Ana sayfa » Yaşam » Overthinking Mağdurları Buraya! Sadece Aşırı Düşünen İnsanların Anlayabileceği 11 Şey
Overthinking Mağdurları Buraya! Sadece Aşırı Düşünen İnsanların Anlayabileceği 11 Şey
Günlük hayatın içinde süzülüp gidenler için dünya nispeten sade bir yerdir. Peki ya aşırı düşünenler için nasıldır? Eğer siz de en basit bir "iyi misin?" mesajının altında yatan binlerce gizli anlamı keşfetmeye çalışıyorsanız veya geçen haftaki sohbeti hala zihninizde yeniden yaşıyorsanız, hoş geldiniz.
Günlük hayatını sıradan bulanlar, “olan oldu bitti”, “takma kafana” diyenler lütfen kenara. Çünkü bu dünyada bir grup insan var ki, beyninde 24 saat kesintisiz çalışan bir düşünce değirmeni taşıyor. En ufak mimik, sessizde kalmış bir mesaj, markette göz göze gelinen tanıdık, gece üçte hatırlanan eski bir konuşma… Hepsi ayrı bir senaryo evreni. Aşırı düşünenlerin zihni, çoğu zaman huzurlu bir göl değil; dalga üstüne dalga gelen bir okyanus. Dışarıdan bakıldığında hiçbir şey yokmuş gibi görünür, ama içeride bir film festivali dönüyordur. Peki aşırı düşünenlerin anlayacağı şeyler tam olarak neler?
Eğer siz de düşüncelerinizle kum torbası gibi dövüşüyorsanız, “neden böyle oldum?” diye iki değil üç kere düşünüyorsanız ya da “boş yapıyorum ama yapmaya da devam edeceğim” noktasına çoktan geldiyseniz… Hoş geldiniz. Burası sizin bölümünüz. Aşırı düşünmenin bazen yorucu, bazen komik ama her zaman kendine has dünyasına birlikte dalıyoruz. İşte sadece aşırı düşünenlerin anlayacağı 11 olay…
1. Sıradan bir olayı mini dizi haline getirme yeteneğine sahipsiniz
Basit bir cümle kurulur, biri size bir şey söyler… Normal insanlar “hmm” der geçer. Ama siz? Siz hemen içsel koltuklarınıza oturup soru-cevap panelini başlatırsınız. “O bunu derken gerçekten bunu mu kastetti? Ses tonu neden öyleydi? Acaba yüzünde hafif bir mimik mi vardı?” Bir bakarsınız, olayın çıkış noktasından kilometrelerce uzağa sürüklenmişsiniz. Başlangıçta basit bir düşünce vardı ama siz onu incelerken, üzerinde saatlerce çalışılmış bir senaryoya dönüştü. İç ses: “Bunu düşünmekten yoruldum ama duramıyorum.”
2. Günler önceki konuşmaları sürekli tekrarlarsınız
Bazı insanlar kafasında güzel anları tekrar tekrar yaşar. Siz ise bir hafta önceki market sıranızı, üç gün önceki “günaydın” deyişinizi, bir ay önce “keşke şöyle deseydim” dediğiniz o sohbeti döngüye alırsınız. Bu sadece hatırlamak değildir, olay yeniden yazılır, düzenlenir, alternatif versiyonlar çıkarılır. Aslında karşınızdaki çoktan unuttuğu halde, siz hâlâ zihninizde o anı tartıyorsunuz.
3. Sürekli görmezden gelindiğinizi düşünürsünüz
Markette arkadaşınızı gördünüz ama size selam vermedi. Normal insanlar: “Demek görmedi.” Siz: “Kesin bana küstü. Bir şey mi yaptım? Yoksa benden hoşlanmıyor mu? Belki de genel olarak insanlardan hoşlanmıyor? Yok yok kesin benlik durum var…” Bir dakika, belki de acele ediyordu? Ama hayır, beyniniz o ihtimali pek sevmez. Düşünmek, uzmanlık alanınız sonuçta…
4. Mesajları hassasiyetle incelersiniz
Bir mesaj gelir: “Tamam.” Siz: ”Neden sadece ‘tamam’? Neden emoji yok? Acaba kızgın mı? Yoksa kırgın mı? Nokta koymamış, iyi olabilir.” Ama yine de çok kısa yazmış. Adeta metinsel DNA analizi yaparsınız. Tek bir kelime bile, roman kadar anlam taşıyabilir. “Bu mesajda bilinmeyen bir alt ton var ve ben bulana kadar rahat edemeyeceğim” düşüncesi içten içe çalışır.
