Bir asırdan fazla bir süre önce Avrupalı erkekler, peruk takmadan önce dışarı çıkmıyorlardı. O zamanlar bu peruklar, peruke veya periwig olarak biliniyordu. Tıpkı diğer tuhaf moda trendleri gibi peruğun da büyüleyici bir tarihi var. Erkekler neden peruk takar? Bunun nedeni sadece erkeksi saç uzatma güçlerini göstermek değildi. Aslında, nedenlerden biri cinsel yolla bulaşan bir hastalığı örtbas etmekti. Frengi yüzyıllardır Avrupa’yı mahvetti ve bunun en yaygın yan etkilerinden biri düzensiz saç dökülmesiydi. Konu pudralı peruklar ve frengi olduğunda bu sadece başlangıç. Muazzam peruklar ayrıca açık yaraları ve çok sayıda başka günahı da kapatabiliyordu.
Ancak peruklar sadece cinsel yolla bulaşan hastalıkları gösteren devasa aksesuarlar değildi. Büyük ölçüde gösteriş nedeniyle moda oldular. Benzer şekilde, saçlarını peruk gibi şekillendiren Amerika’nın ilk başkanı George Washington, kendi dişlerinin döküldüğünü gizlemek için kölelerinden diş satın aldı. Bu örnekte de olduğu kibir insana tuhaf şeyler yaptırıyor. Peruk, skandal moda trendlerinden asla vazgeçmeyen kadınlar için de popülerdi. Ancak kafalarını başka insanların saçlarıyla doldurmak için büyük meblağlar harcayan aristokratlar, halk kendi moda akımını benimsemeye çalıştığında çok sinirlendi. Bu durum Fransız Devrimi’ne kadar devam etti. Detaylara birlikte bakalım.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Kurgu Gibi Görünse De Gerçekten Yaşanan 12 İlginç Tarihi Olay”
Frengi saç dökülmesine ve açık yaralara neden oldu. Peruk da bunları gizliyordu
Frengi 1490’larda Avrupa’da yayılmaya başladı. Çiçek hastalığı veya Fransız hastalığı olarak bilinen frengi, cinsel temas yoluyla bulaşıyordu ve antibiyotikler henüz icat edilmediği için tedavisi yoktu. Daha küçük semptomlar arasında düzensiz saç dökülmesi ve açık yaralar vardı, ancak hastalığın geç evrelerinde, gözlerde ve iç organlarda ciddi hasarlar oluşuyordu. Ayrıca frengi beyne saldırarak deliliğe neden oluyordu.
Ancak Avrupalılar, zührevi hastalıklarının belirtilerini saklamanın yeni bir yolunu buldular: Peruk. Uzun saç bir statü sembolüydü ve zengin Avrupalılar, frengi semptomlarını gizlemek için peruklara yöneldiler.
1771’de Fransa’da 1.000’e yakın perukçu vardı
Kel kafalar ve açık yaralar, frengi enfeksiyonunun en görünür kanıtları arasındaydı. Avrupa’ya yayılma hızında, kara vebaya rakip olan frenginin yükselişi, modada büyük bir değişime neden oldu. Aniden herkes kel kafalarını ve yaralarını gizlemek için peruk takmaya başladı. Peruk büyük bir iş haline geldi. Başlangıçta at, keçi veya insan saçından yapılan peruklar oldukça pahalı aksesuarlardı. Ucuz versiyonları yünden yapılıyordu. 1673’te Fransa, usta perukçular için bağımsız bir peruk yapımcıları loncası kurdu. Bir asır sonra, 1771’de ülkede 1.000’e yakın perukçu vardı.
Güneş Kralı olarak da bilinen XIV. Louis, genç yaşta kelleşmeye başladığı için peruklara takıntılıydı
Güvensiz bir hükümdar perukları büyük bir moda ifadesine dönüştürdü. Fransa’nın en uzun süre tahtta kalan kralı XIV. Louis, sadece beş yaşındayken kral oldu ve kelleşmeye başladığında hala gençti. Louis ününe takıntılıydı, portrelerini boyaması, onuruna heykeller yapması ve onun büyüklüğünü anan madeni paralar yaratması için sanatçılar tuttu. Ancak kel olmak Güneş Kralı olarak da bilinen Louis’in doğru imajına uymuyordu.
Kral saçlarına o kadar kafayı takmıştı ki tam 48 peruk ustası tuttu! Louis hayatı boyunca, kendi boyu uzunluğundaki perukları taktı. Ancak taktığı birçok peruk Louis’in kelliğini örtmesine rağmen, kralın frengi olduğu söylentisini gizleyemedi.
Bir günlük yazarı, frengi hastalığı olan kardeşinin kelliğinin ailesini utandıracağını düşünüyordu
Uzun saçın bir statü sembolü olduğu bir çağda, frengi cinsel yolla bulaşan ve tedavi edilemeyen bir hastalıktan daha fazlasıydı. Aynı zamanda bir sosyal felaketti. Günlük yazarı Samuel Pepys, erkek kardeşinin frengi olduğunu öğrendiğinde günlüğüne şu kelimeleri yazdı: “Eğer kardeşim yaşarsa, asla başını gösteremeyecek. Çünkü bu, ailemiz ve onun için çok büyük bir utanç olacak.”
