Deniz fenerleri denizciler için oldukça büyük önem taşır. Teknik olarak sağladığı faydanın yanında aslında denizcilerin varlığının farkında olan tek yaşam belirtisini de fenerler temsil eder. Seyir halindeki bir gemi ve geminin içindeki mürettebat için bu durum çok fazla şey anlatır. Uzaklardan gelen bir ışığın yanıp sönmesi ve bunu kendisi için yapması, fenerlere yüklenen anlamların en güzelidir. Bunu düşünen bir denizci için fener her şeydir. Çünkü ışık, karanlığın içinden geçip giden gemiyi ve içindekileri anlayan tek şeydir.
Orhan Kızılkaya’nın hikâyesi de fenerlere ve denize yüklediği anlamdan doğmuş. İşte o güzel hikâyeyi sizler için derledik.
Orhan Kızılkaya Türkiye’nin ilk deniz feneri yapımcısı…
Şimdiye kadar 28 deniz feneri yapmış. Tamir ettikleriyle birlikte 140’ın üzerinde fenerde onun emeği var…
Fenerlerin yanında çok sayıda iskele de yapan Orhan Amca gerçek bir deniz tutkunu…
Orhan Amca ilk iş olarak 1945 yılında Finike Feneri’ni yapmış…
Yıllarca denizlerde çalışan Orhan Amca, 1979 yılında emekli olmuş ancak gemilerden bir türlü kopamamış. 1980 yılında ise Kabataş’taki evinin çatısına küçük bir deniz feneri yapmış.
Orhan Amca, şayet havalar güzelse pilli radyosunu da yanına alıp fenerinin yanına çıkıyormuş ve başlıyormuş gelip geçen gemileri seyretmeye. Hangi gemi nereden gelip nereye gidiyor hepsini bir çırpıda söylüyormuş…
Çatıdaki fener Orhan Amca’nın ilk aşkının da tanığı olmuş. Kızı Beygo, o yılları şu sözlerle anlatıyor…
“Babamla annem görücü usûlü evlenmişler. Ben doğduktan iki sene sonra babam Üsküdar’da, üniversite arkadaşı ile karşılaşıyor. O evlenmemiş. Babam evlenmiş. Aralarında geçmişte küllendi denilen şey ortaya çıkıyor. Birkaç sene sonra babam geliyor ve anneme diyor ki; ‘Ben ilk aşkımı gördüm, ayrılmak istiyorum.’ Annem, nurlar içinde yatsın, o kadar hanımefendi kadındı ki, ‘Tamam’ diyor. Babam 1966 senesinde Şükran Abla ile evleniyor.”
Orhan Amca Şükran Hanım ile 13 yıl evli kalmış ve sonrasında Şükran Hanım hayatını kaybetmiş. Orhan Amca ise yıllarca ilk aşkının mezarını selamlamış feneriyle…
“Şükran Hanım karşıda Küplüce’de köprünün ayağında gömülü. Boğaz Köprüsü tarafına baktığı vakit hissederdim ki Şükran Hanım’ı düşünüyor. Onunla geçirdiği günleri düşünüyor. Fenerin ışığını yakabildiği zamanlar da selâm yollardı.”
Kendisi de 2008 yılında 95 yaşındayken aramızdan ayrılan Orhan Amca, arkasında pek çok görsel ve yazılı belge ile pek çok güzel hatıra bırakıyor…
Kaynak: 1