(Salvador Allende’yi sevgiyle hatırlayan yazar semptomları: Boşluğa doğru bakan gözler, çevreyi sanki bir su damlasının arkasından görüyormuş hissi, göz altlarından başlayarak yanaklarda hissedilen tuzlu bir ıslaklık, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, ellerde ve kollarda uyuşma, aniden çöken ve bitmek bilmeyen bir hüzün…)
Hazırlarken zorlandığımız bazı listelerden söz etmiştik, hatırlarsınız belki. Bu da onlardan biri, hatta en zoru ve hatta başlıcası. Bu adama reva görülen şey karşısında vallahi yüreğimiz sıkışıyor, yemin ederiz.
Oysa ki tek derdi halkının aç kalmaması, acı çekmemesi, bolluk ve refah içinde yaşamasıydı. Olmadı, oldurmadılar muktedirler. 11 Eylül 1973 sabahında bombalarla katlettiler bu “onur” sözcüğünün ete kemiğe bürünmüş hali güzel insanı.
Seçimle iktidara gelen ilk Marksist devlet başkanıydı Allende. Başına gelenleri okuyunca diyeceksiniz ki ne seçimi, ne demokrasisi, ne iradesi. İşte bunlar galiba Emma’yı haklı çıkarıyor. Demişti ya “Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.” diye. Kadın haklı dostlar. Halk iradesiyle başa gelen Allende’nin sonunu, onu iktidara taşıyan insanlar için yapmaya çalıştıkları getirdi. Başka örnekler de var, ama onlar başka listeye.
Meraklısına not: “Ayende” şeklinde telaffuz edilir.
Valparaiso’da sıradan bir gün
Tarih 26 Temmuz 1908. Şili-Valparaiso’da burjuva bir ailenin, Salvador-Dona Laura çiftinin bir oğulları oldu. Yıllar sonra “seçimle iktidara gelen ilk Marksist devlet başkanı” olarak anılacak olan bu çocuk Salvador Allende’nin ta kendisiydi. Her daim aklı başında bir çocuk olan Salvador’un Marksizm’le tanışması ise lise yıllarında oldu. Eduardo de la Barra Lisesi’nde okurken, hem dersleriyle ilgilendi, hem de Marksist literatürde kendini geliştirmeye çalıştı.
Marksizm’e hakim üniversiteli bir genç
1926’da Şili Üniversitesi’nde tıp okumaya başladı. Bu dönemde Marks’ı hayatının baş köşesine oturttu. Hayatının o kadar içindeydi ki Marksizm, küçük bir grup oluşturup arkadaşlarıyla tartışmalara başladı. Bu grup düzenli olarak toplandı ve Marksizm ekseninde ülke meselelerini konuşur oldu. Tabii bu konuşmalar ve toplantılar, Allende’nin dikkatleri üzerinde toplamasına sebep oldu.
Muhalif söylemlerin doğal sonucu: Tutuklanma
1930, Salvador’un iyiden popüler olduğu yıl oldu. O yıl, Şili Öğrenci Federasyonu başkan yardımcısı oldu. Federasyonda da düşüncelerini açık bir şekilde dile getirdi her zaman. En çok da dönemin devlet başkanı Carlos Ibanez aleyhinde söylemlerde bulundu. Bu söylemler, iyiden iyiye göze batmasına sebep oldu. Tüm bu aleyhte edilen sözlerin sonucu olarak da tutuklandı, okuldan uzaklaştırıldı. Neyse ki bu durum uzun sürmedi, zira Ibanez devrildi ve Arjantin’e kaçmak zorunda kaldı. Tüm bunlar olduğunda yıl 1931’di. 1933’te de siyasi bir girişimde bulunarak bazı sosyalist arkadaşlarıyla Şili Sosyalist Partisi’ni (Partido Socialista) kurdu. 1937’ye kadar bu parti içinde farklı görevlerde bulundu.
Her daim yoksuldan yana oldu
Tabii tüm bunları gerçekleştirirken üniversiteden mezun olmuş doktor olarak çalışıyordu ve sağlık konusunda yayımlanmış pek çok yazının da sahibiydi. O dönemin devlet başkanı Pedro Cerda, Allende’yi Sağlık Bakanlığı’na atadı. Allende’nin tavrı her zaman yoksuldan yana oldu ve bu tavır onun “Yoksulların Başkanı” olarak anılmasını sağladı. Sağlık Bakanlığı’nda geçirdiği süre boyunca, yaşanan sıkıntılara yönelik somut çözümler üretti, sosyal yasaların çıkarılması için çaba gösterdi.
