Biriyle ilk buluşmanızdasınız, kahve kupasını bir türlü tutamıyorsunuz çünkü öyle bir tasarım yapmışlar ki sadece izleyerek içmenizi istemiş olabileceklerini düşünüyorsunuz. Zaten ilk buluşmanın heyecanı var üzerinizde. Beni beğendi mi, dişimde maydonoz kaldı mı gibi birbirinden tamamen alakasız sorularla birlikte kafanız inanılmaz dolu bir halde karşınızdakini etkilemeye, işleri batırmamaya çabalıyorsunuz ve o lanet kupadan kahve içmeye çalışıyorsunuz. Olanlar oldu, fincan ellerinizin arasından kaydı ve yere düştü. Suratınızda şapsal bir ifade oluştu, utandınız. Karşınızdaki ise size “Yhaaa şapsal mısın sen!” dercesine bakıyor ve gülümsüyor. İşleri berbat ettiğinizi sanmıştınız ama o gülümseme için tüm mekanın kupalarını yere düşürebileceğinizi anlıyorsunuz. İşte bu örnekte de olduğu gibi şapşallıklarınız, sakarlıklarınız ya da kendiniz ile barışık tavırlarınız karşınızdaki insan için samimi ve etkileyici gelebiliyor. Bu etkiye bilimde “Pratfall etkisi” deniliyor.
Şimdi biraz daha derinlerine inelim bu etkinin ama önce bir konuda anlaşalım, yazının sonunda hoşlandığınız kişiler ile görüştüğünüzde onların üzerine kahve dökmeyeceğinize dair bir söz vermenizi rica ediyoruz. Sonra “Bak bu aslında böyle bir etkiydi, hala çevrim içi ve bana yazmıyor” derseniz bunun sorumlusu olmak istemeyiz…
Yaptığınız bir hataya güldüğünüzde insanlar da sizinle beraber gülmeye başlar…
İngilizce bir kelimeyi çok alakasız bir şekilde mi telaffuz ettiniz, sakin olun ve derin bir nefes alın. Rezil olmadınız. Kendi hatalarınıza gülebildiğinizde çevrenizdeki insanlar tarafından daha sevimli bir insan olarak algılanıyorsunuz.
Hiçbir hatası olmayan insan “mükemmel” algısı oluşturarak mesafalere neden oluyor-muş.
Her konuda harika olduğunu düşündüğünüz bir insanın yanında rahat hissetmek her zaman kolay olmaz. Mükemmeliyetçi insanların çoğu kendi hatalarını kabul etmez, bunlara gülmez ve genellikle ciddi insanlar olurlar.
Testler gösteriyor ki…
Bu teori, Kaliforniya Üniversitesi psikologlarından Elliot Aronson tarafından ortaya atıldı ve test edildi. Deney esnasında belirli sorulara yanıt veren kişilerin kayıtlarını bir ekibe dinleten Aronson bu kayıt esnasında konuşurken önündeki kahve kupasını deviren ve buna gülen insanların sevimlilik açısından en yüksek seviyede olduğuna ve samimi olduklarına dair geri dönüşler aldı.
Çekici geleni yüceltirken, itici geleni yerin dibine batırıyor…
Empati yapalım, hoşunuza giden birisinin yaptığı sakarlıklar ya da örneğin yolda kayıp düşmesi sizin ah sana kıyamam gibi tepkiler vermenize sebep olup, sevimli gelirken; kendisinden hoşlanmadığınız birisinin yapmış olduğu bir hata ya da sakarlık tamamen o insanı derin dibine sokacak fikirlerin zihninizden geçmesine sebep olabiliyor.
Hata yapmaktan korkmayın!
Unutmayın, hatalarınıza gülebilmek, kendiniz ile barışık olabilmek çevrenizdeki insanlara inanılmaz sevimli geliyor.
Yararlanılan Kaynak: 1.