Şamanizmde hayat ağacı yeryüzünün tam ortasından yükselir, dünyanın göbek kordonu olduğuna inanılan ağacın üst dalları ise Ülgen’in sarayına kadar uzanır. Şamanizmde çok önemli bir sembol olan hayat ağacı, şamanı göksel tanrılara ulaştırır.
Şamanizm ritüelleri nelerdir?
Şamanizm ritüelleri gerçekleşmesi zor şeyler için yapılsa da, bu ritüellerden iyi sonuçlar elde edilebiliyor. Şamanizm nedir öğrendiğimize göre geçmişte yapılan bazı Şamanizm ritüellerine bakalım.
Çember ritüeli
Öncelikle şamanistler bir daire oluşturur. Bu çemberin ortasında şaman yer alır. Mumlar ve tütsüler bu ritüel için çok önemlidir. Şaman gözlerini kapatıp davul çalar, diğerleri ise ateşi yakar. Sakin ve yavaş bir şekilde transa geçen şaman, yakılan ateşlerin üzerine tükürür. Bu sırada iyi ruhlarla iletişime geçer. Bazı ayin ve ritüellere kötü ruhlar da gelebilir. Şaman kötü ruhları def etmek için iyi ruhlardan yardım ister. Ritüel bittikten sonra şaman hiçbir şey hatırlamaz.
Cenaze ritüeli
Şamanizme göre ölmüş olan kişi, öteki tarafa gitmekten vazgeçip dünyaya geri dönmek isteyebilir. Bu nedenle tabuta konan ölü hemen gömülmez. Önce birbirinden farklı mekanlarda saatlerce gezdirilir. Böylece ölünün kafası karışır ve bir daha evinin yolunu bulamaz.
Türklerde Şamanizm
Bazı eski Sovyet bilim insanları şamanlığı Türklerin asıl dini kabul ederken, diğer bilim insanları ise şamanlığı bir din değil, diğer alemdeki varlıklara hükmeden bir çeşit kült olarak görmektedirler.
Çukçiler, Yakut Türkleri ve Yukagirler, insanın üç canı olduğuna inanırlar. Ölüm durumunda biri mezarda kalır, biri “gölgeler diyarı”na iner, diğeri ise göğe çıkar. Ölüler, biraz zaman geçtikten sonra yeryüzünde tekrar doğabilirler. Uygurlar, sürekli olarak tekrar doğma olayına “sansar” derler.
Yakut, Altay ve Uygur Türklerinin geleneklerine göre, insanların yaşamını sürdürdüğü “yer”, ölülerin gittiği “yeraltı” ve ruhçuluk ve öte alemcilik anlamdaki Kutsal Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçmekte olan direk adı verilen bir eksenle birbirine bağlanırlar. Direk adı verilen bu eksen, yerin göbeği ile göğün göbeği arasında bulunur.
Türkiye’de şaman köyleri
Şamanizm, temel olarak sihre ve büyüye dayanan insanlığın en eski dillerinden biridir. Şamanizmin herhangi bir kutsal kitabı ve kurucusu olmadığı için ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor. Ancak kökenlerinin 3000 yıl öncesine kadar uzandığı düşünülüyor. Türkler de İslamiyetten önce şamanizme inanıyorlardı. Tahtakuşlar’ın aralarından bulunduğu ve Tahtacılar olarak adlandırılan 10 köyde yaşayanlar da, Orta Asya’dan göç ederek Balıkesir’in Kaz Dağları’na kadar ulaşmış. Bu insanlarla birlikte gelen bu kültür varlıkları, şimdilerde müzelerde sergileniyor.
Kaynak: 1