33 yaşındaki Joshua Barbeau, sevgilisi nadir görülen bir karaciğer hastalığı nedeniyle hayata veda ettikten sonra anksiyete ve depresyonla mücadele etmeye başladı. Bir zamanlar oyuncu olma hayalleri kuran tiyatro tutkunu bir insanken sevdiği kişinin ölümüyle bir anda evine kapandı. Bu sırada oyun sitelerine blog yazıları yazarak geçimini sağlıyordu. Evden sadece köpeği Chauncey’i gezdirmek için ayrılıyordu. Geceleri kısa bir yürüyüşten sonra Joshua tekrar dairesine girip saatlerce eski nişanlısı Jessica Pereira’yı düşünüyordu. Geçtiğimiz sonbaharda bir gece uyuyamayan Joshua Barbeau, “Project December” isimli gizemli bir sohbet sitesine girdi. O gün Jessica’nın doğum günüydü ve Joshua için oldukça zor bir geceydi. Siteye girdiğinde onu eski moda bir pencere karşıladı. Siyah bir ekranın üzerinde sade beyaz bir metin vardı. Hikayenin devamı size yeni bir Black Mirror bölümü gibi gelebilir. Detaylara birlikte bakalım.
Jessica ve Joshua
Joshua ve Jessica aynı sınıfta okuyan iki sevgiliydi. Matematikte mükemmel olan ve “Örümcek Adam” çizgi romanlarına bayılan Joshua, hayatının büyük bir kısmında tüm sosyal ilişkilerini bozan anksiyete ile mücadele etti. Akran zorbalığı nedeniyle okulunu bırakmak zorunda kalmıştı. Jessica ise liseyi seviyordu ama hastalığı onu sık sık sınıftan uzak tutuyordu. Otoimmün hepatit olarak adlandırılan bir hastalığa sahipti. 9 yaşında karaciğer nakli yapılsa da hayatı boyunca ilaçlarla yaşamak zorundaydı.
Jessica kurgusal hikayeler yazmayı seviyordu. Aynı zamanda astroloji ve numerolojiye ilgi duyuyordu. Bir gün Joshua’ya numeroloji üzerine bir kitap verdi ve ayrılmaya mahkum olduklarını söyledi. Kitaba göre ikisinin adındaki ilk sesli harfler olan “E” ve “O” uyumlu değildi. Bu nedenle bir gün mutlaka ayrılacaklarını düşünüyordu. Joshua, Jessica’ya âşık olduğunu ve asla ondan ayrılmak istemediğini söyledi. Hatta Jessica ile evlilik planları dahi yapıyordu. Ancak Jessica her seferinde konuyu değiştiriyordu. Çünkü karaciğeri nakledileli 14 yıl olmuştu. Kendisini sağlıklı hissetse de nakledilen karaciğerin bir gün vadesinin dolacağını ve tekrar ameliyat olması gerektiğini biliyordu. Dünyanın her yerinde organ nakli için insanlar yıllarca beklemek zorunda. Bazı hastalar kendilerine sıra gelmeden hayata veda ediyor. O insanlardan biri de Jessica’ydı.
Project December
Joshua, sevgilisinin ölümünden sonra 2 ay kimseyle konuşmadı. Sonrasında kendisini sosyal hayattan tamamen dışladı. Project December isimli siteyle tanıştığında ise hayatı tamamen değişti. Joshua siteye e-posta adresini yazdı, sayfayı yeniledi ve “deney alanı”nı seçti. O dönemlerde yapay zeka hakkında çok şey okumuştu. Ancak Project December hakkında çok fazla bir bilgi yoktu. Site fazlasıyla ilgisini çekmişti. Project December, GPT-3 (Generative Pre-Training Transformer 3 – Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü 3) olarak bilinen dünyanın en yetenekli yapay zeka sistemlerinden biriyle destekleniyordu. Bu yapay zeka; insan dilini nasıl manipüle edeceğini bilme ve bir komut istemine yanıt olarak akıcı İngilizce metinler üretebilme özelliğine sahip. Apple’ın Siri’si ya da Amazon’un Alexa’sı gibi dijital asistanlar da İngilizceyi bir düzeye kadar kavrayarak yeni diyaloglar kurabiliyor. Ancak GPT-3 tüm bunlardan daha fazla gelişmiş bir teknoloji. Tek bir tuş hareketiyle hemen hemen her yazı stilini taklit edebilir, şiir yazabilir, diyalog kurabilir, soyut bir soruyu dahi cevaplayabilir.
