Tarihin gelmiş geçmiş en büyük bilim insanlarının basit ve keyifli tavsiyelerden faydalanın.
Nobel ödüllü yazar Richard Feynman’a göre dahilerin ortak özelliklerinden biri karmaşık şeyleri basit bir şekilde anlatabilmeleri. Bunun sebebi ise dehalarının karmaşık ilişkileri diğer insanlara göre daha rahat anlayabilmeleri. Buna rağmen bir dahiyle konuşurken ne kadar açık ve anlaşılır konuştuğuna şaşırabilirsiniz.
Yaratıcı Beyinler Dünyayı Nasıl Algılıyor?
Yazar Truman Capote, şair William Carlos Williams ve dönemin birkaç önemli mühendis, mimar ve bilim insanı 1960’larda University of California’da gerçekleştirilen bir deneye katılıyor. Bu dahilerin ortak özelliği birçok insanın tahmin edeceği üzere yüksek IQ… değil. Bu insanların ortak özelliği yaşamın karşılarına çıkardığı her türlü çelişkili olguya ve deneyime açık olmaları. “Wired to Create: Unraveling the Mysteries of the Creative Mind” (Yaratıcılık Kodlaması: Yaratıcı Zihnin Gizemlerini Ortaya Çıkarmak) kitabının ve qz.com’da yayınlanan “Creative People’s Brains Really Do Work Differently” (Yaratıcı İnsanların Beyni Gerçekten Farklı Çalışıyor) makalesinin yazarları Carolyn Gregoire ve Scott Barry Kaufman şöyle anlatıyor:
“Yaratıcı alanlarda başarılı insanların hepsinde diğerlerinin içsel yaşamına karşı açık fikirli yaklaşım; karmaşıklık ve belirsizlik tercihi, düzensizlik ve kargaşaya alışılmadık derecede yüksek bir tolerans; kaostan düzen çıkarma yeteneği; bağımsızlık; tabuların dışına çıkmak ve risk almaya istekli olmak gibi ortak özellikler bulunuyor.”
Yaratıcı beyinlerin karmaşaya bu derece açık olmaları araştırmacıların bir başka bulguya ulaşmalarını sağladı. Sonuçlara göre bir grup yazar standart psikopatoloji ölçümlerine göre toplumun zirvesindeki %15’lik kesimde yer aldılar. Öte yandan ilginç bir şekilde aynı grup psikolojik sağlık bakımından bir hayli yüksek puanlar aldı. Peki, nasıl olur da aynı insanlar hem ‘deli’ hem ‘aklı başında’ olabilir?
Açık Fikirlilik
Gregoire and Kaufman’a göre “Yazarların, toplumun akıl hastalığıyla ilişkilendirdiği alanlarda yüksek puan almalarının sebebi -en karanlığından en aydınlığına- yaşamın tüm tayfıyla meşgul olmaları. Bu eğilim onların ayaklarını yere daha sağlam basmalarını ve öz bilinçlerinin daha farkında olmalarını sağlayabilir. Kendileriyle ve dünyayla açıkça ve cesurca yüzleşen yaratıcı insanlar sağlıklı ve ‘patolojik’ davranışlar arasında alışılmadık bir sentez benimsiyor.”
Yaratıcı İnsanların Sahip Olduğu 7 Özellik
Norveç’te yapılan bir başka araştırma ise yaratıcı yeteneği yüksek insanların duygusal istikrar ve sosyalleşme açısından zayıf olduklarını ortaya koyuyor. BI Norwegian Business School profesörü Øyvind L. Martinsen’e göre yaratıcılığı yüksek insanların sahip olduğu 7 temel özellik:
1. Çağırışımsal Eğilim
Hayal gücü yüksek, eğlenceli, birçok fikir üretebilen, gerçeğin ve kurgunun arasında geçişler yapabilen, kendini adama becerisi olan.
2. Özgünlük İhtiyacı
Kurallara ve geleneklere direnen, kimsenin yapmadığı şeyler yapma ihtiyacı yüzünden isyankâr bir tavır takınan.
