Dr. Skull’un hikayesi; Ankara Fen Lisesi’nde okuyan dört kafadar öğrencinin dördünün birden Hacettepe Tıp Fakültesini kazanmasıyla başlar. İmkansızlıkların had safhada olduğu dönemlerde yaptıkları ve müzikal kalitesi had safhada olan 3 albümüyle isimlerini Türk Rock-Metal Tarihine altın harflerle yazdırdılar. Birçoğunuzun belki de ismini bile duymadığı ancak bu listeyi okuduktan sonra “vay anasını demek önceden böyle bir grup varmış” diyeceği Dr. Skull’un hikayesini anlatmamız gerektiğini düşündük.
Hacettepe Tıp Fakültesi’ni kazanan dört kafadar
Ankara Fen Lisesi’nde okuyan dört arkadaş; Murat Baştepe (Gitar/Vokal), Murat Ersöz (Gitar/Vokal), Mustafa Erman (Bas), Alper Yarangümeli (Davul/Vokal) sırayla (2 yıl içerisinde dördü birden kazanır) Hacettepe Tıp Fakültesi’ni kazandılar. Okulda bir araya geldikten sonra hepsinin müzisyenlik geçmişi olduğundan bir müzik grubu kurmaya karar verdiler ve 1983 yılında Türkiye’nin ilk heavy metal grubunu kurdular; “Dr Skull”.
Yazar Notu: Pentagram’ın gayri resmi kuruluş tarihi 1984 Bursa’dır. İlk albümlerini Dr. Skull’dan önce piyasaya sürmüş olsalar da bu albüm daha çok Trash/Speed Metal tarzındaydı.
Kısa bir zamanda 3 şahane albüm çıkardılar
İlk konserlerini 1985’te (Milliyet Müzik Yarışması) veren grup 4 yıl içerisinde; ilk albümleri Wory Zover (1990), 2. albümleri Rools For Fools (1992) ve son albümleri Hershey Yolunda !? (1994) olmak üzere 3 albüm çıkardılar. Dr. Skull’u önemli yapan şeyler müzikal anlamda temalarındaki ve motiflerindeki özgünlüktü. çıkardıkları 3 albümde çiğ gitar ve vokal kayıtları, güçlü sololar, buram buram Old School Rock kokan şarkı yapılarıyla beraber punk-rock’tan speed metale ve hatta senfonik öğelere kadar uzanan bir altyapıyı içerir.
“Wory Zover” (1990); ilk heyecanımızdı. Bizim için çok anlamlı ama teknik açıdan eksikleri olan, biraz aceleye gelmiş bir hard rock albümüydü. “Rools 4 Fools” (1992); üzerinde daha iyi düşünülmüş ve müzikal açıdan kendimizi daha geliştirmiş olduğumuz, içimize sinen, metalik bir albüm oldu. “Hershey Yolunda !?” (1994) ise; Türkçe sözler, Serdar’ın vokali ve daha punk bir alt yapıyla, farklı tarzda, serinkanlı bir işti. Sevmeyen de vardır ama hatırlanmak güzel.
Faklı tarzları bir arada denediler
Dr. Skull müziklerini hiçbir zaman tek bir tarz etrafında sınırlamadı. Elbette onlar bir rock grubuydu ancak şarkılarında; saksafon, keman gibi farklı enstrümanlara da yer verdiler. O dönemde popüler olan farklı tarzları şarkılarının içerisine serpiştirdiler. Dr. Skull’un ömrü kısa sürse de bu sayede ülkemizin en çok yönlü müzik grubu olarak müzik tarihimizde yerlerini aldılar. Zaten bu 4 gencin Türk olduğunu bilmeyenlerin Dr. Skull için bir “Türk grubu” tahmininde bulunmaları çok zordur.
Grubun maskotu “Vehbi”
Dr. Skull’un maskotu tıpkı İron Maiden’ın Eddy’si gibi bir kuru kafadır. Grup üyeleri okuldaki dersleri esnasında anatomi çalışmak için okulu laboratuvarından bir tane plastik kurukafa yürütürler. Adını o dönemki Milli Eğitim Bakanı olan Vehbi Dinçerler’e tepki olarak “Vehbi” koyarlar. Vehbi bütün konserlerde, albümde ve fotoğraf çekimlerinde grupla beraber davulun üzerinde bulunur.
“Anatomi çalışmak için ele geçirdiğimiz bir kafatasıydı. O dönemin Milli Eğitim Bakanı’na tepki olarak bu ismi vermiştik, adamı fazla ciddiye almışız aslında. Vehbi, bizim her performansımızda -bardakiler de dahil- davulun önündeki yerini korudu. İlk iki albümün kapağında fotomodellik de yaptı. Bizden daha fotojeniktir.”