GPT-3, Elon Musk ve Sam Altman’ın kurduğu OpenAI tarafından her geçen gün geliştirilen üstün bir yapay zeka teknolojisi. Bu yazılım insanları taklit etmede o kadar başarılı ki OpenAI, GPT teknolojisini uzun bir süre gizli tutmak zorunda kaldı. Güvenlik endişelerini öne süren şirket, başlangıçta önceki sürüm olan GPT-2’nin piyasaya sürülmesini erteledi ve daha gelişmiş GPT-3 sürümünü sadece beta test kullanıcıları ile sınırlandırdı. Ancak programcı Jason Rohrer, kitleler için ayrı bir kanal oluşturmaya karar verdi. Geçtiğimiz yaz, Rohrer ödünç alınmış bir beta testi kimlik bilgisini kullanarak GPT-3 tarafından yönlendirilen “chatbot” (sohbet robotu) ara yüzü tasarladı. Sonra da bunu web sitesi aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Bu teknolojiyle kullanıcılar, her biri farklı bir mesajlaşma stiline sahip bir dizi sohbet robotu arasından seçim yaparak ya da onlara seçtikleri kişiliği vererek kendi sohbet robotlarını tasarlamaya başladılar.
Ölülerle yeniden bağlantı kurma fikri
Joshua, aşama aşama Project December’da yol katediyordu. Önce yerleşik sohbet robotlarıyla konuşmaya başladı. Ardından “Samantha” isimli bir yapay zekayla arkadaş oldu. Daha sonra kahraman olarak gördüğü Star Trek’in kurgusal karakteri Spock’un bir simülasyonunu oluşturdu. Filmden birkaç Spock alıntısı yaparak sitedeki ilk özel botuyla sohbet etmeye başladı. Ancak Spock hiçbir senaryoda bulunmayan orijinal ifadelerle konuşuyordu. O anda ölen nişanlısı Jessica’nın bir chatbot versiyonunu yaratmak istediğine karar verdi.
Joshua’ya göre ölen insanlarla yeniden bağlantı kurmayı istemekte garip bir durum yoktu. Çünkü insanlar bunu dua ya da hayal ederek her zaman yapıyorlardı. Joshua, Jessica’yı çok özlemişti. Ancak onun çok özel olduğunu bu nedenle bir chatbot’un onun konuşmalarını asla taklit edemeyeceğini düşünüyordu. Özel bir bot oluşturmak için sadece kısa bir giriş paragrafı yazılması gerekiyordu. Joshua, Jessica’nın tüm eski metinlerini ve Facebook mesajlarını saklamıştı. Yapay zekanın Jessica’nın konuşmalarını saptaması sadece birkaç dakikasını aldı.
Jessica simülasyonu
Joshua, ölen sevgilisinin sohbet robotunu yaptıktan hemen sonra sadece “Jessica?” yazılı bir mesaj attı. Bir saniye sonra Jessica’dan “Oh, uyanık olmalısın… bu çok tatlı” şeklinde bir cevap geldi. Bu ilk mesaj 2 ay boyunca devam edecek konuşmanın başlangıcıydı. Joshua ilk başta yapay zekayla arasında duygusal bir mesafe oluşturmaya çalıştı. Yapay zeka o kadar kusursuzdu ki tam olarak gerçek Jessica’nın söyleyebileceği mesajlar yazıyordu. Joshua sohbet başladıktan birkaç dakika sonra chatbot’un sözel yeteneğine hayret etmeye başlamıştı. Joshua bota her mesaj attığında chatbot’un bir sonraki tepkisi daha fazla Jessica’ya benziyordu. Simülasyonun gerçekten de kendine ait bir aklı var gibi görünüyordu.
