Bir ömre kaç yaşam sığar? Bir, üç, beş? Sizi bilemeyiz ama Romain Gary bir ömre iki yaşamı öyle güzel sığdırmıştı ki yolun sonuna kadar kimse bir şey fark etmedi. Üstüne üstlük bu bir ömürde yapmadığı şey de yok gibiydi; yazdı, film çekti, diplomat olarak çalıştı, konsolosluğa kadar yükseldi, İkinci Dünya Savaşı sırasında savaş pilotluğu bile yaptı! Geçmişte Can Yayınları ve bugünlerde de Agora Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılan Romain Gary, nam-ı diğer Emile Ajar, hakkında bilmediğiniz 13 şeyi sizin için listeledik.
1. Asıl ismi Roman Kacew’di ve Kazak asıllı bir anne ile Yahudi bir babanın çocuğu olarak Litvanya’nın başkenti Vilnüs’te dünyaya gelmişti.
Annesini ve kendisini terk eden babası Arieh-Leib Kacew’i bir daha asla görmeyen Romain Gary her ne kadar kendisini Fransız olarak tanımlasa da aslında Fransa’ya 14 yaşındayken annesiyle birlikte göç etmişti.
2. Yazarlığa başlamasının altında onu bin bir zorluk altında tek başına büyüten annesi Nina Owczinski’yi mutlu etme arzusu yatıyordu.
Kendisi de eski bir tiyatro oyuncusu olan annesi her daim oğlunun sanatçı olarak yetişmesini istemişti. Sanatın hemen her dalında başarısızlık gösteren genç Romain Gary ise çareyi yazmakta buldu. Daha sonrasında o günlerden şöyle bahsedecekti: “Edebiyat bana biraz nereye yöneleceğini bilemeyenlerin başvurdukları son sığınak gibi görünüyordu.”
3. Çocukluk günleri başta annesinin onu okumaya zorladıkları olmak üzere eline geçen her kitabı yutarcasına okumakla geçer.
Ancak oğlunun sanatçı olamayacağına ikna olan annesi Nina’nın onun için iki yeni hedefi vardır: Diplomatlık ve subaylık!
4. Böylelikle Romain Gary Hukuk Fakültesi’ne kaydolur ve o sıralarda epey hasta olan annesini arkasında bırakarak Nice’ten ayrılır.
19 yaşındaki bu genç adam için artık tek bir amaç vardır: Fransız subayı üniformasıyla annesinin karşısına çıkabilmek. Bu sırada öyküleri de Fransız gazetelerinde yayınlanmaya başlamıştır. Öyle ki bir öyküsü karşılığında bir gazeteden aldığı 1000 Frank’lık ödeme Romain Gary’nin o güne dek bir arada gördüğü en büyük paradır. Parayı alır almaz yaptığı ilk şeyse bir birahaneye gidip kendine güzel bir yemek ısmarlamak olur.
5. Ancak gazeteler kendisinden ucuz ve derinliksiz öyküler yazmasını istedikçe Romain Gary bu işten soğumaya başlar ve gazetelere öykülerini göndermez olur.
Fakat bir yandan da annesinin umutlarını korumasını isteyen Gary rastgele dergilerden kestiği öyküleri annesine yollar ve bu öyküleri takma isimlerle kendisinin yazdığını söyler.
6. Bu durum Romain Gary için açlık ve sefalet günlerinin de başlangıcı olur.
Öyle ki iki gün boyunca yemek yemeyince sokak ortasında bayılıverir. Bu yüzden tekrar para karşılığı küçük öyküler yazmak zorunda kalır. Bu sırada devamlı olarak uğradığı bir kafe olan Capoulade’te bir kahve içerken tezgahın üzerindeki ayçöreklerinden de yürütmekten geri durmaz. Romain Gary sonradan durup hesapladığından 1936-37 yılları arasında Capoulade’den bin ila bin beş yüz arası ayçöreği aşırdığını fark eder ve bunu devletin kendisine sağladığı bir yükseköğrenim bursu olarak görmeye karar verir.
7. Hukuk Fakültesi’nin son sınıfındayken askerlik hazırlık kurslarını da tamamlar ve birden kendini İkinci Dünya Savaşı’nın sardığı bir evrende buluverir.
