Kadim İstanbul şehri, yalnızca tarihi eserleri veya kültürel hazineleri ile dikkat çekmiyor. İstanbul, doğal güzellikler söz konusu olduğunda da dünyanın önde gelen şehirleri arasında yer alıyor. İşte Beykoz ilçesindeki Polonezköy de İstanbul’daki eşsiz doğal güzelliklere tanık olabileceğiniz bölgelerden biri. Günümüzde, görülmeye değer kahvaltı mekânları ile adından söz ettiren Polonezköy, doğayla iç içe olmak isteyen İstanbulluların uğrak noktalarından biri konumunda. Peki, ama İstanbul’da insana “nefes alma” imkânı tanıyan bu yerleşim yerinin uzun zaman önce şehrin en verimsiz toprakları olduğunu, tepelere ve bataklıklara ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz? Peki, ya Polonezköy nasıl kuruldu, hiç düşündünüz mü? Bu soruya yanıt verebilmek için tarihte bir yolculuğa çıkmak, Almanya, Rusya, Avusturya ve Lehistan arasındaki kanlı bir savaşa yakından bakmak ve dönemin politik atmosferini incelemek gerekiyor. Gelin, sürgündeki Polonyalıların vatanı haline gelen Polonezköy’ün ilgi çekici hikayesine birlikte bakalım.
1795 yılında Avusturya, Almanya ve Rusya, Lehistan topraklarını işgal etti
Böylece çoğunluğunu Polonyalıların oluşturduğu ülkede istikrarsızlık dönemi başladı. İşgalciler, Polonya-Litvanya Birliği olarak da anılan ülkedeki yönetime son verdi.
Lehistan’ın işgali en çok, Rusya’nın en büyük rakibi konumunda olan Osmanlı İmparatorluğu’nun tepkisini çekti
Öyle ki Osmanlı sarayında Lehistan’ın işgali kabul edilmiyor, yabancı ülkelerin sefirlerinin kabul edildiği toplantılarda, artık mevcut olmayan bu ülkenin sefiri için bir yer ayrılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun Lehistan işgali karşısındaki karalı tutumu, kısa süre sonra oldukça önemli gelişmelerin yaşanmasına da neden olacaktı.
Ülkeleri işgal edilen Polonyalılar, 1830 yılında bir bağımsızlık hareketi başlattı
“Kasım Ayaklanması” veya “Polonya-Rus Savaşı” olarak da anılan bağımsızlık hareketinin en büyük destekçisi ise elbette Osmanlı İmparatorluğu’ndan başkası değildi. Öte yandan Fransa da Polonyalıların ülkelerini özgürleştirmek için başlattığı harekete destek veriyordu.
Polonyalılar, Piotr Wysocki isimli askerin liderliğinde gelişen ayaklanma sayesinde bazı önemli kazanımlar elde etti
Örneğin başkent Varşova işgal güçlerinden arındırıldı, Polonyalıların bağımsızlık özlemi daha gür bir sesle dile getirilir oldu. Ancak Kasım Ayaklanması’nın başarı kazanması Litvanya, Belarus ve Ukrayna’da da çeşitli isyan hareketlerine ilham olabilirdi. Bu ise Rusya için korkunç bir kâbustan farksızdı. İşte bu sebeple Rusya, bölgeye 100.000 kişilik devasa bir ordu gönderdi.
Rusya, Polonyalıların isyan girişimini bastırmayı başardı. Ayrıca isyanın bedelini ağır ödetmeye kararlıydı
Yüz binlerce Polonyalı göçe zorlandı, ülkedeki üniversite ve okullar kapatıldı, sayısız insan idam edildi. Bu devasa Rus ordusu karşısında çaresiz kalan Polonyalıların, kurtuluşu İstanbul’da aramaktan başka bir seçenekleri kalmamıştı.