5. Bir şey ters gittiğinde kendinizi çok sert eleştirirsiniz
Bir hatanız olduysa vay halinize. Kimse size sizin kadar ağır konuşamaz. Nasıl böyle yaptım? Neden böyle söyledim? Ben gerçekten çok mu düşüncesizim? Dışarıdan sakin görünseniz de içeride tamamen kendi kendinize savcı, hâkim, avukat ve jüri olduğunuz bir mahkeme yürür. Üstelik temyiz hakkı da yoktur. İşte o an en büyük kötülüğü kendinize yapmaya başlarsınız.
6. Sosyal medyadaki varlığınız bile sorun düzeyine ulaşmıştır
Bir tweet mi imalıydı? O story size miydi? Biri sizi takipten mi çıkardı? Normal insanlar “olur öyle” derken siz aklınızda 14 ihtimalli bir tablo hazırlarsınız. Çünkü sosyal medya sizin için eğlence olmanın dışında çözülmesi gereken duygusal bir bilmece haline dönüşür. “Acaba yanlış mı anladım yoksa beni gerçekten sevmiyor mu?”
7. Anı yaşamak zordur
Herkes anı yaşa diye tavsiye verir. Harika bir öneri, keşke paketten kullanım kılavuzuyla çıksaydı. Orada mutlu olmanız gerekirken, siz “bu iyi gidiyor ama ya kötüleşirse?”, “ne zaman bitecek?”, “bu anın bir anlamı var mı?” diye düşünürsünüz. Gelecek kaygısı ve geçmiş analizleri arasında, şu an çoğu zaman arada kaynar.
8. Tek bir olumsuz düşünceye bile kolayca kapılırsınız
Meditasyon videoları açarsınız, derin nefes alırsınız… İlk 10 saniye harikadır. Sonra “Geçen günkü konuşmada ses tonum nasıldı?”, “Ya doğru anlaşılmadıysam?” tarzı düşünceler hızla geri döner. Sanki beyninizde sessize al tuşu bozulmuştur. Bir düşünce geliyor, gidiyor, gitmeden yeni düşünce geliyor. Zihninize dur demek bazen rüzgarı durdurmaya çalışmak gibidir.
9. Ayrılıkları sadece siz üstlenirsiniz
Bir ilişki bittiğinde pek çok kişi iki tarafın hatalarını düşünür. Siz ise kendinizi başlangıç noktasına koyarsınız: Kesin ben yanlış yaptım. Neyi eksik yaptım? Daha iyi olabilir miydim? Aşırı düşünmek, geçmiş ilişkilere geri dönüp her sahneyi tekrar izlemek anlamına gelir. Bazen gerçeklerden çok kendi kendinize kurduğunuz sert cümleler yorucu olur.
10. Başkalarının duygularını radar gibi algılarsınız
Aşırı düşünmek, sizi istemeden de olsa empati uzmanına dönüştürebilir. Birinin ses tonundaki değişimi anında fark edersiniz. Kelime seçimi size tuhaf geldiyse mutlaka bir nedeni vardır. Zihniniz sürekli analiz halindedir: “Acaba canı sıkkın mı?”, “Ben mi kırdım?”, “Nasıl yardımcı olabilirim?” Bu hassasiyet çoğu zaman güzeldir, ama yoruculuğu da yadsınamaz.
Geceye geliriz… Herkes çoktan uyumuştur. Siz ise tavana bakıp uyumanız gerektiğini düşünürken aynı anda dün söylediğiniz bir cümleyi de analiz edersiniz. Yastığınız düşünce kutusu haline gelir. Ve ertesi sabah “neden bu kadar yorgunum?” diye merak ederken kendinize gülersiniz. Evet, çünkü beyniniz uyumadı ki…
Aşırı düşünenlerin anlayacağı şeyler bazen yorucu, bazen komik, bazen öğretici. Bazen dünyayı olduğundan karmaşık hale getirir ama aynı zamanda sizi duyarlı, analiz yeteneği yüksek ve güçlü hissettirir. Bunu tamamen durdurmak belki mümkün değil, ama onu tanımak ve zamanla yönetmek mümkün. Böyle düşünüyorsanız bu bir kusur değil, sadece farklı bir algı biçimi. Kendinizi suçlamayın, zihniniz çalışıyor, hatta biraz fazla çalışıyor… ama bu sizin fark ediş gücünüzün parçası.