Bu sene Oscar Ödülleri için adaylıklar açıklandığında karşımızda iki tane harika film duruyordu. Biri The Favourite, diğeri ise Roma. Birbirinden bütünüyle bağımsız şeylerden bahsetseler de bu iki filmin ortak noktası, samimiyetleriydi. Roma’ya samimiyeti katan şey, doğrudan yönetmeni Alfonso Cuaron’un kendi çocukluğuna bakışıyla şekillenmesi… Pazar gecesi törende kaç ödülün sahibi olacağını bilmiyoruz. Fakat Roma filmi, izleyen herkesin kalbine girdi. Filmin hakkında bol bol konuşacağımız bir haftaya girmeden önce, hem bildiklerimizi tazeleyelim hem de bilmediklerimizi öğrenelim.
1. Yönetmen, Harry Potter serisinin en beğenilen filmini yönetti.
Roma’nın yönetmeni, epey bilinen bir isim: Alfonso Cuaron. Cuaron’u Hollywood için efsaneleştiren şeylerden birisi –hatta belki de en önemlisi- Harry Potter serisinin üçüncü filmi olan Harry Potter ve Azkaban Tutsağı filminin yönetmeniydi. Serinin “ayrıksı otu” olan bu film, çok beğenilmişti. Cuaron, inceden inceye tüm detayları planlayıp harika bir eser koymuştu ortaya.
Eğer Cuaron’un ismini duyduysanız, muhtemelen bu bilgiyi biliyorsunuzdur tabii. O yüzden, araya şöyle leziz bir ipucu bırakalım. Maksat sinema sohbetlerinizde elleri güçlendirmek. Cuaron’un bu filmin yönetmenliğini kabul etmesini sağlayan kişi, geçtiğimiz sene En İyi Film Oscarı’nı bir çırpıda alıveren Suyun Sesi (The Shape of Water) ve Pan’ın Labirenti (Pan’s Labyrinth) filmleriyle tanıdığımız Guillermo del Toro’dan başkası değil. Cuaron, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı ile ilgili bir teklif geldiğini ancak ne yapacağını bilmediğini söylediğinde del Toro sinirlenip “Derhal o kitabı okuyorsun ve o filmi çekiyorsun!” demiş. Biraz da küfretmiş arada ama onlar pek önemli değil.
2. Cuaron, filmlerin sinemaya sıkışmasından yana değil.
Roma, Netflix için çekilmiş bir film. Pek çok uluslararası festivalin tepkili olduğu Netflix yapımlarından biri, bu yıl Oscar için yarışıyor. Bu, epey büyük bir şey. Sektörü yerinden oynatıyor. Roma üzerinden alevlenen “Netflix filmlerini sinema filmi mi sayacağız, televizyon filmi mi sayacağız” tartışması, Oscar adaylığından sonra iyice alevlendi. Cuaron, filmlerin yalnızca sinema salonlarına hapsolmamasından yana. “Fazla salonda gösterime girmedi ama evlerin salonlarına girdi.” diyor Cuaron bununla ilgili konuşurken.
3. Cleo karakteri, yönetmenin gerçek hayatta tanıdığı bir kişiden esinlenerek yaratılmış.
Filmde evin yardımcısı olan Cleo, Cuaron’un çocukluğundan bir karakter. Ev, doğrudan Cuaron’un büyüdüğü ev. Fazla detay vermeyelim filmin konusuyla ilgili ama Cuaron’un çocukluğundan neredeyse hiç uzaklaşmıyor Roma…
4. Şimdi Oscar adayı olan Yalitza Aparicio, rolü almadan önce anaokulu öğretmeniydi.
Filmde Cleo rolünü canlandıran Yalitza Aparicio, büyük bir işin içine girmiş. Böyle önemli bir yönetmenin her şeyiyle dikkat çekici olan ve otobiyografik öğeler taşıyan bir filminde baş rolü canlandırmak çok ciddi bir iş olmakla birlikte, Aparicio için hiç de kolay değildi. Zira kendisi, ilk kez oyunculuk yapıyordu. Hatta Roma’da oynamadan önce, kendisi bir anaokulu öğretmeniydi. Şimdi ise, Pazar günü gerçekleşecek Oscar töreninde En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde aday ve kırmızı halıda gözler üzerinde olacak.
5. Oyuncu seçmeleri bir yıl sürdü.
Roma’nın oyuncu seçimleri için Alfonso Cuaron, epey ciddi bir araştırma içerisine girmiş. Hatta, bir yıl kadar sürmüş oyuncu seçimleri. Özellikle Cleo karakterini canlandıracak oyuncuyu bulmak, epey zor olmuş kendisi için. Cuaron bundan bahsederken “Bazen Libo’ya (Cuaron’un çocukluğunda evdeki yardımcı) fiziksel olarak benzeyen kişilerle karşılaşıyordum ama hiçbiri onun ruh haline sahip değildi, onun gibi hissetmiyordu.” diyor The Guardian’a verdiği röportajda.
6. En çok dalda Oscar adayı olan yabancı film unvanını kazandı.
Roma, başta da söylediğimiz gibi The Favourite ile birlikte, bu yılın en çok adaylık kazanan iki yapımından biri… 10 adaylığı bulunuyor. Fakat başardığı tek şey bu değil. 10 adaylıkla, aynı zamanda en çok adaylık kazanan yabancı film de olmuş oldu. Aynı başarıyı gösteren ve Roma ile aynı sayıda adaylığa sahip olan tek film, 2000 yapımı Crouching Tiger, Hidden Dragon. Bu arada Roma, En İyi Film kategorisine aday olan 10 yabancı filmden birisi. Koca Oscar tarihinde yalnızca 10 film… Hala izlemediyseniz harika bir neden.
7. Cuaron’un çocukluğunu anlatan filmde annesi ve babası da var.
Film, Cuaron’un anne ve babasını da birer karakter olarak görmemizi sağlıyor. Kendisine annesinin yahut babasının filmi izleyip izlemediği sorulduğunda, Cuaron’un iç sızlatan bir cevap verdiğini öğrendik: “Babam yıllar önce öldü. Annem ise filmin çekimleri sırasında çok hastaydı. Hastalığının son dönemlerinde onun için bir gösterim ayarlayarak filmin o güne kadar çekilen sahnelerini izlettim. Bir süre sonra da onu kaybettim.” diyor.
8. Arabanın park edildiği sahne, Stanley Kubrick’den ilham alınarak hazırlanmış.
Babanın eve geri dönüp arabayı park ettiği sahnenin hazırlanışında Alfonso Cuaron, Stanley Kubrick’in efsanevi filmi 2001: A Space Odyssey’deki uzay aracının Ay’a inişinden ilham almış.