Orta Çağ dediğimiz zaman hepimizin aklına karanlık bir dönem geliyor. Veba salgını, cadı avı, savaşlar, kıtlık ve dahası… Peki bu karanlık dönemde hiç güzel şeyler yok muydu? Günümüz mizah anlayışıyla büyük farklılıklar gösterse de Orta Çağ kiliselerinde gizli mesajlar ve şakacı betimlemeler görmek çok yaygındı. Bu betimlemelere bugün dönüp baktığımızda şaşırıyoruz. Çünkü o dönemde yaşayan insanların daha katı olduğunu düşünüyoruz. Peki tasvirler sadece hiciv ve mizah mı içeriyordu yoksa daha derin anlamlara mı sahipti? Gelin birlikte bakalım.
1. Şakacı mimar
14. yüzyılda inşa edilen Hertfordshire’daki St Mary Kilisesi’nde Kara Ölüm ve köylü isyanı gibi tarihsel olayları tasvir eden pek çok gravür bulunuyor. Ancak burayı ilginç kılan gravürler değil sütunlardaki yazılar. Şakacı olduğu her halinden belli olan kilisenin mimarı, sütunlardan birine “Başdiyakoz bir eşek”, “buraya tükürüyorum” yazılı küçük bir imza bırakmış. Bugün kiliseyi ziyaret edenler mimarın sütunlara yazdığı yazılardan oldukça etkilenir. Çünkü Orta Çağ döneminin çağımıza kıyasla daha muhafazakâr ve katı olduğu düşünülür.
2. Maymunlar
İngiltere’deki York Minster olarak da bilinen Aziz Petrus Katedrali’nin kuzey koridorunda ünlü Hac Penceresi yer alıyor. Kadın ve erkek tasvirlerinin bulunduğu bu cam, bir aile üyesinin üstlendiği hac ziyaretine atıfta bulunuyor. Pencerenin en ilgi çekici unsuru, alt kenarlardaki eğlenceli hayvan tasvirleri. Bu tasvirler arasında bir maymun cenaze alayı bir de horoza vaaz veren bir tilki bulunuyor.
Hayvanlar, Orta Çağ sanatında ikonografik temsiller veya alegorik nitelikleri tasvir etmek için kullanılıyordu. Sadece vitrayda değil el yazmalarında da hayvan formundaki insanlar ve mizahi maskaralık yapan efsanevi yaratıklar vardı. Bu hayvanların çoğu insanlara yakınlıklarından dolayı kullanılmıştı. Örneğin maymunlar, enstrüman çalarken, oyun oynarken, avlanırken ya da yemek yerken tasvir edilmişti. Tüm tasvirlerde maymunlar, insan benzeri faaliyetlerde bulunuyordu. Ancak tarihçiler, buradaki genel amacın insanın aptallığını ortaya koymak olduğunu söylüyor. Yukarıda bahsettiğimiz Hac Penceresine maymunların dahil edilmesi, York vitray sanatçısının bilinçli bir seçimiydi. Hıristiyan geleneğinde maymunlar, insanlara günaha girme potansiyelinin hatırlatıcıları olarak görülüyordu. Kendini beğenmiş, “aptal” ve düşüncesiz insanlar maymunlar aracılığıyla sanata yansıtılmaktaydı.
3. Kötü ruhları korkutan şeytan tasviri
12. yüzyıldan kalma Parish All Saints kilisesi, Norman’dan neo-Gotik’e kadar çok çeşitli mimari tarza sahip. Kilisenin güney sundurmasında, kulenin yanına tünemiş 15. yüzyıldan kalma muhteşem bir taş gargoyle bulunuyor. Yerel bir efsaneye göre bu gargoylenin arka yüzü, kendisine ödeme yapılmamasını protesto eden bir taş ustasını işaret ediyor. Aslında bu tür oymalar birçok kilisenin dış cephesini süslüyor. Çünkü bu şeytani figürlerin kiliseyi koruduğu düşünülüyordu. İnanışa göre kötü ruhlar, bu sıra dışı ve korkunç tasvire odaklandığı için ibadet edenleri rahat bırakıyordu. Bir anlamda gargoyleler, kötü ruhların dikkatini dağıtmak için yapılıyordu.
4. Beni hemen öp!
Chichester Katedrali’nde keman çalan bir erkeğin dans eden bir kadından öpücük aldığı eğlenceli bir betimleme bulunuyor. 14. yüzyıldan kalan bu oymayı, konumu nedeniyle sadece din adamları görebiliyordu. Bu sahne ilk başta dünyevi gibi görünse de aslında din adamlarını günahın cazibesine kapılmamalarını hatırlamak için yapılmıştı. Sıradan insanların cinsellik içeren “ahlaksız” görüntüleri, Orta Çağ din adamlarını kadınlardan kaçınmaya, kendilerini kontrol etmeye ve Tanrı’nın gazabından korkmaya sevk ediyordu.
5. Çıplak kadın oyması
Herefordshire’deki St Mary ve St David Kilisesi oldukça tipik bir mimariye sahip. Fakat bünyesinde olağanüstü bazı oymalar barındırıyor. Bu kilisede İngiltere’nin en iyi korunmuş Sheela-na-gig örneklerinden biri bulunuyor. Sheela-na-gigs; bacaklarını aralamış, cinsel organını açıkça ortaya koyan kadınları tasvir eden figüratif taş oymalardır. Bu oymaları, bir kilisede bulunabilecek en tuhaf şey olarak düşünebilirsiniz. Gerçekten de Sheela-na-gigs doğası gereği oldukça erotik görünüyor. Doğurganlığın pagan sembolleri olan bu oymalar; doğum, ölüm ve yaşamla ilişkili halk tanrılarını temsil ediyordu. Sheela-na-gigs, Avrupa kültürü için anlamlı olsa da bazı utangaç din adamları bu oymaları saldırgan olarak tanımladıkları için genellikle yok ediyorlardı. Bu nedenle günümüzde çok az sayıda Sheela-na-gigs kalıntısı bulunuyor.
Bu içerik ilginizi çektiyse;
Orta Çağ’da Alışveriş Rehberi: İnsanlar Nerelerden Alışveriş Yapıyordu, Maliyetler Nasıldı?
Orta Çağ Ölüm Dansı: İnsanların Yorgunluktan Bayılana Kadar Dans Ettiği Tuhaf Fenomen
başlıklı içeriklere de göz atmak isteyebilirsiniz.
Kaynak: 1