3. Motivasyon
Zor sorunların üstesinden gelmek için performans artırabilen, hedefe odaklanan, yenilikçi tutuma sahip ve dayanıklı.
4. İstek
Çevresine ilham vermek, dikkat ve ilgi çekmek isteyen.
5. Esneklik
Olayları farklı yönleriyle görebilme ve etkili çözümler üretebilme becerisine sahip.
6. Düşük Duygusal İstikrar
Olumsuz ruh halleri, duygusal durumunda dalgalanmalar, kendine güven bozukluğu yaşama olasılığı olan.
7. Düşük Sosyalleşme
Çok düşünceli olmayan. İnatçı. Fikir ve insanlarda kusur ve hata bulma eğilimi olan.
Yani aşırı yaratıcı olup da denyo olmayan insana rastlama olasılığı bir hayli düşük gibi. Bununla birlikte “açıklık” psikolojide kabul edilen ve “Büyük Beşli” adı verilen karakter özelliklerinden biri ve günümüze kadar yapılan birçok deney ve araştırma bu beş özelliğin zamanla değişime uğrama ihtimalinin düşük olduğunu gösteriyor. Bu nedenle zaten “açık” bir insan değilseniz bunu değiştirme ihtimaliniz olduğu söylenemez. Yine de kendinizi daha açık bir insan olma konusunda zorlayabilirsiniz. Buna, ön yargı ile yaklaştığınız, tabulaştırdığınız şeylere “evet” diyerek başlayabilirsiniz. Bu, daha etkili bir öğrenme sürecine girmenize de yardımcı olabilir.
Feynman Tekniği ile Öğrenin
ABD’li fizikçi Richard Feynman’ın biyografisini yazan James Gleich, Feynman’ın öğrenmeye merakını şu sözlerle anlatıyor:
“Hiçbir beceriyi [öğrenmek kadar] önemsemiyordu. Davul çalmayı, masaj yapmayı, öykü anlatmayı, barda kadınlarla tanışmayı belirli kurallar dahilinde öğrenilen zanaat dalları olarak gören ve kendine bunları öğretebilen bir adamdı.”
Feynman bunca şeyi hızlıca öğrenmek için 3 adımlık bir teknik uyguluyordu. Üstelik bu tekniği uygulamak için üstün zekâlı olmanıza gerek yok. Tek ihtiyacınız ortalama bir IQ ve yüksek öğrenme isteği. Belki de bu tekniği öğrenmek için yine bu tekniği kullanarak işe başlayabilirsiniz.
1. Bir Çocuğa Öğretin
Feynman en popüler güncel bilim konuşmacılarından biriydi ve en zor kavramların bile herkesin anlayabileceği kelimelere dökülebileceği konusunda ısrarcıydı.
Feyman’a göre jargon kullanmak genellikle bir konunun tam kavranmadığına işaret ediyordu. Bu yüzden “Feynman Tekniği”nin ilk adımı bir kâğıt parçasına 8 yaşında çok parlak olmayan bir çocuğa anlatır gibi her şeyi yazmaktır.
“A Nobel Prize-Winning Physicist Identified Three Simple Steps to Mastering Any Subject”in (Nobel Ödüllü Fizikçi Herhangi Bir Konuda Uzmanlaşmayı Üç Basit Adımla Açıklıyor) yazarı Shane Parrish “Başından sonuna kadar bir konuyu, bir çocuğun anlayabileceği basit bir dilde yazdığınızda (ipucu: sadece en yaygın kelimeleri kullanın), kavramları daha derin bir seviyede anlamaya başlar ve kendinizi fikirler arasındaki ilişkileri ve bağlantıları basitleştirmeye zorlarsınız.” diyor. “Eğer zorlanırsanız bazı boşlukları daha rahat tespit edebiliyorsunuz. Bu durum iyi öğrenmek için bir fırsat oluşturuyor.” diye ekliyor.
2. Geri Gidin
Başlangıçta konuyu 8 yaşındaki bir çocuğun anlayacağı kadar basit terimlerle aktarmakta zorlanabilirsiniz. Bu iyi. Bir şeyler sizin için karmaşık veya belirsiz hale geldiği zaman bunu, hangi bölümleri tekrar incelemeniz gerektiğine dair bir işaret olarak düşünün.
