Saçlar birçok kadının hayatında önemli bir yere sahiptir. Ama aslında toplumun kadınlar için yarattığı güzellik standartlarından biridir. Hiçbir kadının uymak zorunda olmadığı veya bu kalıba girmek zorunda olmadığı standartlardan biri…
Therese Hansson da ergenliğinde saçkıran olduğunu öğrendiğinde korktu ve toplumun yarattığı baskıdan kaçmak için sürekli peruk takmaya başladı. Bu “güzellik standartları”nın saçmalıktan ibaret olduğunu anladığı ve peruğunu çıkardığı andan itibaren artık özgürdü.
26 yaşındaki Therese Hansson 14 yaşında alopecia yani saçkıran hastalığı olduğunu öğrendi
İsveç’te yaşayan genç kadın o zamanlar sadece en yakın birkaç arkadaşı ve ailesinin bildiği bu hastalığını herkesten saklamaya başladı.
Görünümüne en çok önem verdiği yaşlarda sürekli perukla dolaştı ve kafasını oldukça iyi bir şekilde kamufle ediyordu, biri herhangi bir şey sorduğunda panikliyordu
Saç dökülmesinin sebeplerini öğrendiğinde ise onunla barışmaya karar verdi, bir arkadaşının da cesaretlendirmesiyle sokağa peruğu olmadan çıktı
“İlk kez peruksuz sokağa çıktığım o an inanılmazdı.” diyor genç kadın.
Peruğunu çıkarma fikri ise bir bloggerın saçını tıraş ettiğini görmesiyle başlıyor. Ona ilham veren o blogger şuan en yakın arkadaşlarından biri.
Peruksuz da oldukça güzel ve cesur olduğunu fark eden Therese, bunu yalnız başarmadığını, Facebook’ta saçkıran olan insanların toplandığı bir grup sayesinde olduğunu söylüyor.
Birbirlerine cesaret veren bu insanlar sayesinde artık kendine güveniyor ve kendiyle gurur duyuyor.
Bir hemşire olan Therese aynı zamanda modellik yapmaya başladı.
“Kel olmanın güzel olduğunu ve saklanmayı bırakmam gerektiğini fark ettim.” diyor
Hala ara ara taksa da peruğu bıraktıktan sonra adeta özgürleşen Therese, aynı problemi yaşayan herkese ilham ve cesaret vermeyi, onların kendine güvenmesini sağlamayı istiyor.
“Saklanmayın! Saklanmak sadece sizi daha kötü hissettirir. Kendiniz olabilirseniz çok rahatlamış hissedeceksiniz.”
Kaynak; 1