Konu Orta Çağ olduğunda pek çoğumuz; karanlık, pis, çamurlu ve savaşlarla dolu bir dünya düşünüyoruz. Ya da prenseslerin yakışıklı bir prensle şatoda yaşadığı, romantik ve masalsı bir dünya… Tabii bu düşüncelerimizin oluşmasında Hollywood filmlerinin de büyük bir etkisi var. ? Halbuki Orta Çağ, hiç de böyle bir yer değildi! Orta Çağ ile ilgili doğru zannedilen yanlışları sizler için araştırdık ve derledik. Bu bilgileri öğrendikten sonra şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz! ? İşte filmlerde gördüğümüz Orta Çağ ile gerçek Orta Çağ arasındaki 15 fark…
1. Pis insanlar
Filmler yüzünden pek çok insan, Orta Çağ’da yaşayan insanların çok pis olduğunu zannediyor. Aslında bu insanlar zannedildiği gibi yılda bir kere banyo yapmıyordu. Umumi saunalar, halk arasında oldukça yaygındı. Hatta İngiltere’de kaplıcalara gitmek oldukça popülerdi. İnsanlar buralara gider, temizlenir ve birbirleriyle iletişim kurarlardı. Elbette zengin insanlar, bu fırsatlara çok daha kolay ulaşıyordu. Ancak durumu olmayan kişiler de kendilerini ıslak bezlerle silerek temizliyorlardı. Üstelik pis kokmak, büyük bir günah sayılırdı. Bu nedenle zengin fakir fark etmeksizin herkes, güzel kokmaya çalışırdı.
2. Cahil insanlar
Orta Çağ’da insanlar, sandığımız kadar bilgisiz değillerdi. Aslında o dönemde Avrupa’da pek çok üniversite kuruldu. Çoğu insan da dünyanın yuvarlak olduğunu farkındaydı. ?
3. Soylu şövalyeler
Bildiğiniz gibi şövalye; cesaret, onur ve adaletin sembolüdür. Gerçek bir savaşçı, zayıfları korur ve kötüleri cezalandırır. Ancak Orta Çağ savaşçıları sanıldığı kadar “erdemli” değillerdi. Şövalyeler, genellikle genç erkeklerden oluşuyordu. Boş kaldıkları zamanlarda da halkı rahatsız etmekte bir sorun görmüyorlardı.
4. Lordlar ve köylülerden oluşan bir dünya
Orta Çağ’da sosyal tabakalaşma, düşündüğümüzden çok daha karmaşıktı. Yani yalnızca lordlar ve köylüler yoktu. Burada köylü derken, bir lordun topraklarında çalışan ya da kendi topraklarına sahip olan, özgür insanlardan bahsediyoruz. Anlayacağınız o zamanlarda pek çok farklı sosyal tabaka vardı. Örneğin küçük kasabalarda, tüm bölgeyi kontrol eden zengin aileler de bulunuyordu. Sarayda çalışan hizmetkarların da soylu sınıfına dahil edilebileceğini hatırlatmakta da fayda var!
5. Orta Çağ ev hanımları
Orta Çağ kadınlarının hayatı, zannettiğimiz kadar acımasız ve karanlık değildi. Pek çok kadın, ev dışında da vakit geçirebiliyor, çalışabiliyor ya da kocasına yardım edebiliyordu. Tabii çalışmak için kocalarından izin almaları da şarttı. Dul kadınlar da kocalarının işlerini miras olarak alıp devam ettirebiliyordu. Ek olarak o zamanların ev hanımlarının her gün yemek yapmak zorunda olmadığını, kimi zaman dışarıdan hazır yiyecek aldıklarını da söyleyelim.
6. Güzel prensesler
Orta Çağ’da kadınların saçlarını açması, pek de hoş karşılanan bir şey değildi. Yalnızca küçük çocuklar saçlarını açardı. Yetişkin kadınların saçlarını örtmesi ya da toplaması gerekiyordu. Özellikle de soylu kadınların topuz benzeri modeller yapması şarttı. O zamanlarda görgü kuralları çok önemliydi. Bu kuralları çiğnemek yalnızca kadının değil, tüm ailesinin hayatını mahvedebilirdi. Ek olarak yabancılarla konuşmak da kabul edilemez bir davranıştı. Tabii fiziksel temas da! Zaten kadınların elini öpme geleneği de 18. yüzyılın ortalarında çıktı.
7. Berbat görgü kuralları
Aristokratların ya da halktan insanların verdiği ziyafetler, herkesin yemekleri adeta elleriyle kapıştığı bir kaos ortamına benzemiyordu. İnsanların yemek yeme şeklini belirleyen görgü kuralları vardı. Bu nedenle ziyafetlerde masa örtüler, bıçak ve kaşık kullanılırdı. İnsanlar misafirliğe giderken bıçaklarını da yanlarında götürürdü. ? Bıçaklarıyla kestikleri parçayı parmak uçlarıyla tutarak ağızlarına atarlardı. Dirsekleri masaya koymak ve ağza tıka basa yemek doldurmak, kabul edilemez davranışlardı. Ek olarak peçete kullanımının da oldukça yaygın olduğunu söyleyelim.
8. Şeytani büyücüler ve cadılar
Cadılar, daha doğrusu cadı zannedilen kişiler, sandığımız kadar şiddetli bir şekilde avlanmadı. Hatta kilise, 13. ve 15. yüzyıllara dek onlarla pek de ilgilenmedi. Aslında cadılara yaklaşmak isteyenler sıradan insanlardı.
9. Süvariler
Bir grup süvarinin düşmanın üstüne doğru ilerlemesi harika bir görüntü olsa da savaşlar bu şekilde ilerlemiyordu. Süvariler genellikle atlarından iniyor ve bu şekilde savaşıyorlardı. Atları genellikle topları, vagonları ve erzakları çekmek için kullanıyorlardı.
10. Savaşlar
Komutanlar, askerlerin motivasyonunu çok önemserlerdi. Bu nedenle komutanlar, savaştan önce askerlerle konuşur onların motivasyonunu yükseltirlerdi. Savaş esnasında zannedildiği gibi çığlıklar atılmazdı çünkü bu sizi okçular için iyi bir hedef haline getirirdi.
11. Kirli sokaklar, domuzlar ve tavuklar
Filmlerde Orta Çağ şehirleri, genellikle tavukların ve domuzların oradan oraya koşuşturduğu pislik içerisinde yerler olarak gösteriliyorlar. Aslında şehirlerin durumu bu kadar da kötü değildi. İnsanların evlerinin çevresindeki alana bakım yapmalarını sağlayan katı yasalar vardı. Bu nedenle insanlar, sokakları temizlemek durumunda kalıyordu. Ek olarak hayvanların serbest bir şekilde etrafta gezinmesi de yasaktı, bu kuralı ihlal edenler para cezasına çarptırılıyordu.
12. Sıkıcı kıyafetler
Orta Çağ insanlarının sıkıcı, kahverengi kıyafetler giymelerine çok alışmış olsak da gerçekte durum hiç de böyle değildi! ? Güzel kıyafetler, o zamanlarda da oldukça modaydı. Çoğu insan, ekonomik durumu fark etmeksizin, yünlü ve parlak giysiler giyiyordu. Ancak renkli kumaşların nispeten pahalı olduğunu da söylemeliyiz. Bu nedenle maddi durumu iyi olmayan insanlar, koyu renkli kumaşlar tercih etmek durumunda kalıyordu.
13. Diğer ülkelerden insanlarla iletişim kurulmayan bir dünya
Orta Çağ filmlerine baktığımızda o zamanlarda “turist” gibi bir kavram olmadığını düşünebiliriz. Oysa bu düşünce de oldukça yanlış! ? O zamanlarda pek çok Orta Doğulu ya da Afrikalı, Avrupa’yı ziyaret ediyordu. Özellikle ticaret yollarının inşa edildiği, Orta Çağ’ın son dönemlerinde bu ziyaretler bir hayli artmıştı.
14. Şövalye zırhaları
Zırh, yalnızca şövalyelerin giydiği bir şey değildi. Asil savaşçıların ağır ve yüksek kaliteli zırhları olduğu doğruydu ancak pek çok asker, en azından bir zırh ve miğfer edinmek zorundaydı. Tüm zırh parçaları pahalı değildi, bu nedenle ihtiyaç duyan her asker birkaç parça da olsa zırh alabilirdi. Ek olarak bu zırhlar, sandığımız kadar da ağır değildi.
15. Geçilmez kaleler
Yeşil bir çayırın ortasında, içi dolu bir hendekle çevrili taş bir kale mi hayal etmiştiniz? Orta Çağ kalelerinin buna benzediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! O zamanlar taştan yapılmış çok az kale vardı. Kaleler inşa edilirken genellikle ahşap ve çamur kullanılıyordu. Yapının etrafı bir hendekle çevrilse de hendeğin içerisi suyla doldurulmak zorunda değildi. Ek olarak duvarlar, yüksek inşa edilir böylelikle saldırılar engellenmeye çalışılırdı.
Kaynak: 1