Her gün kadına karşı farklı bir şiddetin uygulandığı, sadece bir adım öne çıkmak için kat kat fazla çalışılan ülkemizde, bazen biri gelir ve kullandığı 200 küsür karakterle eleştiri yaptığını sanar. Birkaç gündür tam olarak böyle bir olayla karşı karşıyayız.
İz bırakan yönetmen
Pelin Esmer, şimdiye dek çektiği ya da bundan sonra çekeceği filmlerde izleyen üzerinde iz bırakacağının teminatını çoktan vermiş başarılı bir yönetmen. Çoğu yerde geçen ‘kadın’ yönetmen lafına inat güçlü bir yönetmen. Esmer, bunu çektiği filmler ve duruşuyla ziyadesiyle gösteriyor.
Oyun
9 kadının mükemmel hikayesini anlatan belgesel Mersin Aslanköy’deki kadınların isyan bayrağını çekmesiyle başlıyor. Kadınlar içinde bulundukları adaletsiz düzenin altında ezilmekten, çare aramaktan bıkmışlardır. Akıllarına gelen fikirle kendi hikayelerini yazıp tiyatro sahnesinde canlandırmaya karar verirler. Bu zorlu yolda yanlarındaki tek kişi kendilerine sahneyi sağlayan okul müdürüdür. Kendileriyle yüzleştikleri bu zor oyun kadınları başka yerlere götürür.
Pelin Esmer, 2005’te gösterime giren Oyun adlı belgeseliyle, Tribeca Film Festivali’nde en iyi yeni belgesel yönetmeni ödülü dahil birçok ulusal ve uluslararası festivalde ödül kazandı.
11’e 10 Kala
Koleksiyoncu Mithat ve kapıcı Ali arasında, Emniyet Apartmanı’nda geçen film, birbirlerinden çok farklı iki karakteri yan yana getirir. Farklılıklarına rağmen aynı çıta üzerinde buluşan ikili, apartmanı yıktırıp depreme dayanıklı halde yeniden yaptırmak isteyen komşularına karşı birlik olurlar. Bu sırada koleksiyon ve apartman işlerini de devam ettirmeye çalışarak elbette.
Esmer’in 2009 yapımı filmi 16. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü oldu.
Gözetleme Kulesi
Orman tepesindeki ıssız alanda, yangın gözetleme kulesinde bekçilik yapan bir adam: Nihat. Otoyol kenarından ormana, Nihat’ın yanına uzayan hikayesiyle bir kadın: Seher. Hayatlarındaki zorlukları bir şekilde birlikte yenmeye, yenemeseler de başa çıkmaya çalışırlar. Olgun Şimşek ve Nilay Erdönmez’i başrollerde gördüğümüz film, yönetmenin ikinci uzun metraj filmi olarak galasını Uluslararası Toronto Film Festivali’nde yaparak adından fazlasıyla söz ettirmeye başladı.
Aynı zamanda 19. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerinin sahibi oldu.
İşe Yarar Bir Şey
Canan ve Leyla, gece treniyle çıkılan yolculuk sırasında birbirlerini fark ederler. Leyla, Canan’ın anlattıklarına kendi kafasından ekledikleriyle bir hikaye kurar ve onun yolculuğuna katılır.
Filmin ilk gösterimi 2017’de 36. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ses getirerek gerçekleştirildi.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen, jüri başkanının Pelin Esmer olduğu İstanbul Film Festivali’nin sonuçları açıklandı. Ulusal Yarışma’da en iyi filme verilen Altın Lale’yi Vuslat Saraçoğlu’nun Borç filmi kazandı
Bunun üzerine sinema yazarı ve yorumcusu Kerem Akça aşağıda gördüğünüz anlam verilemeyen ve saldırgan açıklamayı yaptı
#istfilmfest18 yarışmasının en zayıf halkası Borç'a verilen ödül, Gökhan Tiryaki'siz bir hiç olduğunu kariyeri boyunca ispatlayan Pelin Esmer'in yeni Pelin Esmer'ler yaratma çabası olarak algılanabilir. İnsani ama sinemasız filmler çeken kadın yönetmenleri cesaretlendirme isteği.
— Kerem Akça (@kerem_akca) April 17, 2018
Paylaşım üzerine sinemacı 150 kadın ‘Yeter’ başlığıyla bir metin yayınlayarak Sinema Yazarları Derneği’ni (SİYAD) Kerem Akça’nın üyeliğini gözden geçirmeye davet etti
‘Bizler, Türkiye’de sinema sektörüne emek veren kadınlar olarak usandık. Sadece film endüstrisi çalışanlarının değil, sinema yazarlarının ayrımcılığından, tacizkar dilinden de usandık! Yeter! Kerem Akça’nın kadın sinemacılara yönelik bu ayrımcı dilinden dolayı kamusal alanda sinema sektörünün bütün kadın çalışanlarından özür dilemesini talep ediyoruz.
Sözümüz yalnızca Kerem Akça’ya değil. Bundan sonra sinema sektöründe tacizden, ayrımcılığa, ücret eşitsizliğinden ırkçılığa, her türlü hak ihlalini ifşa edeceğimizi ve bütün bu ihlallerin takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.’
Çıkışın sebebi çözülemese de başta yönetmen ve oyuncular olmak üzere hakkı olan tepkiyi aldı
1.
Bu çok ayıp yönetmenler ve filmleri hakkında böyle konuşma cürretini nereden buluyorsunuz.’İnsani ama sinemasız filmler çeken KADIN yönetmenler yaratma çabası’ ne demek?Pelin Esmer’e hiç ne demek!!! Terbiyesiz, bu insanlar size hikayeler veriyor!İlgi çekme çabasının da sınırı var https://t.co/M0qOnnBq4q
— Tolga Karacelik (@tolgakaracelik) April 18, 2018
2.
Niye çünkü düşünce şu: Kadın yönetmenler ancak birbirlerini kayırarak var edebilir. Aynı tweette Pelin Esmer’i (hem de bir erkek görüntü yönetmeni olmadan “bir hiç” olduğunu söyleyerek) aşağılama gereği duyması da bu yüzden.
— Fırat Yücel (@firatyucel) April 18, 2018
2.
öncelikle umarım pelin esmer yeni pelin esmerler yaratır. sonralıkla da, bi' çeşit mizojini barındıran bu tweet'i hiç okumasaydık keşke… okurken ben utandım, bi de bunu yazan olsam herhalde bi' daha sokağa çıkmak istemezdim. 🤦♂️ pic.twitter.com/a2ibbN6lgL
— Ödül Gökçe (@odulgokce) April 18, 2018
3.
Kerem Akça'nın eleştiri adı altında hakeret etmesi kabul edilemez. Diline doladığı kadın sinemacılara özellikle de yıllardır takıntı haline getirdiği Pelin Esmer'e çirkin bir dille saldırıyor. Ve işin kötüsü bunu kendisini öne çıkaracak bir marifet sanıyor.
— Hasmet Topaloglu (@hasmetlum) April 18, 2018
4.
https://twitter.com/andacyo/status/986528267065847808
5.
Üslubunuzca iki çift lafım var size; ne boş, ne gereksiz bir şeymişsiniz siz ya. Kanaat sahibi olduğunuz tüm belirleyici görevlerden derhal uzaklaştırılmalısınız. Sinemaya yarardan çok zararınız var. Bir de program direktörüymüş. Hadee!
— Alican Yücesoy (@alicanyucesoy) April 18, 2018