Ve yine onlar sayesinde hedef büyüttü
Toplumun alt katmanlarında, yani sefaletten geberen kesimde çok popüler oldu, çünkü çalışmaları hep onlara yönelikti. Bu, siyasi olarak da hedef büyütmesini sağladı Allende’nin. Birkaç sol partiyi çevresinde toplayarak Halk Cephesi’ni (Frente del Pueblo) oluşturdu, fakat seçimde bir başarı gösteremedi. Ama vazgeçmedi. Yenilgisinden dersler çıkardı ve yoluna devam etti.
Geniş çaplı Allende oluşumu: Halk Birliği
İlerleyen süreçte Sosyalistler, Komünistler, Liberaller ve Hıristiyan Demokrat grupları da bünyesinde topladı ve daha geniş çaplı bir oluşum kurdu. Halk Birliği (Unidad Popular) adını alan bu oluşumda bambaşka düşünceden toplulukları bir araya getirmeyi başardı Allende. Bunu yapabilmesinin sebebi basitti. İnsanlar demokrasi, hukuk ve özgürlük istiyorlardı.
Allende’nin varlık sebebi: Yoksulluğun yok edilmesi
Bu ekiple girdi seçimlere. 1952, 1958 ve 1964’te kaybettiği seçimleri, 1970’te kazandı, hem de yüzde 36.3’lük oy oranıyla. İktidara gelir gelmez kolları sıvadı. Amacı malı mülkü eşit olarak dağıtmaktı (uzak amaç sosyalist bir Şili’ydi), ama bu kolay olmadı. Yaptıkları belli bir kesim tarafından hoş karşılanmadı. Tepkilere tehditler de eklendi. Yoksulların artık yoksul olmaması birilerinin işine gelmiyordu, ama onlara hizmet etmek Allende’nin var oluş amacı haline gelmişti.
Dibine kadar sosyal devlet
15 yaşından küçük çocuklar ve emziren anneler için ücretsiz yarım litre süt dağıtılırdı Allende’nin Şili’sinde. Düşük ücretlere zam yapıldı, memurların maaşlarına bir üst limit koyuldu. Yabancı işletmeler satın alındı ve yerli sermayeye dönüştürüldü. Esas problem ABD’lilere ait bakır madenlerinin devletleştirilmesinde başladı.
Yabancı sermayenin tekerine çomak sokuyor
Bu yabancı şirketlerin çoğu Amerikalılara aitti ve bu durum elbette onların hoşuna gitmedi. Kasım 1970’te Şili’nin, devrimci Küba’yla ilişkilerin geliştirilmesi yönünde adım atması, ABD-Şili ilişkilerini iyice gerdi. Bu gerginlik soğuk savaşa dönüştü. ABD, Şili’nin iç işlerine müdahalelerini artırmaya başladı, ama Allende halkının aleyhine olacak kararlarda ikna edilebilecek bir adam değildi.
Muhalefetin kösteğiyle uygulamalar sekteye uğruyor
Allende’yi ikna edemeyeceğini fark eden ABD, Şili muhalefetini sıkıştırmaya başladı. 1972’de muhalefet, yabancı şirketlerin devletleştirilmesi konusunda mırın kırın etmeye başladı. Oysa ki 1970’te onların da desteğiyle girişilmişti devletleştirme politikasına. Muhalefet çirkinleştikçe çirkinleşti ve Allende’nin devletleştirme politikasını sekteye uğratmaya başladı. Allende’nin devletleştirme konusundaki katı tutumu, ABD’nin birtakım konularda düğmeye basmasına sebep oldu.
Bir yanda terör, diğer yanda darbe girişimi
1973, Şili’de huzurun da sekteye uğramaya başladığı yıl oldu. Terör saldırılarının yanı sıra bir birliğin darbe girişimi de Allende’yi sarstı. Allende her şeye rağmen politikalarından taviz vermedi. Şili parlamentosu, ABD baskısıyla Haziran 1973’te Allende ve yönetimini yasa dışı ilan etti. Bunu da, devletleştirme uygulamaları esnasında anayasayı çiğnediği suçlamasıyla yaptı.
