Özgür Sinema Hareketi, bir grup film yapımcısının emeği ile 1950’li yıllarda ortaya çıkan dönemsel bir akımdır. Özgür Sinemacılık, Londra’da Peter Gidal, Tony Richardson ve Lindsay Anderson gibi bir dizi film yapımcısının film ortamına ortak bir ilgi duyduğu Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’nde başladı. Bu enstitüde yapılan çalışmalar aynı zamanda İngiliz Özgür Sinema Hareketi’nin ilk eserleri olarak kabul edilir. 1950’lerin sonlarına doğru ve 1960’lar boyunca film yapımcıları avangard (yenilikçi veya deneysel de denebilir) sinemaya giderek daha fazla ilgi duymaya başladılar.
Özgür Sinema hareketi, 1950’lerin ortalarında Britanya’da ortaya çıkan bir belgesel film hareketiydi. Lindsay Anderson, Karel Reisz, Tony Richardson ve Lorenza Mazzetti ortaklığında başlatılan hareket 12 Şubat 1956’da Londra Ulusal Film Tiyatrosu’nda ilan edildi.
Tanıtım etkinliği, hareketin öncülerinden Tony Richardson’ın Doğu Londra’daki Hackney Empire tiyatrosunda çektiği ve caz müzisyenlerini konu alan kısa bir belgesel olan Momma Don’t Allow’un (1955) galasını da içeriyordu. Bu etkinlik aynı zamanda Edgar Anstey ve Horace Ove gibi Özgür Sinema ile ilişkili diğer film yapımcılarının çalışmalarını da tanıttı.
Özgür Sinema hareketi, toplamda bir yıldan biraz daha uzun bir süre boyunca 6 program çıkardı. Her program birkaç film yapımcısının yeni çalışmalarını içeriyordu. Son programı 1957 yılında yapıldı.
Özgür Sinema hareketi nedir, ne değildir?
Bu yeni deneysel tür; atlamalı veya hızlı biçimde kesilen sahneler, dondurulan film kareleri ve sahneler, uzun ve etkileyici çekimler ve yakınlaştırma gibi sinemada şu anki sıklığında kullanılmayan çeşitli teknikleri içeriyordu. Bu anlamda hareket, gelecek nesil sinemacılar ve film yapımcıları adına ufuk açıcı bir deneyim olmuştur.
Özgür Sinemacılıkta ana odak, filmin teknolojik yönlerinden ziyade filmlerinin içeriğiydi. Yapımcıların filmlerini tamamlamak için profesyonel kameralar, projektörler ve diğer film ekipmanlarını kullanmaları bu ana vurguyu değiştimedi. Bu hareket sayesinde Tony Richardson gibi film yapımcıları, sinemayı zamanında göründüğü gibi eğlenceden ziyade bir sanat formu olarak tanıtmak istediler ve arthouse sinemacılığın erken dönem örneklerini verdiler.
Özgür Sinema Manifestosu neydi?
Özgür Sinema manifestosu, İngiliz sinemasındaki deneysel ve yenilikçi bir hareket olan Free Cinema hareketinin manifestosuydu. 1956’da, harekete öncülük eden İngiliz film eleştirmeni ve film yapımcısı Lindsay Anderson tarafından, ortak imzacılar Karel Reisz, Tony Richardson ve Lorenza Mazzetti’nin yardımıyla yazılmıştır.
Manifestonun üç ana noktası vardı:
- Özgür Sinema filmlerinin ana akım film endüstrisinin dışında olması gerektiği
- Özgür Sinemacılığın biçimsel anlamda deneysel olması gerektiği
- Özgür Sinemacıların el kameraları ile doğal çekimler yaparak ve doğal sesler kullanarak doğrudan gerçek hayatla ilgilenmesi gerektiği
“Özgür Sinema” terimi, Anderson tarafından üretmek istediği sinema türünü tanımlamak için ayrıca propaganda niyetinin veya gişe kaygılarının ve diğer sektörel kaygıların yokluğuna atıfta bulunmak için seçilmişti (sonraları bu ismin bir hata olduğunu vurgulayan Özgür Sinemacılar olsa da).
İlk Özgür Sinema yayınının adı hareket ile aynı adlı “Free Cinema Dergisi” idi. Bu yayın 1956 baharında, Özgür Sinema Manifestosu doğrultusunda çekilen tüm filmlerden önce çıktı ve hareketin kurucu ve destekçileri olan Anderson, Reisz, Richardson ve Mazzetti’nin yazılarını içeriyordu. Manifestonun belirtilen amaçları şunlardı:
- Film yapımcılarının, fon sağlayan kuruluşlar (hükümet dahil) veya siyasi partiler tarafından kontrol edilmeden kendilerini ifade etmelerini sağlamak
- Film yapımcılarının yeni ifade biçimleri bulmasını teşvik etmek
- İzleyicilerin geniş bir film yelpazesine ulaşabilmesini sağlamak ve filmleri tüm izleyiciler için erişilebilir kılmak
- Filmlerin bir bütün olarak mekâna, zamana ve insanlara daha duyarlı; daha “gerçek hayata ait” olmalarını sağlamak
Özgür Sinemacılığın önde gelen isimleri
İngiliz Yeni Dalga filmleriyle ilişkilendirilen Özgür Sinema, aynı zamanda 1956’da İngiliz Film Enstitüsü tarafından yayınlanan ve 23 Mayıs 1956’da Ulusal Film Tiyatrosu’nda gösterilen bir film derlemesi ile aynı adı taşıyordu.
