Platon’u Eski Yunancada geniş omuzlu anlamına gelen lakabıyla tanırız. Sokrates’in öğrencisi, Aristoteles’in hocası büyük filozof, Doğu kaynaklarında ise “Eflatun” ismi ile karşımıza çıkar. Platon’un “Devlet” adlı eseri üzerinden yirmi dört asırdan fazla geçse de güncelliğini hâlâ korumakta. Bu büyük eseri eline alıp okuyan bir kişi, bugün dahi tüm fikirlerin ne denli geçerli olduğuna hayret edebilir. Bu kitapta bahsedilen devlet modellerinin üzerine bir yenisi daha eklenmemiştir. Çağımızda içinden çıkamadığımız nice sorunlar sebepleri ve çözümleri ile kitapta ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Diyaloglar şeklinde ilerleyen bu eser derin ve ölmeden önce okunması gereken bir başyapıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağlara seslenen bu engin kitapta günümüzde de dikkate alabileceğimiz pek çok fikir mevcut.
1. “Kötülük gören insanlar daha adaletsiz olur”
Adil olmayan bir insana adalet nasıl öğretilir? Bu konuya farklı bir açıdan farklı sorularla yaklaşımlar söz konusu. “Müzisyenler, insanları müzik yoluyla müzikten uzaklaştırır mı? Biniciler binicilik yoluyla atlarla ilgilenmekten uzaklaştırır mı?” Benzer şekilde, adaleti sağlamak isteyen kişiler, bunu yapmaya çalışırken, insanları adil olmaktan daha da uzaklaştırmamalıdır. Bu nedenle insanlara kötülükle ve adil olmayan yöntemlerle yaklaşmak onları daha adil insanlar yapmayacaktır.
2. “İyiler ne para ne de şöhret için yönetmeyi isterler”
Platon, ideal devlette yöneticilerin en iyi ve herkesin iyiliğini en kapsayıcı şekilde düşünebilen kişiler olduğundan bahseder. Öyledir ki bu kişiler yönetim için en doğru insanlardır ve bu yöneticiliği herhangi bir şeyin güdümü ile yapmazlar. Bunu itibar, mal ya da mülk için değil ödevleri olduğu için ve yapmaları gerektiği için yaparlar. Bilirler ki üzerlerine düşen bu görevi üstlenmezlerse bu konuyu kendileri gibi layığı ile yerine getiremeyecek kişiler sahiplenecektir.
3. “Tanrı iki sanatı, müzik ve jimnastiği, insanoğluna coşkunluk ilkesine ve bilgi sevgisine hizmet etmesi için vermiş”
Devletin koruyucuları ve yöneticileri olmak üzere yetiştirilen öğrenciler için iki temel sanat ve bunların dengesi çok mühimdir. Jimnastik fiziksel bedenin güçlü ve zinde olması için önemlidir. Müzik ise ruha iyi gelir. Bu ikisinin dengede olması, birinin aşırıya kaçmaması gerekir. Eğer ruhun coşkunluğunu sağlayan müzik ihmal edilir, yoğun bir jimnastik çalışmasına girilirse ortaya güçlü fakat kaba bir insan ortaya çıkar. Müzik ağır basar ve jimnastik arka planda kalırsa, naif ve ince ruhlu fakat devleti koruma görevini yerine getirmeye muktedir olmayan koruyuculara dönüşürler.
4. “Hukuk, devletteki bir sınıfın özel mutluluğuyla ilgilenmez”
İdeal sistemde fakirlik de zenginlik de hoş karşılanan durumlar değildir. Zenginleşen bir zanaatkâr tembel ve ihmalci bir hal alacak, fakir kişi ise temel araçlarını sağlayamayacak ve ortaya daha kötü işler çıkarmaya başlayacaktır. Bir kent dendiği zaman kutuplaşmalar ve ayrışmalar değil, uyum ve birlik söz konusu olmalıdır. Vatandaşlar birbirine uydurulmalı ve kendi çıkarlarından öte büyük birlikteliğin ve uyumun bir parçası olarak çalışmalıdır.
5. “Bir devlette zenginlik ve zenginler şereflendirildiğinde, erdemin ve iyiliğin şerefi azalır”
İnsanları bir uyum içinde ve daha anlamlı birlikteliklerin parçası olarak tutacak değerler ne denli zamansız ve kapsayıcı ise o kadar kalıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Daha adil bir sistemde insanlar iyilik, güzellik, nezaket ve cömertlik gibi erdemlerin etrafında toplanır. Ancak ne zaman ki bu değerler sadece bir sınıfın refahına indirgenirse kapsayıcılık kaybolur, toplumdaki uyum yok olmaya başlar.
6. “Ekmek yeme isteği, iki açıdan da lüzumludur; hem faydalıdır hem de bu istek doyurulmazsa ölürüz”
Temel ihtiyaçlarımızı gidermenin zaruri bir yanı vardır. Bunun yanı sıra sağlığımıza olumlu etki ederler. Hatta ağız tadını tatmin etmenin dahi insanı zindeliğe yönelttiği sürece bir anlamı vardır. Fakat sadece zevklerinin peşinde koşan ve bu arzularının kölesi olan insana “asalak arı” adını takmıştır Platon. Bitmeyen isteklerinden hiçbiri onu tatmin etmeyecek ve onları elde etmek için hiç durmayan çabasından dolayı ne denli bitap düştüğünü dahi fark edemeyecektir.