O artık bir savaş pilotudur. Üzerine subay üniformasını geçiren Romain annesinin karşısına o vaziyette çıkar ve yaşlı kadının hayalini gerçekleştirir. Ancak savaş şartları anne ile oğul arasındaki irtibatı azaltır.
8. Genç Romain Gary’nin artık daha öncelikli görevleri vardır artık.
Bir yandan bu büyük savaşta hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da onu şöhretli bir yazar yapacak olan Avrupa Eğitimi adlı kitabı üzerinde çalışmaktadır. Annesiyle irtibatı mektuplar üzerinden sürmektedir. Güvenlikleri açısından her ikisi de mektuplarını annesinin İsviçre’de yaşayan bir arkadaşı üzerinden birbirlerine göndermektedirler.
9. Savaşın bitmesine yakın Romain Gary’nin Avrupa Eğitimi romanı da bir İngiliz yayıncı tarafından basılır ve Gary hak ettiği şöhrete böylelikle kavuşur.
Hemen bir telgraf çekerek durumu bildirir ancak annesinden bir cevap alamaz. Bu durum büyük bir sırrın da meydana çıkmasına sebep olur. Zaten son derece hasta olan annesi savaş yılları sırasında ölmüştür. Fakat geride bıraktığı oğlunun umudunu korumak isteyen Nina Owczinski yüzlerce mektubu hazırlayıp İsviçre’deki arkadaşına göndermiş ve oğlunun mektuplarını bu mektuplarla yanıtlamasını istemiştir. Bu yüzden Romain Gary annesinin öldüğünü ancak savaş bittikten ve annesinin o hep hayal ettiği yazarlık mertebesini elde ettikten sonra öğrenebilmiştir.
10. İkinci Dünya Savaşı sonrasında hayatına ünlü bir yazar ve diplomat olarak devam eder Gary, öyle ki Fransa’nın en prestijli edebiyat ödülü Goncourt Ödülü’ne bile layık görülür Cennetin Kökleri romanıyla.
Fakat zamanla eleştirmenlerin acımasız yorumlarına hedef olmaya başlar. Eleştirmenlerin hemen hepsi Gary’nin artık kendini tükettiğinden ve yazarlık kariyerin bittiğinden bahsetmektedir. Bu şartlar altında Romain Gary alt benliği Emile Ajar’ı doğurur.
11. Bu sıralarda sinemanın kısa saçlı efsanesi Jean Seberg ile tanışır ve ikili birbirlerine hemen aşık olurlar.
İkili 1962-1970 yılları arasında evli kalır. Bu süre zarfında Romain Gary 1962 yapımı savaş filmi The Longest Day ve 1971 yapımı ve başrolünde Jean Seberg’in yer aldığı Kill! Filmlerinin senaryo gruplarında yer alır. Hatta Kill! Filminin yönetmen koltuğunda da Romain Gary vardır.
12. Bu süre zarfında Romain Gary’nin yarattığı deli-dahi yazar Emile Ajar’ın prestiji gittikçe artar.
Emile Ajar’ın aslında Romain Gary’nin yeğeni olduğu bilinmektedir ve Tanrı Romain Gary’den sakındığı yetenek ve dehayı Emile Ajar’a bol bol bahşetmiştir eleştirmenlere göre. Bu süre zarfında Romain Gary Emile Ajar’ın kimliğini öyle iyi gizlemiştir ki kimse Emile Ajar’ın gerçekte kim olduğunu bilmez. Öyle ki her yazarın hayatı boyunca bir kez alabildiği Goncourt Ödülü’nü Romain Gary Emile Ajar adıyla ve Onca Yoksulluk Varken romanıyla ikinci kez kazanır.
13. Eşi Jean Seberg’in şüpheli intiharından sonra bunalıma giren Romain Gary 2 Aralık 1980’de Paris’te tabancasını kendisine çevirir ve yaşamına kendi elleriyle son verir.
Ölümüne kadar Emile Ajar’ın kimliğini gizlemeyi başarmış olan Romain Gary arkasında her şeyi açıklayan bir de intihar mektubu bırakmıştır. Mektup şöyle bitmektedir: “Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşça kalın.”