İmkansızlıkların had safhada olduğu bir dönem
Dr. Skull’un eski bateristi Alper Yarangümeli bir röportajında o dönemi şöyle yorumluyor;
“Hayatımda en çok keyif aldığım dönemlerdendi. Hepimiz tüm sürece dahil oluyorduk ama klasik sırayla; önce davullar, sonra baslar, gitarlar ve vokaller kaydedildi. Müthiş eğlenceliydi, özellikle de miks aşaması. Stüdyo Ankara’da Göksan Abi ile birlikte gülmekten gözlerimizden yaş gelmişti. Yine de zamana karşı yarışıyorduk. İlk albümü 30 saatten az sürede kaydettik mesela. Para o kadardı. Kullandığımız birçok aleti arkadaşlarımızdan ödünç almıştık. İkinci albümde hala twin-pedalım yoktu; bazı bölümlerde hi-hat’i sol elle çalıp, sağ elle trampet ve floor-tom’u, bas davul ile tersten yürüterek twin-pedal etkisi vermeye çalışmıştım. Akıllı adam işi değil. O zaman bize en zor gelen şeylerden biri de kayıt performansı için alkol ve tütüne bir süre ara vermekti diye hatırlıyorum. Fakat öyle gerekiyormuş.”
Grubun dağılması
Dr. Skull ikinci albümü olan “Rools 4 Fools” tamamlandıktan sonra grubun vokalistliğini yapan Murat Baştepe eğitimine devam etme kararı aldı ve bu amaçla Amerika’ya gitti. Murat Baştepe’nin gidişiyle 2 gitardan tek gitara düştüler ve müziklerini Funk altyapısıyla yeniden yapılandırdılar. Vokal olarak gruba gelen Serdar ile beraber 1994’te çıkardığı “Hershey Yolunda” albümü sonrasında grup ne yazık ki dağılma kararı aldı.
“Öncelikle Baştepe’nin “Rools 4 Fools” kayıtlarından sonra Amerika’ya gidişi bizi biraz sarstı; müziğimizi yeniden yapılandırmamız gerekti. Serdar, çok güçlü bir ses olmasına rağmen grupta tam yerine oturmadı. Die Toten Hosen ile birlikte çaldığımız konserden sonra EMI ile devam etmemiz için teklif geldi. Ama bu, bir süre yurt dışında yaşamamız ve meslekten vazgeçmemiz anlamına geliyordu. Biz müziği bir iş olarak düşünmemiştik hiç. Serdar bu yolu seçti, bizler de kendi işimize yoğunlaştık ve Skull bitti.”
Yanlış yer, yanlış zaman
Eğer Dr. Skull Avrupa’da veya Amerika’da kurulmuş olsaydı bugün muhtemelen konserlerine gidebilmek için aylar öncesinden bilet aramaya başlıyor olurduk, ancak onlar yanlış yerde ve yanlış zamanda ortaya çıktılar. En parlak dönemlerinde bile ülkemizde pek rağbet görmeyen Rock müzik; Dr. Skull, Pentagram, Kramp vs. gibi eski gruplar sayesinde zaten az sayıda olan Türk dinleyicisine ulaştı. Dr. Skull kısıtlı imkanlarla çıkardığı 3 muhteşem albüm sonrasında dağıldı ancak Türk Rock Müzik tarihinde unutulmaz bir grup olarak yerini aldı.
Dr. Skull üyeleri bugün neler yapıyorlar?
Dr. Skull grubunun üyeleri grubun dağılışından sonra asıl meslekleri olan doktorluğa döndüler.
Prof. Dr. Murat Baştepe; Harward Üniversitesinde Prof. Doktor olarak çalışmalarına devam ediyor,
Prof. Dr. Murat Ersöz; Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitim sorumlusu,
Prof. Dr. Mustafa Erman; Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü’nde çalışıyor,
Doç. Dr. Alper Yarangümeli ise Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde çalışıyor.
Kısacası grubun bütün elemanları oldukça başarılı ve kendi alanlarında akademik olarak çok iyi yerlere gelmeyi başarmışlar. Bizlere de “Helal Olsun” demek düşer sanırız…
“Hepimiz hekimlikle uğraşıyoruz. Ben hariç tüm elemanlar kendi dallarında profesör oldular, yani halen Prof. Dr. Skull’ın önündeki tek engel benim. Baştepe, Ersöz ve Mustafa, Skull’dan sonra devam etmediler. Ben bir süre daha direndim, Karakedi ile barlarda çalıp punk-metal bir albüm kaydettik. Oğlum doğunca ben de bıraktım. Aktif olarak ilgilenmesek de müzik hâlâ hepimizin hayatının içinde; kafamdaki metronom bazen beni deli ediyor mesela.”