Ülkesine, insanına ihanet eden bir soysuz: Augusto Pinochet
Ağustos 1973’te Allende, sonunu hazırlayan bir karar aldı ve General Augusto Pinochet’yi ordunun başına getirdi. Elbette nereden bilecekti Pinochet’nin aşağılık bir hain olduğunu? Pinochet, 11 Eylül 1973’te CIA tarafından da desteklenen bir darbe gerçekleştirdi Şili’de. Başkanlık sarayını ele geçirdi, anayasayı geçersiz kıldı ve kendi diktatörlüğünü ilan etti. Allende kendi makamında, askerlere teslim olmayı reddederek intihar etti (çarpışarak öldüğü yönünde de iddialar var). Dünyanın halkını düşünen tek tük devlet başkanlarından birisi, hatta en önemlisi, dış destekli bir şekilde katledildi dünyanın gözü önünde.
Ölmeden hemen önce halkına veda etti
https://youtu.be/garqIzNZvz8
Ölmeden hemen önce radyoda yaptığı konuşma şu oldu: “Dostlarım, hiç şüphe yok ki, bu sizlere seslenmek için son fırsatım. Hava Kuvvetleri Magallanes Radyosu’nun vericilerini bombaladı. Sözlerim sitem değil, hayal kırıklığı taşıyor. Umarım, kendi sözlerine ihanet edenlerin utancı olurlar… Şili’nin askerleri, birer unvandan ibaret başkomutanları, kendi kendini Donanma Komutanı ilan eden Amiral Merino, daha dün Hükümet’e sadakatini sunan, bugün ise kendini Carabinero’ların (paramiliter polis) başı ilan eden General Mendoza… Bu koşullarda, sözlerim sadece işçilere: Teslim olmayacağım!” Bu üzücü sözlerin devamına şuradan erişebilirsiniz (dikkat ağlatır).
Baş sorumlu: ITT
Tüm bu olayların bir numaralı sorumlusu –90’lı yıllarda bazı ailelerin televizyon markası olarak bildiği- ITT (International Telephone & Telgraph) denilen şirkettir, zira Allende’nin devletleştirmek istediği bakır madenleri bu şirkete aitti ve CIA’in kurucularından olan Allen Dulles ITT’nin de ortaklarından biriydi (Sheraton Oteli ve 1 Mayıs 1977’de üzerinden göstericilere ateş açılan Intercontinental Otel’in de sahibi bu şirket).
Sanayi, toprak, sosyal haklar
Bir ülkenin belkemiği olan sanayiye el attı Allende (nokta atışı). Hemen hemen tüm sanayiyi ulusallaştırdı ve bunlara Toplumsal Mülkiyet Bölgesi adını verdi. Frei döneminde başlayan toprak reformu sürecini hızlandırdı ve tarımla uğraşan herkesi toprak sahibi yaptı. Sosyal güvenlik politikalarını hızlandırdı, devletin, eğitim ve sağlık gibi aktif olması gereken temel alanlardaki hizmetleri geniş halk kesimlerine ulaştırdı.
Bonus 1: Attila İlhan – Allende Allende
- İlhan’ın Salvador Allende için yazdığı şiir. Yüksek sesle okunmaya değer…
“ölüm birden boşalmasıdır insanın kendisinden
gizli titreşimler uçar belki boşlukta sesinden
güneş vurunca parıldar görünmez ayak izleri ki
beyhude korularda eski bir yaz gezmesinden
solgun bir gülümseme hani ay büyürken görünür
aynalarda bırakılmış nice yüz birikintisinden
artık hiç olmasa da sonbahar penceresinde o
camların buğulanması her akşam nefesinden
kimsesiz bahçelerde besbelli yalnız dolaştığı
rüzgârsız akşamüstleri yaprakların ürpermesinden
duyulur ardında bıraktığı hayallerin gürültüsü
sinsi bir deprem gibi camları titretmesinden
masasına gelip gittiği açıkça anlaşılır
daktilosu çalışmasa da şeridinin eskimesinden
durduğu yerde patlaması mürekkep hokkalarının
ömrünce biriktirdiği sosyalist öfkesinden
ne kadar yok etse ölüm vuruşu göklerde yankılanan
kocaman bir yürek kalır şili’nin allende’sinden”
Bonus 2: Bir belgesel: La Batalla de Chile
Salvador Allende’yi anlatan Patricio Guzman belgeseli. Peşin peşin edit: Üzülürsünüz.