Son zamanlarda batıyı reddedip “Osmanlı torunuyuz” argümanlarını çok sık duyuyoruz. Fakat Osmanlı’nın özellikle 19. yüzyıldan sonra büyük bir batılılaşma sürecine girdiği birçok kaynakta belirtiliyor.
Kalan Müzik’in Osmanlı Saray Müziklerine ilk denk gelişimde olayının aslı ve astarını araştırma gereği gördük ve Osmanlı müziğinin özellikle “saray” çevresinde batı müziğinden esinlendiğini hatta müzik yapmaları için birçok batılı besteci ve müzisyeni saraylara davet edildiğini öğrenmiş olduk.
Şimdiden iyi okumalar
Yazıya güzel bir saray müziği ile başlamanızı öneririz…
Osmanlı Devleti’nde batılılaşma öncesi müzik kültürü
Osmanlı döneminde saray müzik anlayışı dönemin edebiyat akımlarıyla uyumlu şekilde gidiyordu. Daha çok Arabî ve Farsî ezgilere dayanan müzik kültüründe tamburlar, darbukalar, udlar ile yapılan ve günümüzün Türk Musikisi ya da Türk Sanat Müziği diye adlandırılan bir perdede müzik sanatı icra ediliyordu. Saraydan biraz çıkıp halka indiğimizde ise saz ve tekke edebiyatları hüküm sürdüğünü söyleyebiliriz. Özellikle saz ve tekkelerle birlikte Mevlevilik büyük bir yer kaplıyordu.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde batı müziği ilk kez tanışma… (iddia)
Kanuni döneminde Osmanlı’da birçok ünlü ismin yetiştiğini biliyoruz. Her ne kadar sara yönetimi kısmında hoş karşılanmasa da Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa’nın batılılaşma sürecinde birçok yeni ilim ve sanatla sarayı buluşturduğunu söylersek yanlış olmaz.
Fakat kesin olmamakla birlikte bazı kaynaklarda şöyle bir bilgi dolaşıyor; Şarklen’e esir düşen Fransa Kralı I. François’in Kanunî’nin kendisine yardımının ardından teşekkür etmek ister ve bir orkestrayı İstanbul’a gönderme kararı alır. Kânunî ise orkestranın enstrümanlarını yaktırarak müzisyenlere kıymetli hediyeler vererek Fransa’ya geri gönderir. Her ne kadar sonu tatsız bitse de tarihçelerde Osmanlı’nın batı müziği ile ilk kez teması tam bu zamanlarda başlar…
Fakat biz bilinen kaynaklara bakalım; Osmanlı’da Batı müziğinin benimsenmesi Sultan II. Mahmud’un 1828 yılında Batılı usulde askeri bandolar oluşturmak üzere önce Manguel ve ardından Giuseppe Donizetti’yi görevlendirmesiyle başlamış
Müzikolog Selçuk Alimdar’ın Batı müziğinin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki serüvenine ışık tutan Osmanlı’da Batı Müziği adlı kitabı bizlere tarihçeyi açıkça anlatıyor. Fakat belirtmekte yine fayda var; bazı kaynaklarda Osmanlı’da batı medeniyetinin en nadide kavramlarından olan Opera ilk kez III. Selim zamanında sahnelenmiş.
Sultan II. Mahmud’dan itibaren Batı müziği eğitimi almaya başlayan hanedan besteler yaptı, tiyatrolar yaptırarak konserler ve operalar izledi, yabancı müzisyenleri ağırlamış
Özellikle kentin Beyoğlu’nda Pera kesiminde bulunan tiyatro ve opera binalarındaki konser ve opera gösterileri, dönemin sosyal yaşamındaki yeni oluşumlara sebebiyet vermiş
Sarayın yanı sıra ordunun da bir hayli benimsediği bu kültür, Osmanlı Sarayı’na bağlı Muzıka-i Hümâyun; orkestra, bando ve opera takımların kurulmasıyla günümüz bando kültürünü de oluşturmuş
II. Mahmud Yeniçerileri tamamen ortadan kaldırmak adına yaptığı çalışmalardan biri olan sâkir-i Mansûre-i Muhammediye’nin müzik örgütlenmesi için attığı ilk adımlar, saray, bürokrasi ve orduda Batı müziğinin benimsenmesinde belirleyici olmuş.
Çok kısa Giuseppe Donizetti’yi tanıyalım;
Giuseppe Donizetti 6 Kasım 1788’de İtalya’da doğdu.
Amcası Carini Donizetti’den flüt dersleri ile müzik kariyerine başlayan Giuseppe, memleketinde müzik eğitimi veren bir okula yazılmak istedi. Yaşının büyük olması nedeniyle okula kabul edilmese de büyük bir şansı vardı. O da ünlü opera bestecisi kardeşi Gaetano’nun hocası Alman Simon Mayr’dan eğitim almasıydı. Daha sonra Napolyon’un ordusunda birkaç muharebeye katıldıktan sonra cepheyi bıraktı. Kısa bir aranın ardından II.Mahmud’dan alan Donizetti, getirdiği batılı enstrümanlarla Osmanlı’nın batı müziği ile tanışmasında büyük rol oynadı. II. Mahmud için bestelediği “Mahmudiye Marşı” 11 sene, SultanAbdülmecit için bestelediği “Mecidiye Marşı” ise 22 sene resmi marş olarak kullanıldı. Ayrıca müzisyen Donizetti Paşa olarak da tanınıyordu.