Bu program Richard Lester tarafından tanıtıldı ve hareketin en önde gelen isimlerinden biri olan Lindsay Anderson tarafından yönetildi.
Bu film hareketinin iki ana kurucusu, Lindsay Anderson ve Bryanston Moore’du. Anderson, Oxford Üniversitesi’nden felsefe alanında lisans derecesiyle yeni mezun olmuş ve film endüstrisine girmek için mücadele eden bir film yapımcısıydı. Moore ise Londra’daki Soho Meydanı’nda çalışan varlıklı bir reklam yöneticisiydi.
“Özgür Sinema” terimi, yine Anderson tarafından, 1955’te Anderson ve Karel Reisz tarafından yayınlanan bir film antolojisi broşürünün başlığı olarak kullandığında yaygınlaşmaya başladı.
Broşür, Anderson’ın o dönem Hollywood’da biçimlenen mainstream anlatı sinemasından ayrılma ve daha “belgeselci” bir tarza dönme yönündeki görüşlerini ifade ediyordu. Anderson’a göre bu durum, film yapımcılarına daha fazla özgürlük sağlayacaktı. Gerçek sinemacılar, stilize edilmiş olay örgüleri ve profesyonel oyunculuk gibi zorunlu gibi görülen detaylardan kurtulduklarında; kişisel vizyonları gelişecek ve sinema sanatını izleyici kitlelerine iletme konusundaki yetenekleri zirveye ulaşacaktır.
Özgür Sinemacı teori ve Özgür Sinemacılığın ilham aldığı kaynaklar
Özgür Sinema hareketi için, zamanın sineması, film yapımına bir belgesel tarzı getirmeye çalışarak gerçekçiliği ve yaşamın kendisini seyircilere aktarmanın bir aracı haline gelmiştir. Kendilerini stüdyoya bağlı yapay sinemadan ayırmak isteyen Özgür Sinemacılar, çoğunlukla İngiliz ya da Amerikalıydılar. Filmleri çoğunlukla, savaş sonrası kemer sıkma döneminin tüm toplumu olumsuz etkilediği ve işçi sınıfı kültürüne sanatsal ve entelektüel sempati duyulduğu bir siyasal atmosferde üretilmiştir.
Özgür Sinema hareketinin önemi, sinemanın özgür ve onu izlemek isteyen herkese açık olması gerektiği fikridir. Ayrıca, geleneksel üretim yöntemlerinin dışında film yapım denemelerine başlamaları; mevcut bir stüdyodan izin veya yardım istemeden ürettikleri filmlerin kontrolünü ellerine almak istemeleri de önemlidir.
Hareketin iki ana kurucusu Anderson ve Moore’u bir araya getiren şey Sergei Eisenstein’ın çalışmalarına duydukları ortak hayranlıktır. Öyle ki Anderson, Potemkin Zırhlısı’nı film tarihinin en büyük başarılarından biri olarak görmekteydi ve kendisi de aynı derecede etkileyici bir şeyler yaratabileceğine inanıyordu. Bu hayalini gerçekleştirmek için, öğrencilerin üniversitenin ekipmanlarını mesai saatleri dışında kullanmalarına izin veren az bilinen bir kuraldan yararlanmaya karar verdi ve film yapımcılığına böyle başladı.
Şimdi de Özgür Sinema filmlerinden birkaçına göz atabiliriz.
1. Food for a Blush (1959) – IMDB: 5.2
Elizabeth Russell’ın yönettiği Food for a Slush, bir yeni evlilikte ortaya çıkan terslikleri anlatan sürrealist bir eser ve 1950’lerin Chelsea’sinde gerçeküstü bir yolculuktur.
2. Wakefield Express (1952) – IMDB: 6.4
Küçük bir kasabanın haftalık gazetesinin haberciliğinden basımına kadar üretimini işleyen bu belgeselin yönetmeni Lindsay Anderson’dır.
3. Enginemen (1959) – IMDB: 6.4
Enginemen, Manchester’ın hemen dışındaki bir lokomotif kulübesinde makine işçilerinin yaşamını ve çalışmalarını kaydeden bir Michael Grigsby filmidir. İngiliz Demiryolları’nın buhardan dizele geçişi sırasında film, işçilerin yaşadığı kayıp ve hüsran duygularını irdeliyor.
4. The Vanishing Street (1962) – IMDB: 6.4
Robert Vas’ın bu klasik belgeseli, Londra’nın doğusundaki Hessel Caddesi’nde yaşayan bir Yahudi cemaatinin yaşam biçimini anlatıyor. Bu film, BFI Deneysel Film Fonu’nun ve filmin konusu olan Yahudi cemaatinin desteğiyle hazırlandı.
5. The Singing Street (1952) – IMDB: 6.5
Norton Park Okulu öğrencilerine ev sahipliği yapan, hem güzel hem de kötü sokakları anlatan bu yapımın arka planında Edinburgh çocukları tarafından çalınan ve söylenen şarkılar/oyunlar var. Bir Nigel McIsaac filmidir.
6. O Dreamland (1953) – IMDB: 6.5
Özgür Sinema hareketinin kurucularından olan Lindsay Anderson’ın bir diğer filmi O Dreamland, ünlü bir eğlence parkında geçen kısa bir belgeseldir ve üretilen eğlence parkında yaşananları ironik biçimde ele almaktadır.
7. Momma Don’t Allow (1956) – IMDB: 6.6
Gençlerin caz müzikle uğraştığı Wood Green Jazz Club’da bir geceyi gözler önüne seren bu yapım Karel Reisz ve Tony Richardson’ın ortak yapımıdır.
8. Nice Time (1957) – IMDB: 6.6
Piccadilly Circus’ın yönettiği ve görselliği ile öne çıkan Nice Time, Londra’nın ikonik yapısını şaşırtıcı bir görüntü ve ses kolajı olarak sunan bir yenilikçi kısa filmdir.
9. We Are the Lambeth Boys (1959) – IMDB: 6.8
Karel Reisz’in Güney Londralı gençleri dürüst ve sempatik biçimde tasvir ettiği bu yapıt, medyanın ‘Teddy Boys’ algısına meydan okumayı amaçlıyordu ve “Free Cinema” bayrağı altında gösterilen son filmlerden biri olacaktı.
10. Everyday Except Christmas (1957) IMDB: 6.8
Lindsay Anderson, Özgür Sinema hareketi için ürettiği ilk yapıt olan O Dreamland’in ardından, Covent Garden pazarının koşuşturmacasını betimleyen, işçi sınıfının yaşamına sevgi ve övgü dolu bu sinema eserini yarattı.
11. Together (1956) – IMDB: 6.9
İtalyan yönetmen Lorenza Mazzetti, Özgür Sinema hareketine dahil edilen filmlerin işlediği konulardan biri olan Doğu Yakası hayatı üzerine bu çarpıcı çalışmayı canlandırmak için Yeni-Gerçekçi okuldan teknikler de ödünç aldı. İki sağır-dilsiz rıhtım işçisi, asi çocuklar ve savaş sonrası hayatın sert gerçekleriyle dolu bu film, Londra’nın şiirsel bir tasvirini yapıyor.
12. March to Aldermaston (1959) – IMDB: 7.1
1958’de bir cuma günü başlayan savaş ve nükleer bomba karşıtı yürüyüşüne bakan bu film Lindsay Anderson ve Karel Reisz yapımcılığında çekilmiş bir belgeseldir. Eyleme katılan insanlarla yapılan röportajlar ve yürüyüşün tamamından görüntülerle ilerleyen film, barış ve adalet adına gerçekleşecek bir değişimi zorlamaya çalışanların yarattığı ruhu kameralara yansıtıyor.
13. One Potato Two Potato (1957) – IMDB: 7.2
Larry Peerce’ın yönettiği bu filmde yer alan görüntüler 1957’de Londra’da çekildi ve bir grup çocuğun saymayı öğrenmek için söyledikleri bir tekerleme olan “One Potato”dan adını aldı. Londra’daki okul çocuklarının sokaklarda ve oyun alanlarında oynadığı oyunları irdeleyen bu filmde gösterilen oyunlar arasında gelenekselden çağdaşa kadar pek çok oyun çeşidi vardır.
14. Refuge England (1959) – IMDB: 7.3
Aynı zamanda BBC’nin ünlü belgesel yapımcılarından olan yönetmen Robert Vas, filmi yapmak için BFI’den hibe aldığında sadece üç yıl önce Londra’ya gelmişti ve kendisi de Macaristan’dan bir mülteciydi. Biraz uyumsuz seslendirmeye rağmen film; çelişkili görüntü, sesin stilistik kontrastı ve mülksüzlere odaklanması nedeniyle Özgür Sinema hareketi tarafından benimsendi.
Günümüz toplumunda da aynı derecede yankı uyandıran bu temaya dair sorgulamalar ve bir “yabancı”nın 1950’lerin pek de misafirperver olmayan Londra’sına bakış açısıyla Refuge England, Özgür Sinema’nın büyüleyici bir örneğidir.
Not: İncelediğimiz filmlerin önemli bir kısmına buradan erişebilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
Bir Döneme Damgasını Vuran Alman Dışavurumcu Sineması Ve Bu Akımdan Etkilenen 9 Film