Dünyanın neresinde olursak olalım hepimiz pandeminin olumsuz sonuçlarından ayrı ayrı etkilendik. Çok fazla hayat kaybedildi, aileler dağıldı, hastaneler doldu… Kısıtlamalar tamamen ortadan kalksa bile toplumun bir anda “normal” hayatına dönmesi oldukça zor. Tarihin en karanlık dönemlerinden birinden geçsek de çoğumuz hem fiziksel hem de ruhsal sağlığına dikkat etmek için bazı rutinler geliştirdi. İşe/okula gidip gelmek, arkadaşlarla buluşmak ya da alışveriş yapmak için dışarı çıkamıyoruz. Hepimiz ekranların önünde yaşamı devam ettirebilmenin bir yolunu bulmaya çalışıyoruz. Pandemi, bizi konfor alanlarımızdan çıkmaya ve normal olmayan koşullarda yeni bir yaşam tarzı oluşturmaya zorladı. Tüm bunlardan en sağlıklı şekilde çıkabilmek için bazılarımız yürüyüş ve meditasyon rutini oluşturdu bazılarımızsa ekşi maya tarifleriyle gününü değerlendirdi. Herkes iç huzuru bulmak için kendisine iyi gelecek şeylere yöneldi. Ama artık aşılarımız var, aşılanan insan sayısı her geçen gün artıyor. Umuyoruz ki pandemi en kısa sürede bitecek. Ancak pandeminin bizde bıraktığı alışkanlıklar kesinlikle hayatımızda olmaya devam edecek.
1. Yemek pişirme
Pandemi sırasında edindiğimiz en iyi alışkanlıklardan biri hiç kuşkusuz yemek pişirmekti. Evdeki zamanımız o kadar boldu ki herkes yeni bir tarif denemek için kendine meydan okudu. İster portakallı pekin ördeği yapın isterseniz tek malzemeyle basit bir şeyler pişirin… Bu süreçte bir “aktivite” yapmanın en basit yolu mutfaktan geçiyordu.
2. Bir terapistle düzenli olarak görüşme
2020 yılının Mart ayını hatırlıyor musunuz? Okulların 3 haftalığına! tatil edildiği, işverenlerin işçilerini ücretsiz izne çıkardığı, kafe ve barların kapandığı o karanlık dönemi hepimiz hatırlıyoruzdur. İlk başlarda bunun sadece üç haftayla sınırlı olduğunu düşünüp, evin keyfini çıkarmak istemiştik. Fakat o üç hafta aylar ve yıllar sonra da bitmedi. Bu durum ise çoğu insanın duygusal ve ruhsal durumunu derinden etkiledi. Bu süreçte pek çok kişi sanal terapi seanslarına başladı. Kaygılarla başa çıkma konusunda insanlar yeni şeyler öğrendi. Pandemi bitse de yakın gelecekte sanal terapilerin sonlanmayacağını söylemek mümkün.
3. Uzun yürüyüşler
İşe, okula, markete giderken sık sık yürüyoruz. Peki daha önce eğlence amaçlı yürüyüş yapan kaç kişi vardı? Covid-19 kısıtlamalarının en yoğun olduğu dönemde yürüyüşler; zihni boşaltmak, teknolojiye ara vermek ve vücudu esnetmek için bize şans verdi. Gerçi başka şansımız da yoktu. Salon, mutfak ve yatak odası üçgeninde geçen hayatı renklendirmenin tek yolu yürüyüş yapmaktı. Pandemi kısıtlamaları tamamen son bulsa da uzun bir süre spor salonları yerine açık havada yürüyüş yapma alışkanlığımız devam edecek gibi görünüyor.
