Optik illüzyon denildiğinde, birçoğumuzun aklına ‘Mavi mi siyah mı yoksa sarı mı beyaz mı?’ diyerek sosyal medyanın altını üstüne getirmiş o meşhur elbise fotoğrafı gelebilir. Ancak optik illüzyonlar ve resme de yansımış hali olarak Op Art, bu elbise ve türevlerinden biraz daha farklı ve daha fazlası.
Op Art Akımı
Sanat tarihine de geçmiş olan Op Art Akımı ya da Op Sanatı, Optik Sanat olarak da biliniyor. Genel tanım olarak Op Art, optik illüzyonları ön planda tutarak çizilen ve çoğunlukla geometrik şekillerden oluşan eserler için kullanılıyor. Op Art eserlerindeki optik illüzyonlar, yalnızca geometrik şekillerden değil; renklerin sistematik olarak kullanılmasından kaynaklanan renksel gerilimden ya da perspektifin değişik şekillerde kullanılması ile de yapılır.
Optik illüzyon nedir?
Kısaca optik illüzyonun ne olduğundan da bahsetmek gerekirse; optik illüzyon veya göz yanılması, beynimizin gördüğü şeyi gerçekliğinden farklı olarak algılamasıdır. Daha detaylı olarak da; gözümüzle gördüğümüz ve beynimizin de gözümüzden topladığı bilgilerin fiziksel ölçümü ile ters düşen bir algı oluşturması, optik illüzyona yol açar. Tam olarak neyden bahsettiğimizi, aşağıda sıraladığımız örnek eserler ve çözümlemeleri ile daha da rahat anlayabilirsiniz.
1. Andrea Mantegna – Camera degli Sposi /1465-74
Andrea Mantegna’nın ‘Camera Picta’ isimi ile de bilinen Camera degli Sposi adlı eseri, optik illüzyona sebebiyet veren ilk eserlerden bir tanesidir. İtalya’da bulunan Ducal Sarayı’nın en tepesine yapılan eserin yapımı 9 sene sürmüştür. Bu esere bakıldığı zaman; bir DSLR kamera lensinin açılmasına benzer şekilde genişlediğini, bu sebeple gerçeği tam olarak algılayamadığınızı fark edersiniz. Eğer bu eserin tam altında durup yukarıya bakma şansınız olursa, kapalı alanların giderek genişlediğini ve sizde dönüyormuşsunuz hissi yarattığını fark edersiniz. Gökyüzü için kullanılan renklerin, diğer renklerden daha canlı olması sebebiyle de en üst kısmı diğer yerlerden ayırarak, en tepede gerçek bir gökyüzü olduğu izlenimine düşmeniz de oldukça muhtemel.
Mantegna’nın kendisi, Antik çağlardan günümüze kadar, optik illüzyonu mimari alanda kullanabilen ilk ressam olma özelliğine sahip. En bilinen eseri olan Camera degli Sposi’nin yapılış amacı ise; bakanların ruhunu cennete taşımak ve kutsallığa doğru yöneltmektir.
2. Giuseppe Arcimboldo – The Fruit Basket /1590
Giuseppe Arcimboldo’nun The Fruit Basket (Meyve Sepeti) adlı eseri, 8 eser içinde en eğlenceli ama bir o kadar da düşündürücü olanıdır. Esere ilk bakışınızda gayet sıradan bir sepet içinde duran meyveleri görürken, tersten baktığınızda meyvelerin oluşturduğu bir insan formu görürsünüz. Beynimiz ise, gerçek görünüşü dışında farklı bir görünüş daha algıladığından, resme tekrar düz baktığınızda da yine terste gördüğünüz halini görmeye başlarsınız.
Şu an New York’ta bulunan French&Company’de sergilenen bu yağlı boya tablosunda amaçlanan; bakan kişilere görüntüyü tersinden tekrar oluşturup, bakanların gözüne yıkma egzersizi yaptırmaktır. Anlatılmak istenen ise; yaşamın her an bitebileceği ve fiziksel varlığın da sadece maddi açıdan etrafını saran dünya ile arasında bir bağ olmasıdır. Ünlü ressam Op Art’ın yanında, bu eseriyle ilerleyen yıllarda ortaya çıkacak bir akım olan Gerçeküstü Akıma da öncülük etmiştir.
3. Charles Allan Gilbert – All Is Vanity /1892
Optik illüzyonu en iyi yansıtan isimlerden bir tanesi de Charles Allan Gilbert. All Is Vanity, yani Her Şey Boş anlamına gelen bu gotik kara kalem tablosuna uzaktan baktığınız zaman sadece bir kafatası göreceksiniz. Biraz daha yakından baktığınızda ise, ayna karşısında oturan bir kadın göreceksiniz ve kafatası ortalıktan yok olmuş olacak. Ancak yine, beynimiz gerçekliğin üstüne başka bir gerçeklik daha eklediğinden, nereden bakarsanız bakın hem kafatasını, hem de ayna karşısında oturan kadını göreceksiniz.