Parrish “Örneğin, bir biyoloji testiniz varsa ve evrimi basit terimlerle açıklamakta zorlanıyorsanız biyoloji kitabını açın ve evrimle ilgili bölümü yeniden okuyun. Şimdi kitabı kapatın, yeni bir boş kağıt parçası alın ve konuyu (bu durumda evrim) nasıl açıkladığınızı yazın.“ şeklinde bir örnek veriyor.
3. Gözden Geçirin ve Basitleştirin
Bu aşamada öğrenmeye çalıştığınız her şeyi sade bir dille anlatan kapsamlı notlara sahip olmanız gerekiyor. Tek yapmanız gereken bu bilgiyi gözden geçirmek ve pekiştirmektir. “Onları yüksek sesle okuyun” diyor Parish. “Eğer açıklama basit değilse ya da kafa karıştırıcı geliyorsa bu, biraz daha çalışmaya ihtiyacınız olduğuna dair bir gösterge.” diye ekliyor.
Einstein’ın Oğluna Yazdığı Mektupta Daha İyi Öğrenmek İçin Veridiği Tavsiye: “Sevdiğin Şekilde Yap”
20. Yüzyıl’ın en büyük fizikçilerinden bir diğeri Albert Einstein, onu meşhur edecek teorisini henüz bitirmiş, sunumundan bir gün önce Viyana’daki iki oğlundan Albert’in kendisine yazdığı mektuba cevap olarak bir şeyleri öğrenmenin öneminden ve iyi öğrenmek için nasıl çalışmaları gerektiğinden bahsediyor. Bu dönemde Berlin’de yaşayan Einstein’ın yazdığı mektup Dorie McCullough Lawson’ın kaleme aldığı “Posterity: Letters of Great Americans to Their Children” (Gelecek Nesil: Büyük Amerikalıların Çocuklarına Yazdığı Mektuplar) kitabında yer alıyor.
“Sevgili Albert,
Dün mektubunu aldım ve çok mutlu oldum. Bana bir daha yazmayacağından korkuyordum. Zürih’teyken, Zürih’e gelmemin seni tuhaf hissettirdiğini söylemiştin. Bu nedenle başka bir yerde bir araya gelip kimsenin keyfimize müdahale etmemesinin daha iyi olacağını düşünüyorum. Bundan böyle her yıl kardeşin ve seninle bir ay geçireceğiz. Böylece size sahip olduğu için memnun ve sizi seven bir babanız olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca benden başka kimseden öğrenemeyeceğiniz çok güzel ve ilginç şeyler öğrenebilirsiniz. Bu kadar yorucu iş sonucunda elde ettiğim şey sadece yabancılara değil, kendi çocuklarıma da yarar sağlayacak. Bugün hayatımın en önemli işlerinden birini tamamladım, biraz daha büyüdüğünde sana anlatacağım.
Piyano çalmaktan keyif almana çok memnun oldum. Bu ve atölye çalışmaları senin için okuldan bile iyi çünkü bunlar senin gibi çocuklara yakışan şeyler. Piyano çalışmak için öğretmen sana vermese bile sevdiğin parçaları seç. Öğrenmenin en iyi yolu budur. Bu tür zevk aldığın şeyleri çalıştığında zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyeceksin. Bazen işlerimden o kadar zevk alıyorum ki öğlen yemeğini unuttuğum bile oluyor.
Tete’yi benim için öp.
Annene Saygılarımla,
Baban”
Finlandiya Eğitim Sistemi hazırlanırken Einstein’ın bu mektubundaki fikirlerinden esinlenildi mi bilinmiyor ancak temelindeki felsefelerin aynı değilse bile benzer olduğu söylenebilir. Siz yeter ki sevdiğiniz şeye karar verin, Feynman Tekniği ile öğrenemeyeceğiniz şey yok. Barda kadınlarla tanışmak bile öğrenilebiliyormuş, baksanıza.