Kellik, herhangi bir erkeğin itibarına düşen kara bir lekeydi ve erkekler saç dökülmesini gizlemek için çok çaba harcadılar. Hatta pahalı pudralı peruklara yöneldiler.
Peruk takan herkeste frengi yoktu
Frengi perukları popüler hale getirse de tarihteki her peruk takan kişinin cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalandığını varsaymak yanlış olur. Louis ve II. Charles gibi krallar peruk takmaya başlayınca, bu moda önce aristokratlara ve sonra sıradan insanlara yayıldı.
Ancak peruklar birçok günahı örtebiliyordu. Frenginin neden olduğu saç dökülmesine ek olarak, peruklar kafada birkaç farklı hastalıktan kaynaklanabilen açık yaraları veya döküntüleri gizleyebiliyordu.
Peruklar bile bitlerin istilasına uğradılar
Bitlerin insan saçını istila etme konusunda uzun bir geçmişi vardır. Orta Çağ’da saç biti büyük bir sorundu. Ancak yeni peruk modası aslında bu soruna kısmen çözüm oldu. Peruk günlük bir aksesuar haline geldikçe, insanlar daha çok uyum sağlamak için doğal saçlarını tıraş ettiler. Tıraşlı kafalar saç biti sorununu çözdü, fakat kısa süre sonra bitler perukları istila ettiler.
Ancak bitlerin gerçek saç yerine perukları istida etmesi çok daha iyiydi. Peruk yapımcıları, kirli perukları kaynar suya atarak bitleri çıkarma konusunda uzmanlaşmıştı.
Kadınlar da peruk takıyordu
18. yüzyılın ikinci yarısında peruklar sadece erkekler için değil aynı zamanda kadınlar için de popülerdi. Ancak, kadınların stilleri erkeklerinkiyle aynı değildi. Birçok aristokrat ve kraliyet kadını, doğal saçlarını saç parçaları veya saç uzatma yöntemiyle şekillendiriyordu. Saçlarında gri, mavi ve hatta menekşe rengi kullanan kadınlar arasında saç pudrası çok popülerdi. Lavanta ve portakal kokulu saç pudrası da dönemin misklerini örtmeye yardımcı oldu.
Kadın perukları, takılar, değerli taşlar ve diğer süslemelerle süslendiğinde aşırı derecede ağır oluyordu. Ayrıca tıpkı erkeklerde olduğu gibi, peruk bir kadın için de frengi belirtilerini kapatabiliyordu.
Sıradan insanların peruk takması aristokratları çok sinirlendirdi
Aristokratlar peruğu bir statü göstergesi olarak gördüler. Peruklar ucuz değildi. Günlük bir peruk, sıradan bir kişinin bir haftalık ücretine eşdeğer olan 25 şiline mal olabilirken, ayrıntılı peruklar 800 şilin değerindeydi. Sıradan halk peruk modasını benimsediğinde aristokratlar çok öfkelendi.
18. yüzyılın ortalarında Marquis de Mirabeau şunları yazdı: “Pazar günü, siyah ipek elbiseler ve iyi pudralanmış bir peruk takan bir adam yanıma geldi ve ben ona iltifatlarda bulunurken, kendini demircimin en büyük oğlu olarak tanıttı.”
Herkes peruk modasını kullanmaya başladıktan sonra zenginler gitgide ayrıntılı stilleri benimsediler.
Türkçede “önemli kimse” anlamına gelen “bigwig” kelimesi 1600’lü yıllarda bulundu
İngilizce olan bigwig kelimesi, önemli bir kişiye atıfta bulunmak için kullanılmaktadır. Bu kelimenin kökeni, peruk takanların her şeyden önce boyut ve yüksekliğe öncelik verdiği 1600’lerin sonlarına kadar uzanır. Fransa Kralı XIV. Louis ve İngiltere Kralı II. Charles döneminde peruklar soylular için gerekli aksesuarlar haline geldi.
George Washington peruk takmıyordu
Amerika’nın kurucu babası kesinlikle peruk takmış gibi görünüyor. Ancak George Washington, aslında saçına peruk gibi görünen bir şekil veriyordu. Washington’un saç modeli, o zamanlar yaygın bir askeri stil olarak kabul ediliyordu.
İngiltere’de saç pudrasına vergi getirildi
1700’lerin sonunda perukların modası geçiyordu. Fransız Devrimi sadece Fransa için bir felaket değildi. Aynı zamanda moda trendlerini tamamen değiştirdi, Muazzam pudralı peruklar yeni ve daha basit trendlere uymuyordu. Ancak İngiltere’de perukların sonu daha da dramatikti. 1795’te William Pitt, saç pudrasına yüksek bir vergi getirdi. Bu vergi, trendi tamamen bozdu ve 19. yüzyılın şafağında kısa ve doğal saçlar tekrar moda olmaya başladı.
Kaynak: 1