Resmin amacı her ne kadar optik bir illüzyon yaratmak olsa da, aslında ifade ettiği şey kadınlarda var olan narsistliktir. Ancak bu da, resmi gören kişiler tarafından ressamın kadın düşmanı olarak da anlaşılmasına sebebiyet vermektedir.
4. Marcel Duchamp – Rotorelief Optik Diskler /1923-35
Op Art, daha sonraları bir akım olarak ortaya çıksa da, bundan önceki her eserin değeri ne yazık ki bilinememiştir ve anlaşılmamıştır. Duchamp’ın Rotorelief eseri de bunlardan bir tanesi. Oysa ki bakarken hipnoz etkisi yaratabilecek nadir eserlerden.
Gördüğünüz resim, aslında bir pisuvarın yandan görüntüsünü tasvir eder. Esere bakan kişi de, döne döne eserin tam ortasına doğru çekilir. Ressam, bu tarz resimlerden daha çok yapıp bilineceğini ve para kazanacağını düşünmüş olsa da, ne yazık ki düşündüklerinin hiçbiri olmamış, bu ve bunun gibi birçok eserinin değeri çok geç anlaşılmıştır.
5. MC Esher – Drawing Hands /1948
Tekrar kara kalem ile çizilmiş bir eserle karşı karşıyayız. Optik illüzyonu en iyi şekilde anlamış ve en iyi şekilde bize sunan MC Esher, Drawing Hands isimli eseri ile, bakan kişiyi gerçeklikle arasındaki ilişkiyi koparmaya yöneltir. Eserde iki el de birbirini aynı anda çizdiği için hem bir döngü, hem de soru işaretleri yaratır. Bu yüzden, ressamın görüşü de; ‘Varlık ile yokluk arasında yolculuk yapıyor.’ olarak yorumlanabilir.
6. Salvador Dali – Galatea of the Spheres /1952
Her eserine hayran olduğumuz Salvador Dali, hiç şüphesiz ki eserlerinde Op Art’ı en çok kullanan ressamlardan bir tanesi. Bu akım içinde en bilinen eseri de Galatea of the Spheres. Bu esere uzaktan baktığınızda, nükleer patlama gibi büyük bir patlamanın ardından havada asılı kalmış su damlaları ya da atom parçaları göreceksiniz. Ancak yakınlaştıkça, size doğru gelen ve uzayıp giden bir kadın figürü ile karşılaşacaksınız. Dali, bu eserini nükleer savaş gibi korkuların oldukça fazla olduğu bir dönemde resmetmiştir. Çünkü yakın dönemde, Amerika Birleşik Devletleri Japonya’ya nükleer bomba atmıştı.
Eserdeki kadın figürü için, aynı zamanda eşi olan Gala’dan ilham almış ve Romalı Şair Ovidius’un Dönüşümler adlı eserinde yer alan mitolojik peri Galatea’ya gönderme yapmıştır.
7. Bridget Riley – Katarakt 3 /1967
İnsanın baktıkça daha çok bakasını getiren, ama bir o kadar göz ve beyin yoran Katarakt 3, bakıldığında insan dengesini alt üst eder. Bu etkiden oldukça hoşlanan ressam Bridget Riley, optik illüzyonlara küçük yaşlarında ilgi duymaya başlamış. Bu ilgisini sürekli devam ettirerek geliştiren ressamın, Op Art akımında da oldukça önemli bir rolü olmuştur. Ressam, insan üzerinde en çok; minimal, siyah-beyaz ve geometrik şekillerin büyük bir etki bıraktığına inanır.
8. Banksy – Sweeping it Under the Carpet /2006
Dünyaca ünlü İngiliz grafiti sanatçısı olan Banksy’nin Sweeping it Under the Carpet adlı eseri, Op Art’a ve optik illüzyona verilebilecek oldukça iyi bir örnek. Yaptığı bütün grafiti çalışmalarında ve diğer eserlerinde, toplumsal ikiyüzlülüğü vurgulamıştır. Londra’nın Chalk Farm Bölgesi’nde bulunan bu eserinde, bir hizmetlinin etraftan topladığı kirleri, gizlice halının altına boşalttığını görüyoruz. Ancak, hizmetlinin kaldırdığı şey halı değil, perdedir. Buradan da; Banksy’nin kendisini ve icra ettiği sanatını, dış dünyadan ustaca ayırdığını anlıyoruz.
Banksy’nin en önemli ve ilginç özelliği ise, uzun yıllardan bu yana sanatını yapmaya devam etmesine rağmen, hala kimsenin gerçek kimliğini bilmemesidir. Banksy, sadece eserlerinin altına attığı bir imzadır.
Kaynak: 1