Fransız Lumière Kardeşlerin ilk gösterimi 1895’te gerçekleşen L’Arrivée d’un train en gare de La Ciotat (Trenin Ciotat Garı’na Girişi) filmi sinemanın doğuşu olarak kabul edilir. Sinemanın Avrupa kıtasında sevilmesi, yaygınlaşması ve kameranın aslında bir hikâye anlatma aracı olduğunun anlaşılması ile kamera okyanus ötesine geçti. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin sinemaya yaklaşımı, bu sanatın (ya da sektörün) tüm dünyaya yayılması ve sevilmesinde etkili oldu. Nasıl 1930’lu yıllarda İstanbul’da yaşayan kimse cüzi bir miktar ödeyerek Chaplin filmlerini izleyebiliyorsa, 1980’lerde dünyanın ücra köşesinde yaşayan biri Rocky’i biliyor. Günümüzde ise internete erişimi olan herkes sinema haberlerini, vizyona giren son filmleri ve bu işin magazini olan ödülleri takip edebiliyor. Şüphesiz, sinema denilince akla gelen ilk organizasyon ise 1929’dan beri dağıtılan Akademi Ödülleri diğer bir değişle Oscar Ödülleri.
Her sene Oscar ödülleri için aylar öncesinden tahminler yapılır, adaylar açıklandığı zaman herkes favori listesini hazırlar. Önce kırmızı halı ardından ise tam bir “show business” olan ödül töreni ile gece nihayete erdirilir. Ardından ise “yok aslında bu ödülü şu daha hak etti, yok jüri şunun hakkını yedi gibi” gibi tartışmalar bir sonraki senenin adayları açıklanana kadar hararetli bir şekilde devam eder. Eğer siz de -benim gibi- sinemaya ilgi duyan biriyseniz, izlediğiniz eski bir filmden sonra IMBD’ye girip “Aa… Bu film nasıl hiç Oscar’ı alamamış?” diye şaşırıyor olabilirsiniz. Aslında bu çok şaşıracak bir şey de değil, 1994 Oscar En İyi Film ödülünü kazananı ve diğer adaylarına bir göz atalım;
En İyi Film: Forrest Gump
Adaylar:
– Four Weddings and a Funeral
– Pulp Fiction
– Quiz Show
– The Shawshank Redemption
Ancak biz bugün, oynadıkları film ile olağanüstü performans sergilemelerine rağmen Oscar alamayan 5 oyuncuyu inceleyeceğiz. İşte Oscar kazanamayan oyuncular…
Oscar kazanamasa da gönüllerimizde taht kuran filmler yazımızı görmek için buraya tıklayabilirsiniz.
1. Michael Fassbender (Shame)
12 Years a Slave ve Steve Jobs filmleri ile 2014 ve 2016’da hem En İyi Erkek Oyuncu hem de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorilerinde Oscar adayı olan Fassbander, aslında oynadığı her filmle iz bırakabilen bir aktör. Ekrandaki ilk büyük rolü efsanevi İkinci Dünya Savaşı dizisi Band of Brothers ile olan Fassbander’ı tüm dünya ile tanıştıran 2006 yapımı 300 Spartalı filminde genç bir asker olan Stelios rolü oldu.
Fakat bizim listemizde yer almasının sebebi 2011 yapımı Shame (Utanç) filmindeki olağanüstü performansıdır. Filmde seks bağımlısı bir karakteri canlandıran Fassbender, sinema eleştirmenleri tarafından o sene Oscar’ın en büyük favorilerinden biri gösterilse de adaylık bile alamamış, o sene ödülü Lincoln filmiyle Daniel Day-Lewis kazandı.
2. Joaquin Phoenix (You Were Never Really Here)
Joaquin Phoenix, son Joker filmiyle dünyayı salladı desek abartmış olmayız. Küçük yaşlarından beri oyunculuk yapan aktörün ilk ve tek Oscar ödülü Joker ile aldığı En İyi Erkek Oyuncu. Öncesinde 2001’de Gladiator, 2006’da Walk the Lane ve 2012’de The Master ile ödüle aday olsa da kazanamamıştı. Joker, Gladiator, Walk the Lane ve The Master haricinde, biraz daha art-house olan bir film olan You Were Never Really Here filminde de Oscar’a aday olsa hatta kazansa şaşırmazdık. Phoenix, bu filmde, şiddet dolu geçmişini geride bırakmaya çalışan ve hayatını seks ticareti için kaçırılan kızları kurtarıp ailelerine geri teslim ederek kazanan bir karakteri canlandırıyor. Aile, şiddet ve bireyselleşme kavramlarını işleyen aynı isimli romandan uyarlanan filmi izlemediyseniz mutlaka izlemelisiniz
3. Paul Dano (There Will be Blood)
Her filmde görsek şaşırmayacağımız kadar başarılı bir oyuncu Paul Dano. Kariyerinde 12 Years a Slave, Little Miss Sunshine, Love and Mercy, Okja, Youth gibi başarılı filmler bulunan Dano’nun en fazla iz bırakan filmlerinden biri de Daniel Day-Lewis’in başrolünü üstlendiği There Will be Blood. Filmde üç kağıtçı bir din adamını canlandıran Dano, bu rolüyle birçok adaylık ve ödül kazansa da Oscar’a aday bile olamadı. O sene En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü ise, No Country for Old Men filmiyle Javier Bardem kazandı.
Birçok listede son yüzyılın en iyi on filminden biri olarak gösterilen, There Will be Blood’ın 2 Oscar’ı olduğunu birinin de Daniel Day-Lewis’in En İyi Erkek Oyuncu ödülü olduğunu hatırlatalım.
4. James McAvoy (Split)
Yeni neslin X-Men filmleriyle tanıdığı yakışıklı oyuncunun da kariyerinde birçok başarılı yapım bulunuyor. X-Men filmleri dışında Filth, Atonement, Wanted, Atamic Blonde gibi filmleri ile iz bırakan oyuncunun 2016’da bir şizofreni hastasını canlandırdığı Split filmindeki performansı göz doldurmuştu. Bir M. Night Shyamalan filmi olan Split’te, aynı insanın içindeki birçok bölünmüş kişilikleri olağanüstü bir performanslaa canlandıran McAvoy, kalburüstü ödüllerden hiçbirini ne kazanabildi ne de aday olabildi. O sene En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını ise The Revenant filmi ile Leo di Caprio kazanmıştı.
5. Lupita Nyong’o (Us)
Bu listedeki tek kadın oyuncu Kenya ve Meksika asıllı Amerikalı oyuncu Lupita Nyong’o. Son Star Wars üçlemesi, 12 Yıllık Esaret, Pembe Panter ve Queen of Katwe filmleri ile tanıdığımız Nyong’o”nun 12 Yıllık Esaret filmiyle 2012’de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ı var. Bizim gözden kaçtığını düşündüğümüz performansı ise 2019 yapımı Us (Biz) filmi. Ürettiği komedi yapımlar ile adını duyuran Jordan Peele’in inanılmaz işi Get Out’tan sonra yine aynı türde ürettiği bir film Us. Siyah azınlığın, ABD sinemasında ismini duyurma çabasında son yılların bayrak koşucusu olan Peele’nin yönettiği filmde Lupita Nyong’o muhteşem bir performans sergilemiş olsa da o sene ödülü Judy filmi ile Renée Zellweger kazandı.