4. Cilt bakımı
Daha önce cilt bakım rutini oluşturmak için vakit bulamıyorduk. Sabah çok erken saatte evden çıkıyor, akşam geç bir saatte eve dönüp dinlenmek istiyorduk. Hal böyle olunca kendimize ayıracak beş dakika dahi bulamıyorduk. Kişisel bakıma yeterince zaman ayırmak, evde kalmanın belki de en iyi taraflarından biriydi. Sıfır dakikalık cilt bakım rutinimiz 15-20 dakikaya çıktı. Gün sonunda, cildimizi temizlemek, toniklemek ve nemlendirmek yeni bir aktiviteye dönüştü. Bu rutinin bir süre sonra olumlu sonuçlar verdiğini keşfedince vazgeçemeyeceğimiz bir alışkanlık daha kazandık. Aynaya bakınca daha aydınlık bir cilt görmek zihinsel ve duygusal sağlımızı da olumlu yönde etkiledi. Hiç kuşkusuz, pandemi tamamen bitse dahi bu rutini sürdürmeye devam edeceğiz.
5. Meditasyon
Kabul etmek gerekir ki pandeminin ilk dönemlerinde hepimiz belirsizlikten korkuyorduk. Sokaklar bomboş, hastaneler dolu, haberler iç karartıyor… Bu süreçte kaygılarını gidermek için meditasyona başlayanlar bunu bir rutin haline getirdi. Çünkü meditasyon; zihni sakinleştiriyor, doğru nefes almanıza yardımcı oluyor ve yaratıcılığınızı destekliyor. Bugünlerde ne zaman stresli hissetsek topraklanmak için önce meditasyona başvuruyoruz.
6. Hobileri korumak
Ekmek pişirmek, çiçek dikmek, nakış işlemek, mandala boyamak, resim yapmak… Daha önce aklımıza gelmeyecek birçok şey pandemi sürecinde hobilerimiz arasına girdi. Bu aktivitelerin bazılarını çok sevdik bazıları ise sıkıcı gelmeye başladı. Yine de her bir aktivite sanatsal yönümüzle daha fazla temas halinde olmamızı sağladı. Eski normalimize döndüğümüzde bu hobilerin hayatımızın parçası olmaya devam edeceğine hiç şüphe yok.
7. Arkadaşlarla iletişimde kalmak
Pandeminin bize kazandırdığı en önemli alışkanlıklardan biri aile ya da arkadaşlarımızla görüntülü iletişim kurmaktı. Genellikle üniversiteden sonra arkadaş grupları ülkenin dört bir yanına yayılıyor ve ailemizden ayrı yaşamaya başlıyoruz. Sevdiklerimiz bizden kilometrelerce ötedeyken onlarla yüz yüze görüşmek oldukça zor oluyordu. Kısıtlamalar, düzenli aramalar yapmak için bize pek çok fırsat sundu. Seyahat kısıtlamaları olsa da sevdiklerimizi yakınımızda hissettik. Bu iç ısıtan alışkanlık, önümüzdeki yıllarda da devam edeceğe benziyor.
8. Temizlik alışkanlığı kazanmak
Bu sıralar çok fazla temizlik yaptığımızın farkında mısınız? Ülkemiz başta olmak üzere dünyanın hemen her bölgesinde insanlar yaşam alanlarının temizliğine daha fazla önem vermeye başladı. 2020 yılında yapılan “Coronavirüs Etkisi Araştırması”na göre toplumun %17’si artık toplu taşıma kullanmıyor ve evlerini %53 daha fazla temizliyor. Pandemi nedeniyle kişisel alışkanlıklarımız ve tercihlerimiz radikal bir şekilde değişime uğradı. Bu süreçte kazandığımız davranışların daha sonraki süreçte de devam edeceğine hiç kuşku yok.
9. Dijital tüketim
Coronavirüs pandemisi her alanda olduğu gibi tüketici alışkanlıklarında da sayısız değişimlere yol açtı. Hükümetlerin aldığı tedbirler ve kişisel tercihler nedeniyle fiziksel mağazalar olumsuz yönde etkilenirken, e-ticaret sitelerinin satış hacimleri yükseldi. İlk başlarda kendimizi izole etmek için büyük bir çoğunluğumuz online alışveriş yapmaya başladık. İhtiyacımız olan şeylerin sadece 10-15 dakika içinde elimize ulaşması gerçekten hayatımızı çok kolaylaştırdı. Bu durumun rahatlığına o kadar alıştık ki pandemiden sonra online alışveriş trendinin devam edeceğini tahmin etmek hiç zor değil.
Kaynak: 1