Hayat bazen, hiç beklemediğiniz bir anda sizi bambaşka bir evrene fırlatabilir. Her şey yerli yerindeyken, bir anda tanıdığınız herkes size yabancı, en yakınlarınız bile birer yabancıymış gibi gelir. İtalyan doktor Pierdante Piccioni’nin başına gelenler tam olarak böyle bir durumdu. Geçirdiği trafik kazası sonucu hafızasından silinen 12 yıl, onu sadece sevdiklerinden değil, kendi kimliğinden de kopardı. Uyandığında zaman 2001 yılıydı; ancak dünya çoktan 2013’e geçmişti. Eşi tanınmaz hâle gelmiş, çocukları büyümüş, teknoloji baş döndürücü şekilde ilerlemişti. O ise yıllar önceki bir insan olarak, artık tamamen değişmiş bir dünyaya gözlerini açıyordu. Sadece zamanı kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda geçmişteki karanlık yanlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Bu gerçek yaşam öyküsü, hafızanın ne kadar kırılgan olduğunu ve insanın kendini yeniden inşa etme gücünü çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. İşte Pierdante Piccioni ve ilginç hikayesi…
Hayat, bazen en sıradan bir günü bile sonsuza dek değiştirebilir. Doktor Pierdante Piccioni için bu değişim, kelimenin tam anlamıyla zamanla olan bağını kopardığı bir kazayla başladı
2013 yılında geçirdiği şiddetli bir trafik kazasının ardından, beyninde oluşan hasar nedeniyle son 12 yılı tamamen hafızasından sildi. Gözlerini açtığında tarih 2001 zannediyordu. Ne eşi tanıdıktı, ne de çocukları. Dünya ise ona tamamen yabancıydı.
Pier için bu bir tür zaman yolculuğuydu; ama ne bilim kurgu filmlerindeki gibi heyecanlı, ne de romantikti. Hafızasını kaybetmiş, geçmişteki halini anlamaya çalışan bir adamdı artık. Binlerce e-postayı gözden geçirdi, insanlar ona hâlâ “Pier” diye sesleniyordu ama o, artık kendine bile yabancıydı. Bu çabaları sırasında geçmişindeki “karanlık tarafla” da yüzleşmek zorunda kaldı. Çünkü bir zamanlar başhekim olarak görev yaptığı hastanede çalışanlar ona “alçakların prensi” lakabını takmıştı. Güçlüydü ama aynı zamanda sert ve zorba biri olmuştu.
Kazadan sonra ilk kez gözlerini açtığında acil servisin parlak ışıklarıyla karşılaştı
Ona bugünün tarihi sorulduğunda ise cevabı şaşırtıcıydı: “25 Ekim 2001”. Oysa takvimler 2013’ü gösteriyordu. Etrafındaki her şey, tanıdığı dünyaya ait değildi. Dokunmatik ekranlı tabletler, gelişmiş telefonlar, yaşlanmış yüzler, büyümüş çocuklar…
En büyük şoku ise eşini görünce yaşadı. 12 yıl önceki genç kadının yerine, yaş almış, kırışıklıkları artmış bambaşka biri girmişti odaya. Çocuklarına baktığında ise onları tanımadı bile. “Siz kimsiniz? Benim çocuklarım nerede?” diye sorması, yaşadığı kafa karışıklığını özetliyordu.
Pier, geçmişini yeniden keşfetmek için 76 binden fazla e-postayı okudu. Her satırda biraz daha öğrendi kim olduğunu. Okudukça, duymaya hiç alışık olmadığı bir insanla karşılaştı: Soğuk, mesafeli ve otoriter biri
O güne dek kendini her zaman iyi bir insan olarak tanımlayan Pier, bu gerçekle yüzleşince büyük bir yıkım yaşadı.
Dahası da vardı. Hafızasındaki son başbakan Berlusconi’ydi; Obama’yı gördüğünde, ABD’nin bir Afro-Amerikan başkan seçtiğine inanamadı. İtalya Milli Takımı’nın 2006 Dünya Kupası zaferini bile kaçırmıştı.
Hafızasının silinmesi sadece anıları değil, duygusal bağlarını da yok etmişti
Annesinin ölümünü yeni öğrenmişti, çocuklarına yabancıydı, eşiyle arasında aşinalık kalmamıştı. Bir noktada o kadar yalnız hissetti ki intiharı bile düşündü. “Bu benim dünyam değil” diyecek kadar yabancıydı hayata.
Ama bu karanlığın içinden bir ışık buldu: Yeniden âşık olmak. Eşi odayı terk ederken ona uzun uzun bakarken, kalbinde yeniden bir kıvılcım hissetti. Sanki yepyeni birine âşık olmuştu; ama bu kişi, bir zamanlar evlendiği kadının ta kendisiydi.
Pier geçmişteki halini unuttu ama şimdi daha bilinçli bir adam olmaya karar verdi. Her gün ne hissettiğini yazdığı günlükler tutmaya başladı. İnsan ilişkilerini, duygularını ve hatta dünyanın nasıl değiştiğini yeniden keşfetti
Artık kendine ait olmayan bir geçmişin gölgesinde yaşamıyor, yepyeni bir benlik inşa ediyor.
“Ben yanlış zamanda yaşamış bir adamdım” diyor. Ama şimdi, yeni hatıralarla, daha iyi bir insan olmanın yolunda ilerliyor. Kendi deyimiyle:
“Bu benim düsturum: Geçmişte kaybolmuş olabilirim ama gelecekte parlamayı seçiyorum.”
Pierdante Piccioni ve ilginç hikayesinin sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: