Fransız kökenli sanatçı Outmane Amahou, sanat tarihinde yer etmiş en önemli akımları basit bir şekilde anlatmanın yaratıcı bir yöntemini bulmuş. Minimalist Sanat Akımı Posterleri adıyla yayınladığı çalışmasında, tek renk boya üzerine yaptığı basit çizimlerle, karmaşık gelebilecek birçok sanat akımını basitçe özetlemiş.
Fransız sanatçı yaptığı her posterde; sanat akımlarının tanınan sanatçılarını, sanatçıların en ünlü çalışmalarını ve onları temsil eden diğer öğeleri ele almış. Pablo PIcasso’nun parçalanmış yüzü, René Magritte’in piposu ve Andy Warhol’un konservesi bunlardan yalnızca birkaçı.
Ayrıca Amahou’nun her posteri; İzlenimcilik’in mavisi, Pop Art’ın kırmızısı, Minimalizm’in siyah ve beyazı gibi o akımın renklerini de içinde barındırıyor. İşte açıklamalarıyla beraber Outmane Amahou’nun minimalist sanat akımı posterleri:
1. Pop Art
1950 ve 60’lı yıllarda önce İngiltere’de, ardından da ABD’de birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkan ve kitle kültürünün imgelerini kullanan sanat akımı. Pop Sanat’ın İngiltere’de yerleşik kanılara bir tepki olarak ortaya çıktığı, ama ABD Pop Sanatı’nın ulaştığı yoğunluğa ve canlılığa ulaşamadığı düşünülür. Amerikalı Pop sanatçılar reklamcılık, dergi ve gazete resimleri, zevksiz her türlü ıvır zıvır, sıradan giysiler, yiyecekler, film yıldızları, model kızlar ve resimli romanlar gibi sıradan şeye ilgi duymuşlardır.
2. Dadaizm
“Dada” olarak da bilinir. Avrupa’nın bazı büyük kentlerinde de görülen Dadacılık ilk olarak 1915-16’da New York ve Zürich’te hemen hemen aynı zamanlarda ortaya çıkmıştır. Savaşın yarattığı karamsarlık ve umutsuzluk içinde geleceğe inançlarını tümüyle yitiren sanatçıların oluşturduğu bir akımdır. Her şeyin anlamsızlığını, gereksizliğini, vazgeçmişliği ve hiçliği vurgular. Bıkkınlık ve nefret duyguları içinde, yıkılanın yerine yapma isteği olmadan, olayların acı bir alayla ele alınmasıdır.
3. Sürrealizm
Fransız şair Breton, 1922’de Éluard ve Aragon gibi başka şairlerle birlikte Dadacılar’dan ayrılmış ve bu akımın nihilist tavrına karşı, olumlu yönde yaratıcılığı savunan Gerçeküstücü sanatın ilkelerini oluşturmaya başlamıştır. Plastik sanatların dışında edebiyat, müzik ve sinema gibi öteki sanat dallarını da içeren Gerçeküstücülük, iki dünya savaşı arasında bir felsefe ve yaşam biçimi de belirlemiştir. Breton, Freud’un özellikle düşler ve bilinçaltı kuramlarıyla yakından ilgilenmiştir.
4. De stijl
1920’lerde tasarım, sanat ve mimarlık alanlarında etkili olan ilk önemli “modern hareketlerinden biridir. Ressam, tasarımcı, yazar ve propagandacı Van Doesburg öncülüğünde gelişen ortak bir proje ya da girişim niteliğindedir. De Stijl, Hollandaca’da “stil, tarz” anlamının yanı sıra “dikme, söve, destek” anlamına da gelir.
5. Dışavurumculuk
“Ekspresyonizm” ya da “Anlatımcılık” da denir. 20. yy’ın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan sanat ve mimarlık akımı. Güzel sanatlarda Rönesans’tan beri hüküm sürmüş, doğaya uygun betimleme anlayışından bir kopuş olan Dışavurumculuk’ta sanatın asıl amacı; sanatçının duygularını ve iç dünyasını, renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığıyla dışa vurmasıydı.
6. Fovizm
1900’lerin başında Paris’te Matisse öncülüğünde Braque, Camoin, Derain, Dongen, Dufy, Friesz, Manguin, Marquet, Puy, Rouault ve Vlaminck tarafından oluşturulan akımdır. 1903’ten başlayarak grup sergileri açan bu sanatçılara fauves (vahşi hayvanlar) adı 1905’te Güz Salonu’nda açtıkları bir sergide verilmiştir. Bu yapıtlar, doğalcı olmayan renkleri ve kaba sayılabilecek tekniğinden ötürü önceleri tepkiyle karşılanmış, ancak zamanla, sanat tarihçileri tarafından çağdaş akımların öncüleri olarak nitelendirilmiştir.