Polonya Milli Hükümeti liderleri Karol Otto Kniaziewicz ve Ludwik Plater Osmanlı’dan, kendilerine yardım eli uzatmasını istedi
Bu yardım talebi karşısında “Ruslara saldırmak” da Osmanlı’nın gündemindeydi. Ancak dönemin sosyal ve politik gelişmeleri Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya’ya saldırmasına olanak vermiyor, muhtemel bir sıcak savaş Osmanlı’nın çıkarlarıyla örtüşmüyordu. Bu sebeple savaş fikrinden vazgeçildi. Fakat Osmanlı yönetimi Polonyalı mültecilerin İstanbul’a sığınmaları konusunda kolaylık sağlayabilirdi. Öyle de oldu.
İşte Polonezköy, Rus işgalinin ardından İstanbul’a sığınan Polonyalılar tarafından kuruldu
Takvimler 1842 yılını gösteriyordu. Polonyalılar Sadık Paşa olarak da anılan Michał Czajkowski öncülüğünde kiralan topraklarda yeni bir yerleşim yeri kurdu. Bölgeye, Polonyalıların Millî Mücadeledeki liderlerinden biri olan Adam Jerzy Czartoryski’nin adı verildi. Bu nedenle Polonezköy, kurulduğu ilk yıllarda Adampol olarak anılıyordu. Osmanlılar ise Adampol adlı yerleşimden “Ademköyü” olarak bahsediyordu.
1800’lerin sonunda, sürgündeki Polonyalıların yeni yaşam alanı olan Polonezköy, “direnişin” de en önemli merkeziydi
Polonyalılar, İstanbul’u direnişlerini örgütleyebilecekleri bağımsız bir şehir olarak görüyordu. Öyle ki bölgeye Polonyalı lejyon askerler getirilmiş, çeşitli stratejik kamplar kurulmuştu. Osmanlılar ise Polonyalıların, Balkanlardaki Slav birliğini kırmanın yegâne aracı olduğuna inanıyordu. Bu sebeple Polonezköy; Polonyalıların nezdinde bir yeni bir vatan, Osmanlıların nezdinde ise kıymetli koloni olarak yükseliyordu.
İstanbul’daki bu Polonya yerleşimi yalnızca bir askeri kamp olarak kullanılmıyordu
Yukarıda da değindiğimiz gibi her şeyden önce sürgündeki Polonyalıların yeni yaşam alanıydı. Rus ordusundan kaçan Polonyalıların sığınabileceği en güvenli bölgeydi.
Osmanlı yönetimi İstanbul’da yeni bir yaşam ve yeni bir yerleşim kuran Polonyalılara her türlü kolaylığı sağlamıştı
Söz gelimi Polonezköy’deki topluluk iç işlerinde serbest bırakılmıştı. Kendi dillerini ve kültürlerini yaşatmalarına izin veriliyordu. Onlar da kendilerine karşı gösterilen iyi niyeti karşılıksız bırakmadılar.
Polonyalılar İstanbul’un bu verimsiz topraklarını, tam anlamıyla bir vahaya dönüştürmeyi başardı
“Yeni vatanlarında” yarattıkları mucize, Avrupa’nın da dikkatinden kaçmadı. İstanbul’daki Polonyalılar için bağış kampanyaları düzenleniyor, dönemin önemli sanatçıları sırf Polonezköy’ü yakından görebilmek için İstanbul’un yolunu tutuyordu.
Polonezköy, Leh ve Türk kültürlerinin kaynaşmasına da ciddi şekilde katkı sağladı
Örneğin Polonezköy’de, Polonyalılar tarafından üretilen benzersiz tereyağı ve peynirler, neredeyse tüm İstanbul’un damak tadını değiştirmişti! Öte yandan bugün Ramazan pidesi olarak soframızda yer alan ekmek çeşidinin ilk örnekleriyle İstanbul’un Polonyalıları sayesinde tanıştık. Bununla birlikte Polonezköy’de yaşayan pek çok Polonyalı yıllar içerisinde Türk vatandaş oldu. Bunlardan bazıları Osmanlı sarayında önemli vazifeler üstlendi. Yine çok sayıda Polonyalı, gönüllü olarak Osmanlı ordusunda yer aldı, 1853-56 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı’na katıldı.
İlginizi çekebilir:
Doğayla İç İçe: Polonezköy Kahvaltı Mekanları | En İyi Polonezköy Kahvaltıcıları
Kaynak: 1