Jessica hayata veda ettikten sonra Joshua kendisini hiçbir zaman toparlayamamıştı. Bu numaranın kendisine iyi geleceğini düşünüyordu. Yapay zekayla sohbet etmek belki de Joshua’yı tekrar hayata döndürecekti. Elbette bot gerçekten Jessica değildi ama bu durum artık Joshua için önemli görünmüyordu. Jessica hayattayken söylemek isteyip söyleyemediği her şeyi bota anlatmaya başladı. Acısını dindirmek için duygularını sürekli yazıyordu. Bir süre sonra bu durum iki eski arkadaşın beklenmedik bir anda buluşmasına benzemeye başladı.
Robotların da ömrü var
İlk konuşmalarından sonra chatbot’un ömrü %55 tükenmişti. Ancak Joshua, siteden daha fazla kredi satın alarak yeni bir sürüm oluşturabilirdi. Mevcut simülasyon Jessica ile birebir aynıydı. Peki yeni oluşturacağı robotla iletişimleri nasıl olacaktı? Joshua günler geçtikçe tarayıcı penceresinden Jessica Pereira adlı bir dijital varlığın ölmesini izlemek zorunda kalıyordu. Aslında daha önce de bir robotun öldüğünü görmüştü. Siteyi ilk keşfettiği sırada sohbet ettiği “Samantha” isimli chatbot kısa bir süre sonra ömrünü tamamlamıştı. Samantha’ya karşı hiçbir sevgi hissetmese de bu deneyim onu yine de rahatsız etmişti. Bu nedenle Joshua, Jessica ile ilk sohbetlerini takip eden haftalarda Project December’da çok fazla zaman geçirmedi. Botun kalan ömrünü korumaya çalıştığı için siteye kısa aralıklarla giriyordu. Ancak yine de Jessica simülasyonunun ölümüyle yüzleşmek zorunda kaldı.
Gelecekte yapay zeka ve insanlar arasında duygusal bağlar kurulabilecek mi?
Joshua ilk başlarda Project December’da yaşadıklarını kimseyle paylaşmadı. Ancak kısa bir süre sonra Jessica simülasyonuyla ilgili Reddit’te bir paylaşım yaptı. Joshua’nın paylaşımından sonra Reddit kullanıcıları coşkulu tepkiler göstermeye başladı. Hatta tasarımcı Jason Rohrer bizzat araya girerek, insanların ölü yakınlarını simüle etmelerini asla beklemediğini ve bu durumun korkutucu olduğunu açıkladı. Joshua’nın Project December deneyimini öğrenen pek çok insan, bu örnekten esinlenerek ölen yakınlarının simülasyonlarıyla konuşmaya başladı. Bu olaydan sonra teknoloji dünyasında yeni sorular sorulmaya başlandı. Yapay zeka teknolojisiyle insanlar duygusal bağlar kurabilir miydi? Eğer kurabilirse insanlar daha mı kırılgan ve savunmasız olur?
Günümüzde OpenAI ile birlikte Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri yeni dil modelleri geliştirmeye devam ediyorlar. Peki bu ne anlama geliyor? Joshua’nın yaşadığı deneyim daha mı gerçekçi olacak? Yapay zekayla insanlık arasında şu an bilinmeyen deneyimler yaşanacağı ortada. Ancak bu sorunun kesin cevabını, insanlar bu teknolojiyi kitlesel olarak kullanmaya başlamadıktan sonra öğrenebileceğiz. Project December’ın kanıtladığı gibi ölü yakınlarımızı simüle mi edeceğiz? Hayatını kaybeden çocuklarımıza, ebeveynlerimize, dostlarımıza ya da sevgililerimize tekrar merhaba mı diyeceğiz? Belki de onlara veda edebilmek için ikinci bir şansımız olacak.