7. Fütürizm
“Gelecekçilik” olarak da bilinir. Endüstrileşmeyle gelen teknoloji çağına geç bir giriş yapan İtalyanlar’ın ilerici sanat biçimleri arayışının bir ifadesi olarak tanımlanan akımdır. Marinetti’nin öncülüğünde Balla, Boccioni, Carra, Russolo ve Severini gibi ressamların çevresinde gelişmiştir. Bu dönemde Fransa, İngiltere ve Almanya’yla karşılaştırıldığında İtalya henüz oldukça geriydi. Bu nedenle dönüşümün hızlandırılması gerekiyordu. Ani değişikliklere yol açan bu hızlandırma sürecinin bir parçası da eski değerleri yok edip yeni koşulları yüceltmekti. Gelecekçilik böyle bir ortamda doğmuştu.
8. Kinetik sanat
1950’lerin önemli akımlarından biridir. Bilim dünyasında 19. yüzyıl ortalarından beri kullanılan “kinetik” (devingen) terimi, güzel sanatlarda ilk kez Gabo ve Pevsner’in hazırladığı “Gerçekçi Bildirge”de kullanılmış, ama hemen yaygınlık kazanmamış, uzun süre resim ve heykelde hareket yanılsaması “dinamik” terimiyle karşılanmıştır. 1950’lerde sanat terminolojisine giren terim o günden bugüne çok değişik üslup ve teknikleri kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.
9. Kübizm
1908’de Paris’te Picasso ve Braque öncülüğünde oluşan akımdır. Bu iki sanatçının yapıtlarını, küplerden oluşan bireşimler (“kübik acayiplikler”) olarak yorumlayan eleştirmen Louis Vuaxcelles akıma “Kübizm” adını vermiştir. Kübizm, cismin parçalara ayrılması ve yeniden değişik bir yorumla bir araya getirilmesi ilkesine dayanır.
10. Minimalizm
İlk kez 1961’de düşünür Richard Wollheim tarafından “içeriği en aza indirgenmiş sanat” için kullanılmış olan “Minimal Sanat” terimi, daha çok üç boyutlu yapıtlar, heykeller için kullanılmıştır. Ancak, 1960’lardan başlayarak Amerika’da yaygınlaşan sanat anlayışının kapsamındaki resmi de tanımlamaktadır.
11. OP Sanat
1960’larda Kinetik Sanat kapsamı içinde optik yanılsamaya dayalı anlatım biçimidir. Amacı, görsel ikilikten yararlanarak retinayı güçlü biçimde etkilemek ve optik yanılsama yoluyla titreşim, yanıp sönme ve hareket duygusu yaratmaktır.
12. Post İzlenimcilik
1880’lerin ortasında Fransa’da İzlenimcilik akımı artık belli bir doyum noktasına ulaşmıştı. Terim ilk kez İngiliz eleştirmen R.Fry tarafından 1900’lerin başında Cézanne, Van Gogh ve Gauguin için kullanılmıştı. Daha çok İzlenimcilik sonrası yeni arayışların bir simgesiydi. Temelde izlenimci renk ve teknikleri yadsımamakla birlikte, İzlenimcilik’in renk ve ışık etkileriyle sınırlanan anlatım biçimlerine karşıydı. Post İzlenimciler’in amacı daha özgür bir anlatım diline ulaşmaktı.
13. Rönesans
Sözcük genel anlamda, İtalya’da 15. yüzyılda başlayan ve 16. yüzyılda doruk noktasına ulaşan entelektüel bir etkinliği içermektedir. Rönesans terimi ilk kez 15. yüzyılda “klasik öğretinin yeniden doğuşu”nu tanımlamak üzere kullanılmış, daha sonra Vasari’nin 1550 tarihli ünlü kitabında “sanatların yeniden doğuşu” anlamında ele alınmıştır. Terimin anlamının edebiyat ve sanat etkinliği olarak belli bir dönemi içermesi ve yaygınlaşması 18. yüzyılda başlamıştır.
14. Soyut Dışavurumculuk
İvmesini büyük ölçüde Amerikalı soyut sanatçılar grubundan alan Soyut Dışavurumculuk, 1940’ların başında New York’ta oluşmaya başlamıştır. Akımın oluşmasında bir başka etken, 2. Dünya Savaşı’nın Avrupa’da yarattığı olumsuz etkilerden kaçan Ernst, Dali, Masson ve Matta gibi Gerçeküstücü sanatçıların o sırada dünyanın yeni sanat merkezi durumuna gelen New York’a gitmeleridir.
15. Soyut Sanat
Renk, çizgi, kütle, ton gibi çeşitli biçim öğelerinin bilinen nesnelere benzemeyecek biçimde kullanımı sonucu ortaya çıkan geometrik veya amorf imgelerle oluşturulan düzenlemeler.
16. Yeni Gerçekçilik
ABD’de 1950’lerde Soyut Dışavurumculuk’a karşı oluşan Pop Sanat’a koşut olarak, Avrupa’da da 1960’ların başında, sanat eleştirmeni Pierre Restany, Klein ve Arman’ın kurduğu ve güncel gerçeği olduğu gibi işlemeye yönelik sanatçıların oluşturduğu topluluk. Yeni Gerçekçiler, Pop Sanat’a çok yakın olmakla birlikte tümüyle tüketim kültürünü konu alan Pop’un ötesinde kent kültürünün duygusal ve nesnel yönünü de ele almışlardır.